Sizler bu satırları okurken ilk çığlığımın üzerinden
dünya güneş etrafında altmış altı turunu bitirdi. Altmış yedinciye doğru devam
ediyor.
Hayatı almış altıya bağladım sizin anlayacağınız.
Küçük bir ova köyünde, küçük bir çiftçi ailenin, ilk
çocuğu olarak başlayan hayatım, bana eklenen dört güzel kardeşimle bugüne kadar
geldi. Dedelerim, babaannem ve babam yolculuğun bir yerinde, kendi sonsuz
yolculuklarına doğru yola devam ediyorlar.
Yaş ilerlerken yollarımın kesiştiği çok sevdiğim arkadaşlarımın
bazıları da sonsuz ...
Devami oku.. »
Ülkemizde üç aydır gündemin birinci maddesi olan genel
seçimler sona erdi. Seçim birçok şeyler arasında yapılmış olmakla birlikte;
siyasi sonuçları hayata daha açık yansıyacak tek adam rejimi olan cumhurbaşkanlığı
(başkanlık) sistemi ile güçlendirilmiş parlamenter sistem arasında oldu.
Ülkemiz seçmenleri bu seçimde tam ortadan ikiye bölündü.
Yarısından biraz fazlası cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sistemini tercih ederken,
yarısından biraz azı parlamenter sistem yönünde oy kullandı. Cumhurbaşkanlığı
seçiminden çok, bir rejim seçimi ve ...
Devami oku.. »
Michelangelo'ya
sormuşlar,
“Nasıl böylesine güzel heykeller
yapabiliyorsunuz?” diye.
O da Cevap vermiş : “ O güzellikler zaten
taşın içinde var, ben sadece fazlalıkları atıyorum”.
Farkındayım, seçimlerimiz
üzerine yazdığım bu üçüncü yazı olacak. Bir üçleme olarak kabul edin diyeceğim
ama korkarım bunu dördüncüsü belki de beşincisi takip edecek.
Seçimlerimizin
hepsi önemlidir bazıları ise daha önemli…
Önemli
seçimler sürecindeyiz iki ayı geçkin bir zamandır.
İki turlu bir seçimin ilk turu geçti, birkaç gün sonra ikinci ...
Devami oku.. »
‘Yönümüzü
belirleyen bu büyük seçimde’,
yönümüze karar vereceğiz ve her zaman olduğu gibi kişisel seçimimizin toplumsal
sonuçlarını hep birlikte yaşayacağız.” diye bitiyordu son yazım, 14 Mayıs
seçimleri öncesi yayımlanan…
Gerek meclis seçimlerinde, seçim sistemi nedeniyle bir
taraf için mecliste çoğunluk sağlanmış olsa da, bir birine üstünlük
sağlayamayan oran…
Gerekse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde elliye yakın
olsa da seçimi ilk turda bitirmeye yetmeyen iki oran…
Toplumun, yönünü belirlemede neredeyse yarı ...
Devami oku.. »
Yazı başlığı Shad Helmstetter’in kitabının adından
alındı. Yazar kitabının bir yerinde “Bazı
insanlar yakınarak yaşamayı seçerlerken bazı insanlar da yaşamayı seçerler. Bir
sorununuz olduğunda seçim yapmaktan kaçmayın. Seçim yaparsanız kendinizi daha
iyi hissedersiniz. Unutmayın ki yönümüzü
belirleyen büyük seçimlerimiz, varacağımız noktaya bizi ulaştıran ise küçük
seçimlerimizdir.” demektedir.
Hayatımız boyunca
sürekli kararlar vermek zorundayız. Gerek dışarıdan gerekse içeriden,
bedenimizden, gelen uyarılar bizi
sürekli ...
Devami oku.. »
Her şey arka
ayaklar üzerine kalktığımızda başladı.
Etrafımızı dört bir yandan daha rahat görür olduk. Bu şekilde artan duyumları
işlemek, yorumlamak ve karar vermek için beynimiz daha fazla çalışmak zorunda
kaldı ve mecburen büyümeye başladı. Kafatasında sıkışan beynimizin imdadına, ön
ayaktan ele evirilen ellerimiz yetişti. Besinleri ellerimizle toplamakla
kalmadık, onları küçük parçalara ayırarak çenenin yükünü azalttık. Yükü azalan
çene küçüldü ve büyüyen beynimize yer açtı.
Ellerimiz
beynimizi büyüttü, beynimiz ellerimizi ...
Devami oku.. »
“Öyle bir yerdeyim ki/
Ne karanfil ne kurbağa/ Bir yanım mavi yosun/ Dalgalanır sularda/ Dostum dostum/
Güzel dostum/ Bu ne beter çizgidir bu/ Bu ne çıldırtan denge/ Yaprak döker bir
yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe”
Hasan
Hüseyin Korkmazgil, yukarıda ilk kıtası yer alan ‘Öyle
Bir Yerdeyim ki’ şiiriyle yaşamın diyalektiğini mısralara ne güzle
dökmüş.
Geçtiğimiz bayram da
bunu ne kadar derinden yaşadık!
Bir yanımız bayram
ederken bir yanımız Kahraman Maraş merkezli deprem felaketini yaşayanlarla
birlikte ıstırap çekti.
Bir yandan ...
Devami oku.. »
Müzik ve dans insanın evriminde, çok derinlerden bugüne gelmiş iki önemli
sanat dalıdır. Müzik, insanların birlikte avlanmak, gücünü hep birlikte bir
yere toplayıp zorlu işleri yapmak için yaratılmış heyamolalardan, iş türkülerinden
yola çıkmıştır. İnsanın karnını doyurmasında, hep birlikte çalışmasında
önemli bir yer tutmuştur. İnsan geliştikçe, iş türküleri, heyamolalar da buna
paralel gelişmiş, müzik bugünkü halini almıştır.
Müzik insanın evrimsel
tarihinin derinliklerinden, insanın derinliklerine işlemiştir. Derinlerden
gelir ve ...
Devami oku.. »
Köşe yazısı maceram yirmili
yılların ilk basamaklarına tırmanmaya başladı. Bazen haftada iki, çoğunlukla
bir kez yazdığım yazılar genellikle deneme tarzında vücut bulur ve şimdiye
kadar hiçbir haftayı boş bırakmamıştır.
Yazım
Çarşamba günü yayımlandığından, Pazartesi, en geç Salı sabahı gönderilmek zorundadır. Alışkanlık mıdır,
bilmem, çoğunlukla Pazartesi ya da Salı sabahından önce kaleme varmaz elim.
Anlayacağınız Pazartesi ya da Salı sabahı benim yazı günümdür.
O
günlerde eşim Hülya, zaman zaman
seslenir; “Nedim, ...
Devami oku.. »
“İnsanın
nankörlüğe eğilimi zayıflığından kaynaklanır, minnetin yükü ağırdır çünkü.” Dücane
Cündioğlu
“Rızkımı
veren Hüda'dır kula minnet eylemem
Yeryüzünün
halifesi hünkara minnet eylemem” Kul Himmet
Minnet
bir insanın aldığı yardımdan dolayı duyduğu hoşnutluk duygusudur. Yapılan bir
iyiliğe karşı kendini borçlu saymadır, gönül borcudur.
Minnet duyguları bir
başka insana yönelik olabileceği gibi tabiata da yönelik de olabilir.
Minnet
olumlu bir duygudur. Olumlu duygular her zaman olduğu gibi
yanına olumlu ...
Devami oku.. »
Seneler önce sevgili dostum
Veli Mert “Hepimiz hayatın içine doğuyoruz, bu ortak noktamız, bizi zamanla
ayıran, bizi bir birimizden farklılaştıran hangi hayatın içine doğdumuzdur.”
demişti; ‘Coğrafya kaderdir’ misali,
içine doğulan hayatın neliği de kaderdir demeye getirmişti.
Çok üzerinde durmasam
da bu sözü, aklımın bir kenarına yazmışım. Ulaş,
büyük oğlum, şu anda Londra’da bir üniversitede akademisyen, “Ne yaparsam yapayım bu hayatta annemin ve
senin aldığın yolu alamam” dedi, bir gün durup dururken. Meraklı ...
Devami oku.. »
Bahar oldum olası insanların ilgisini
çekmiştir. Nasıl çekmesin ki, kış uykusuna yatmış doğanın uyanışı olan bahar,
aynı zamanda insanın karnını doyurmasının kolaylaşacağını da müjdeler.
Hıdrellez,
Nevruz, bizim coğrafyalarda bahara hoş geldin bayramlarıdır. Dünyanın başka coğrafyalarında da buna benzer
bayramlarla doğanın uyanışının yarattığı sevinç ortaya serilmektedir.
Çocukluğumun köyde geçmesi doğa ile iç içe
bir hayat yaşamamı mümkün kıldı. Karnımızı topraktan doyurduğumuz o dönemlerde
teknolojinin kafaları ...
Devami oku.. »
İyi şeyler olduğunda
bunun kendi yaptığı bir şey sayesinde olduğunu düşünen, kötü şeyler olduğunda
ise koşulları suçlayan insanlara rastlamışlığımız çok olur hayatımızda.
İyi bir şey olduysa onu
kendi yapmıştır, kendine iyi davranıldığında, destek ya da yardım edildiğinde
zaten öyle olması gereklidir, çünkü onu hak edecek bir kişidir, çünkü kendi
yaptıklarından ötürüdür. Kötü bir şey olduğunda ise insanlar kötüdür, koşullar
suçludur, onun dahli, sorumluluğu yoktur.
Hep haklıdır, hep en
doğrusunu o bilir, hep insanların ...
Devami oku.. »
Geçen hafta, şimdiye
kadar benim için ilk ve belki de son olacak bir kutlamaya tanık oldum. Kadın Doğum Uzmanı Dr. Nimet Tan’ın 100.
Yaş günü kutlamasıydı bu. Dr. Nimet Tan, yüzüncü yaşında ailesinin ve
dostlarının sevgi ve şefkatiyle sarıp sarmalandı. Doğum günü pastasındaki mumu söndürdüğünde kopan alkış, gözlerindeki
sevinç, yüzündeki mutluluk görülmeye değerdi.
Hekimlik mesleğinde
usta çırak ilişkisi, abi, abla hiyerarşisi vardır. Dr. Nimet Tan benim hekim
büyüğüm olduğu için bundan sonra ondan Nimet
Abla olarak söz ...
Devami oku.. »
ÇYDD
Ayvalık Şubesi 15. Genel Kurulunu 26. Şubat. 2023
tarihinde hizmet verdiği binasında gerçekleştirdi.
Ülkemizin üzerindeki
ağır, sıkıntılı hava genel kurula da hakimdi. Şube yönetim kurulu başkanı Gülden Belge açılış konuşmasında şube
çalışmalarından çok yaşadığımız felaketten söz etti. ÇYYD Genel Merkeziyle koordineli deprem yardımları hakkında bilgi
verirken, şubenin, Ayvalık’ta, gerek tek başına, gerek diğer STKlar gerekse
yerel yönetimle birlikte felaketin yaralarını sarılmasına yönelik ...
Devami oku.. »
İnsanın tarihine
baktığımızda acıların ne kadar çok olduğunu görürüz şaşkınlıkla; bu acıların birçoğunu insanın yarattığını
da görürüz üzüntüyle.
Büyük bir acı yaşıyoruz
yine ülkemizde, depremin yol açtığı… İlk bakışta öyle görünse de aslında insanın depreme dayanıklı binalar ve alt
yapı inşa etmeyerek, insanın yol açtığı acıları yaşıyoruz.
Yaşanan bu felaket
insanın ne olduğunu da gözler önüne serdi. Kötü-
iyi çizelgesinde en kötüden en iyiye kadar nasıl dağılım gösterdiğini;
bırakın felaketi ...
Devami oku.. »
Ne çabuk sabah oldu
diye düşündü yatağında gözlerini açtığında. Pencereden içeriye dolan karanlık
içini daha da kararttı.
Ruhu sanki
fotoselliydi. Işık olursa, hele de denizle, ağaçlarla, kuşlarla dans eden pırıl
pırıl bir güneş; canlanırdı. Evrim, güneşi görünce kıpır kıpır olan şu sevimli
süleymancıktan bir gen mi hediye etti diye düşünmeden edemezdi böyle
durumlarda.
İçinin aydınlanması
için biraz daha beklemesi gerekecekti. Her sabah güneş doğmadan düşerdi yollara
ve güneşi doğururdu yollarda. Keyfi biraz yerine gelirdi ...
Devami oku.. »
Uzun zamandır Van-Kars-Erzurum Gezisi yapmayı
istiyorduk. Pandemi öncesi Ankara’dan Kars’a Doğu Ekspresi ile giden ve Van’dan
uçak ile dönen bir tura kaydımızı yaptırmış, pandeminin başlamasıyla vazgeçmek
zorunda kalmıştık.
Son günlerde bu
isteğimiz, kardeşim Zümrüt ve eşi
Jens’in isteği ile birleşince hayata geçti. Olumlu ününü duyduğumuz Academic Tur ile 30 Ocak- 3 Şubat tarihleri arasında gezimizi gerçekleştirdik.
Gezi için başvuru ve
kayıt sırasında Academic Tur çalışanlarının nezaketi, sorun çözücü
yaklaşımı, ayrıntılı ...
Devami oku.. »
Ülkemiz eşi benzeri dünya üzerinde çok çok seyrek görülebilecek
büyük bir deprem felaketi ile karşı karşıya. Yıkımın boyutlarının korkunçluğu her geçen saat daha da görünür,
bilinir hale geliyor.
Can kayıpları da ne
yazık ki artmaya devam edecek gibi duruyor.
Hepimiz
büyük bir acı içindeyiz. Dünyanın dört bir yanındaki
insanlar acımızı paylaşırken yaralarımızı sarmak için yardımımıza koşuyorlar.
Depremler
varoluşundan bu yana Dünya’nın bir parçası. Öyle olmaya da devam edecek. Onbinlerce
yıl nice kenti yok etti, nice ...
Devami oku.. »
Emin Özdemir’in ‘O İyi Kitaplar Olmasaydı’
isimli eserini okuyorum. Sanırım bitirdikten sonra bir kaç kez daha okuyacağım;
yazmayı düşünenlerin, yazanların da okumasını öneriyorum.
Kitaptaki
denemelerinden birinin ismi ‘Yazma Tutkusu’ idi. Onu okurken yazının
başlığındaki soru geldi aklıma; ‘Sahi,
yazmaya ne iter insanı?’ Neden roman yazar; hikaye, anı, deneme, makale,
şiir, neden yazar? Neden kitabı olmasını ister?
Bu
sorunun yanıtlarını düşünürken Goethe’nin o meşhur sözü sökün edip geldi
hafızamdan; ‘İnsan kendini ...
Devami oku.. »
Uğur Mumcu, 30 yıl önce, Ocak ayının 24’dünde arabasına konan bir bomba ile öldürüldü.
Türkiye’nin dört bir yanında insanlar sel olup
aktılar, katledilmesini lanetlediler yaşlı gözlerle…
Ülkemizin bağımsızlığını
yılmaz bir şekilde savunan; sömürüye
direnen; karanlığa, yobazlığa,
gericiliğe sürüklemek isteyen güçlerin önüne, kalemiyle, sözüyle, cesaretiyle büyük bir dirençle dikilen Uğur
Mumcu; sadece bununla kalsa belki hala yaşıyor olacaktı.
O bu özelliklerine çalışkanlığını da katarak büyük kitlelere umut ...
Devami oku.. »
Kıskanmayı ve
imrenmeyi
kimi zaman bir birinin yerine kullanırız.
Doğru mudur yaptığımız, buna bir göz atmak istedim.
Önce kıskanmayla
başlayayım. Kıskanma TDK Sözlüğünde beş
madde olarak yer alır:
Birincisi; sevgide veya kendisi ile ilişkili
şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak.
İkincisi; herhangi bir bakımdan kendinden üstün
gördüğü birinin bu üstünlüğünden acı
duymak, günülemek, haset etmek.
Üçüncüsü; esirgemek, çok görmek.
Dördüncüsü; bir şeye en küçük ...
Devami oku.. »
Mahalleden
arkadaşımdı. İlkokulda benden birkaç sınıf büyüktü. Daha o yaşlarda saçları
sapsarıydı. Teni de saçlarıyla yarışıyordu aynı renk için. Sessizdi, oyunlara
çok katılmıyor, teneffüslerde bir kenarda oturup çığlık çığlıya oynayanları
seyrediyordu.
Ben
de pek oyuncu sayılmazdım. Okul bahçesinde zaman zaman tek başıma dolaşmayı
severdim. Böyle anlardan birinde, öğle tatilinde, arkadaşlarım hadi gel top
oynayalım dediler. Şaşırmıştım. Beni pek aralarına almazlar, oyunlarına katmazlardı.
Nedenini hala bilmiyorum. Öyle kavgacı ...
Devami oku.. »
Yeni yılın ilk yazısı ne olsun diye düşündüm uzun
süre. O kadar çok şey üşüştü ki başıma, hiçbirine haksızlık yapmamak için yeni
yıla eski bir yazımla başlayayım dedim.
Bu yazıyı sayfaya davet edenin son Küba gezisi
olduğunu da belirterek, ‘Üç’ başlığı ile yayımlanmış yazıyı
paylaşayım:
“İnsanlığın
dünya üzerindeki
kaderini bir biriyle ilişkili üç şey belirleyecek gibi duruyor…
Birincisine
dünya üzerindeki
gelir dağılımı bozukluğunu
yazabiliriz.
İkincisine
şuursuzca
tüketilen doğal kaynaklar yakışır ...
Devami oku.. »
İnsanların aklı birçok şeye yettikçe birçok şeyi de merak
etmeye başlamış; merak ettikçe de bildikleri artmaya…
Bildikleri arttıkça etrafında gördüklerini anlamaya,
anlayamadıklarına da zihinsel kapasitelerini kullanarak anlaşılabilir bir öykü
yazmaya başlamışlar.
Mitler sökün etmiş ardı sıra binlerce yıl hükmünü
sürdüren ve şekil değiştirerek sürdürecek olan.
Dinler, inanışlar ardı sıra yer bulmuş insanın hayatında;
yön verdiği ve yaşamına yön veren.
Bilim filizlenmiş binlerce yıl süren ...
Devami oku.. »
Geçen hafta Küba
gezisinden kısaca söz etmiştim. Gezi yazısı formatında uzunca olanı umarım
sizlere ulaştırabilirim.
Küba
yeryüzünde Sosyalizmin hüküm sürdüğü neredeyse tek ülke.
Üstelik bunu doğal kaynakları kıt, geçmişte iliğine kadar sömürüldüğü için
yeterli sermaye birikimi olmayan, sanayisi zayıf, teknolojik bilgi birikimi
yetersiz, bu da yetmezmiş gibi Amerika’nın vahşi ablukasında bir ülkede
gerçekleştiriyorlar.
Ülkede yaşayanların barınma sorunu büyük ölçüde çözülmüş
durumda. Lüks değil, büyük değil ama ...
Devami oku.. »
“Bir
şeyi gerçekten isterseniz, bütün evren onu gerçekleştirmek için iş birliği
yapar.”
Paulo Coelho
Uzun
süredir aklımızın bir kenarında duran Küba gezisi bir şaka sonrası gerçek oldu
Küba’ya giden dostum Hasan Atilla’ya, “Hasan bizi Küba’ya götür diye takılmam,
bize Küba yolunu açtı; üstelik pandemiden yeni çıktığımız ki çıktık mı acaba,
uçağa binmeye hala soğuk baktığımız bir dönemde…
Coelho’nun
Simyacı kitabında söylediği söze gel de inanma…
Bu
gezi sayesinde Bizim Ada Turizm’le
tanıştım. Kendini ...
Devami oku.. »
Her şey bir takılmayla
başladı. Sevgili Dostum Hasan Atilla’nın
Küba’ya gideceğini biliyordum. Ayvalık’ın iyi balık restoranlarından
biridir Hasan ve kardeşi Ömer’in restoranı Deniz Yıldızı. Yemeğe gittiğimiz bir
gün; “Hasan bizi Küba’ya götür” diye takıldım ona. İş bitiriciliğini gösterdi
ve anında harekete geçerek kafilede iki kişilik boş yer olduğunu öğrendi.
Bununla da yetinmeyip Bizim Ada Turizm
Acentası’yla irtibata geçmemizi sağladı.
Şakaydı, gerçek oldu…
Jose
Marti Küba Dostluk Derneği’nden haberdardım. Her ...
Devami oku.. »
İnsanların, bırakın
insanları, memelilerin hemen hepsinin
temel gereksinimlerinden biri dokunmak, sarılmaktır. Gündelik yaşamımızda
sıkça yaptığımız tokalaşma,
sarılma, öpüşme, omuzuna dokunma vb.
her davranış bu temel ihtiyaçtan kaynaklanır.
Dokunmanın,
sarılmanın temel ihtiyaçlardan olmasının nedeni bir başka
ihtiyaçtır; onaylanma, kabul görme...
Sosyal bir varlık olan insan kendini
başka insanda tanır. Goethe, “İnsan
kendini öyle kendi kendine tanıyamaz, nasıl bir insan olduğuna emin olamaz;
ancak bir başkası, kendini fark ...
Devami oku.. »
Güzel bir akşamdı…
Karşımda eşim,
çevremizde hizmette kusur etmeyen restoran çalışanları, yediklerimizin
lezzetine keyif katan güzel içkiler…
Bu yeterli değilmiş,
kapıdan elinde bir demet gül ile giren yaşlıca bir çiçekçi etrafını aydınlatan
güleç yüzüyle masamıza yöneldi. Satın alınan bir güle iki gül de kendisi
ekleyerek, gülleriyle ve hoş sohbetiyle geceyi daha da güzelleştirdi.
Çiçekçi amca
restorandan ayrılınca, çalışanlara kim olduğunu sordum. Restoran ve barlarda
geceleri gül sattığını, ilk defa rastlamamızın ...
Devami oku.. »
“Okumak
için iki eli bir araya gelmeyenin iki yakası bir araya gelmez”
“Üretmek
isteyen toplum Köy Enstitüsü kurar, istemeyen AVM açar”
Hemen hepimizin canı gönülden katılacağı bu sözleri Prof. Dr. Üstün
Dökmen, Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde “Cumhuriyette Olmak, Olgunlaşmak”
adlı söyleşisinde dile getirmiş.
Köy Enstitüleri üzerine çok çalışma yapıldı. Üzerine yazılan kitapların
ve makalelerin sayısının başka her hangi bir konuda yazılanlardan çok daha
fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bunun neden böyle olduğu ...
Devami oku.. »
Altı can yok artık aramızda. Bunun yanı sıra yüze yakın yaralı acı
çekiyor, bir kısmı da yaşam mücadelesi veriyor. Hekimler, sağlık çalışanları
onları bir an önce sağlıklarına kavuşturmak için gece gündüz çaba harcıyorlar.
Yurttaşlarımıza yönelik bombalı terör saldırılarına çok can verdik.
Çok acılar çektik. Geçtiğimiz Pazar günü de bunun bir örneğini yaşadık;
İstanbul’un göbeğinde, Taksim’de…
Seçim dönemlerinde artan bu vicdansız saldırılar, insana yönelik,
umuda yönelik, ülkemizin huzuruna, refahına yönelik, ...
Devami oku.. »
“Benim
naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti,
ilelebet payidar kalacaktır.” (18 Haziran 1926 İzmir)
Mustafa Kemal
Atatürk’ün bu sözü söylemesinin
üzerinden 96, sözünün gerçek olmasının üzerinden 84 sene geçti.
Naçiz vücudu toprak oldu ve gerçekleşen birçok eşsiz öngörüsünde olduğu
gibi bu öngörüsü de gerçek olmaklığını sürdürmektedir.
Üzerine yazılan kitapların sayısı, sayılamayacağa doğru ilerlerken,
mazlum ülkeler tarafından dünyanın dört bir yanında hatırlanmaya, anılmaya
devam ...
Devami oku.. »
Sevgili Arkadaşım Mehmet Yalçındere her sabah sosyal medyada güzel ‘Günaydın’ iletileri paylaşır. Sonuncularından biri Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın kaleme aldığı “İç Çekişler Köprüsü ya da Kaybetmeyi Bilmek” isimli yazısıydı.
Sevgili Arkadaşım Mehmet Yalçındere her sabah sosyal
medyada güzel ‘Günaydın’ iletileri paylaşır. Sonuncularından biri Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın kaleme
aldığı “İç Çekişler Köprüsü ya da
Kaybetmeyi Bilmek” isimli yazısıydı.
İnsanların kaybetmeye
tahammül edemediğinden söz ediyor Bülent ...
Devami oku.. »
On yılın ikinci yarısına vardı hemen her yıl tatilimizi Datça’da geçirme sürecimiz. Bunun büyük bir kısmı da Palamut Bükünde gerçekleşti.
Onlu yılların ikinci
yarısına vardı hemen her yıl tatilimizi Datça’da geçirme sürecimiz. Bunun büyük
bir kısmı da Palamut Bükünde
gerçekleşti.
Neydi bize Palamut Bükünü
vazgeçilmez kılan?
Bu sorunun yanıtını
yıllar önce kaleme aldığım bir yazıda vermeye çalışmışım:
“Neredeyse
el değmemiş, kekik ve dağ çiçekleri kokulu bir toprak parçasına eşlik eden berrak denizi ve bunları ...
Devami oku.. »
Üstün
Dökmen ülkemizin saygın bilim insanlarından biridir.
Psikoloji Bilim Dalında birçok eseri olması, birçok öğrenci ve bilim insanı
yetiştirmesi yanı sıra bu bilimin gündelik yaşamdaki uygulamalarının önemli
öncü insanlarındandır.
Bunun bir yansıması da Cumhuriyet Gazetesi Pazar ekinde her
hafta yazdığı güncel psikoloji yazılarıdır.
16
Ekim 2022 Cumhuriyet Gazetesi Pazar ekindeki yazısının
başlığı ‘Ailelerde Muğlak Kayıp’ idi.
‘Muğlak
Kayıp’ kavramı Pauline Boss tarafından ortaya atılmış. Öldüğü düşünülen, ancak ...
Devami oku.. »
93
Harbinden sonra Bulgaristan’dan Gönen ovasına göç eden Hacı Hüseyin yine savaştan kurtulamadı ve I. Dünya Savaşı’na büyük oğlu Osman’ı şehit
verdi.
Osman’ın büyük oğlu Mehmet, cılız ve kavruk
bir çocuktu. O köyün İnce Memed’iydi.
Lakabını o kadar benimsemişti ki soyadı kanununda da onu seçti.
Babasını şehit olması, annesinin hastalanıp
ölmesiyle öksüz ve yetim kaldı.
Neyse ki dünyanın tüm sorunlarını tek başına
yüklenebilecek kadar kocaman yüreği olan
Tete Sala, teyzesi Saliha vardı. Onu çocuklarından ayırmadı. ...
Devami oku.. »
''Dünya
dönüyorsa hala, güzel insanların hatırına dönüyor.
Ve güneş kızarıp battığı halde güzel insanların hatırı için sapsarı
doğuyor...''
Demiş
Nazan Bekiroğlu 2014’teki bir twitter
iletisinde.
Kültürümüzdeki yaygın “Dünya iyi insanlar hatırına
dönüyor” inancından yola çıkarak edebiyatçı kimliği ve becerisiyle bu güzel
metaforu hediye etmiş bize, Sağ olsun…
Dünya güzel insanların hatırına mı dönüyor bilemem
ama Hasanbey Köyünde birçok iyi şey Emre
Öncü sayesinde oluyor.
Emre
Öncü Balıkesir, Gönen Hasanbey ...
Devami oku.. »
Ayvalık, tarihi, kültürü,
zeytini, deniziyle kadim bir kent.
Mübadeleden
en çok etkilenen kentlerden biri olmasına rağmen gidenlerin yerine gelen
adalılarla kadim kimliğinin devamlılığını büyük ölçüde sağlayan bir kent.
Kent
merkezinin korumaya alınması, restorasyonlarda gösterilen dikkat ve titizlik
sonucu kadim varlığını bu korunan kent dokusuyla sürdüren kent.
Ayvalık, bu kent, uzun yıllar zeytin ve
sayfiye kenti olarak anıldı. Tarihsel ve
kültürel korumacılık geliştirilip ön plana çıkarıldıkça da iç turizmde
kendine yer bulmaya ...
Devami oku.. »
Nedendir
bilemiyorum, evlilikle ilgili bir kavram oluştuğundan itibaren, evlenmeyle
ilgili tek bir şey vardı kafamda; ‘hayatı
paylaşabileceğim’ kişiyi bulursam ki bulamazsam hiç evlenmem, bulduğum anda
evlenirim.
O
kişinin özellikleriyle ilgili hiçbir ön
koşulum yoktu. Sihirli kelimeler
‘hayatı paylaşabileceğim’ idi.
Tamamen yaşam içindeki hislerime,
sezgilerime bırakmıştım seçimi.
Biraz
abartacak olursak, çocuk sayılabilecek
bir yaşta, hislerim, sezgilerimle işte
bu O dedim. O yaşlarda hisler ve sezgiler kişiye daha çok ait ...
Devami oku.. »
Sosyalist dünya adına Kapitalist dünyayla büyük bir
mücadeleye giren Sovyetler Birliği’nin kullandığı en önemli araçlardan biri
ekonomik büyümeydi.
Ekonomik büyüme uğruna olağan dışı bir hızla
arttırılan pamuk ekimine Aral Gölü’nden çekilen su, gölün hızla kurumasının önemli
nedenlerinden biriydi. Bir diğeri de gölü besleyen Amu Derya ve Siri Derya
nehirlerinin sularının aşırı ve
plansız sulama nedeniyle göle ulaşamamasıydı.
Pamuk
rekoltesini artırabilmek için plansız sulama projeleri, dünyanın en büyük
dördüncü gölü olan ...
Devami oku.. »
Douglas
Rushkoff kendini dijital teknolojinin hayatımız üzerindeki
etkisi hakkında yazan hümanist bir Marksist medya teorisyeni olarak tanımlıyor.
Cumhuriyet Gazetesi’nin Guardian
Gazetesi’nden alıntılayarak
yaptığı 5 Eylül tarihli “Dünyanın en zenginleri kıyamet hazırlığında” haberinden
tanıdım Douglas Rushkoff’u.
Alıntılanan haberi
hazırlayan Douglas Rushkoff, yazısında ilk paragraftaki cümlelerle
tanımlıyordu kendini.
"Ultra zenginlerin hayatta kalma
mücadelesi" (Survival
of the Richest) kitabını da kaleme alan yazar, Guardian’da ...
Devami oku.. »
Ali Bulunmaz Gazete Duvar’da ‘Acıya Yabancılaşarak Yaşamayı Unutmak’ başlıklı yazısında Byung-Chul Han’ın ‘Palyatif Toplum, Günümüzde Acı’ adıyla Türkçeye çevrilen
kitabından söz etmektedir.
Yazar bir
yandan kitap hakkında bilgi verirken, bir yandan da kendi yorumlarıyla konuyu
zenginleştirmektedir.
Byung-Chul
Han, yaşı itibariyle dijital çağ öncesi düşünürlerinden iken, günümüz toplumuna
dair yazdıkları, ortaya koyduklarıyla dijital çağın içine doğmuş düşünürlerin
önünü açmaktadır.
Günümüz toplumu ...
Devami oku.. »
Dünya Sağlık Örgütü altmış beş yaş üstünü yaşlı olarak
sınıflandırmaya devam etmektedir.
Altmış beş yaşı yeni deneyimleyen
biri olarak sosyal medyada dolaşan ve altmış
beş yaşı geç orta yaş olarak sınıflayan bilgi moralime olumlu ya da olumsuz
bir etki yapmamaktadır. Bu, yaşlılığı, oraya kadar ömrü yetenler ve yeten benim
için hayatın bir evresi olarak kabul ettiğimden olsa gerek.
Senelerin ilerlemesiyle bedensel ve
dolayısıyla ruhsal yıpranmalar kendini gösterir. Yılların beden ve ruh üzerindeki yıpratıcılığında, yarattığı ...
Devami oku.. »
Türk
Tabipleri Birliği efsanevi Merkez
Konseyi başkanlarından Prof. Dr.
Füsun Sayek on altı senedir, her sene olduğu gibi bu sene de Arsuz’da İskender Sayek Kültür Evinde ülkenin
dört bir yanından gelen aydınlık, güzel insanlarının zenginleştirdiği çeşitli
kültür, sanat ve sağlık etkinlikleriyle anıldı.
İskenderun
ve Arsuz yörelerinde bir ilki oluşturan Füsun Sayek Sağlık ve Kültür Etkinlikleri, toplumsal duyarlılık ve
sosyal sorumluluk konusunda gerçekleşen çalışmalarıyla her yıl düzenli olarak
gerçekleştirilmektedir.
Füsun
Sayek ...
Devami oku.. »
Sosyal
bir varlık olabilmek, kendimizi tanıyabilmek, toplumun içinde kalabilmek, onun
konforundan, koruyuculuğundan yararlanmak için yaptıklarımız, bize yapılanlar
takıldı geçenlerde aklıma.
Kuyruk
kuyruğa değer misali tesadüfen gözlediğim bir olay çıktı geldi anı sandığından…
Büyükanne
olduğunu tahmin ettiğim yaşlıca bir kadın 3-4 yaşında bir kız çocuğunu
neredeyse sürükleyerek götürüyordu az ilerideki okul öncesi bir eğitim kurumunun
servis aracına.
İki
gözünden inci gibi yaşlar süzülen kız, zaman zaman kendini tutan kuvvetli ...
Devami oku.. »
İnsan sıkılan hayvandır
sözü kalmış bir yerlerden aklımda.
Öyle midir gerçekten?
Öyle diyorsanız, sırayı
ikinci soru alır.
İnsan neden sıkılır?
Soru kolay da yanıtı pek
o kadar değil.
Cevabın zorluğu, birden
fazla olması yanı sıra her birinin de tatminkar olmamasında yatıyor sanırım.
Yapacak bir şeyi olmayan
insan sıkılır örneğin…
Yapacak şeylerin
çokluğundan da…
Başarısız olduğunda
sıkılır…
Başarılı olduğunda
tekrarlayamayacağı korkusundan da…
Beklentisi
gerçekleşmeyince ...
Devami oku.. »
Katılımcısı olduğum sinema
grubunda sevgili Abdül Lama yine
harika bir sunumla, oturumun filmi ‘Çingeneler Zamanı’nı anlattı bize ve her
biri saygı duyulacak birikime sahip katılımcılar, katkılarıyla oturumu
zenginleştirdiler.
Ocak 2010’da Çingenelere yapılan bir saldırı üzerine ‘Çingeneler Zamanı’ başlığıyla bir yazı
kaleme aldığımı anımsadım. Arşivden çıkarıp bu vesileyle paylaşmak istedim.
“1988 yılında yönetmen Emir
Kusturica cüretkâr bir adım atarak Çingene diliyle, Çingenelerin yaşamından
bir kesit sunan ...
Devami oku.. »
“Tüm
bireysel ve toplumsal yoksulluğun sebebi, çalışma tutkusudur.”
Paul
Lafargue
Defalarca gözlemlediğim bir şey, torun
deyince torun sahibi olanların çok büyük kısmının gözlerinin içi gülüyor.
Torundan söz açmaya görün büyük bir coşkuyla saatlerce söz eder
torunundan; torunundaki bitmek tükenmek bilmeyen enerji büyükanneye, dedeye geçmiştir.
Bunu soyun devam içgüdüsüyle açıklamak mümkündür
ama eminim ki
eksik kalır.
Üreme içgüdüsü insan soyunun devamını sağlarken, besin üretimindeki
artış ömrün uzamasını, ...
Devami oku.. »
Japon uçakları Hawaii, Pearl Harbor’daki Amerikan
Deniz Üssüne yaptıkları baskında, orada bulunan 97 gemiden 96’sını batırdılar.
Birine dokunmadılar.
Dokunulmayan geminin
güvertesinde büyük beyaz bir haç işareti vardı. O gemi hastane gemisiydi: Solace…
Teselli
ismi
ne kadar da yakışmıştı o gemiye. İkinci Dünya savaşı boyunca binlerce yaralı askeri iyileştirip kendilerini
ve sevdiklerini teselli etmişti.
Yaşı altmışları aşanlar
arasında olanlarımızdan o gemiyi anımsayanlarımız, belki seyahat bile edenlerimiz ...
Devami oku.. »
Zaman
zaman aklıma takılan bir sorudur yazının başlığı olan. Biz bir şeyi aklımıza
geldiğinde, arzu ettiğimizde, o anda yapmayıp başka bir zamana ertelediğimizde
ne oluyor.
Cevap
aslında şöyle kurulan cümlede mi?
‘İstediğim, arzu ettiğim bu şeyi şu anda
yapmaktan vazgeçtim, onu gerçekleştirmeyi başka bir zamana
erteledim.’
Geleceğin
hiçbir garantisi yok, ertelediğimiz zamanda yaşamıyor olabiliriz.
O
zaman geldiğinde o zaman ise başka bir zaman oluyor, yani ırmak ayni ırmak
değil, akan su da aynı su, suya giren ben de aynı ...
Devami oku.. »
Neden sonuç
ilişkisi hakkında birçok şey duymuş, okumuşuzdur. Yaşamımızın bir kesitinde
bundan söz etmişliğimiz de vardır.
Neden
dediğimiz şey aslında sonuca varana kadar olanlardan başka bir şey değildir. Bu
zaman dilimine ve o sırada olanlara
hep birlikte süreç demek mümkündür; sürecin bitiminde ortaya çıkan son
duruma da sonuç…
Hayatın kesintisizliğine bakıldığında aslolanın süreç olduğunu ve bu sırada
olanların birbiriyle ilişkilerine, etkileşimlerine bakarak sonuç diye
adlandırdıklarımızın, devam eden akışta
başka şeylerin ...
Devami oku.. »
Babamın aramızdan
ayrılması bir hayli zaman oldu; dünyaya biyolojik, sosyolojik, kültürel miras
olarak beni ve kardeşlerimi geride bırakarak…
Bir erkeğin biyolojik
mirası, tek başına baba olmasına yetip yetmediğine dair farklı görüşler vardır;
bu tartışma sosyal bilimlerde ve sanatta birçok esere konu olmuştur.
Çocuğun gelişimine,
kişiliğinin oluşmasına yaptıkları ve yapmadıklarıyla etki eden, onda yaşamı
boyunca sürecek izler bırakan babanın bu eylemi çocuğuna ve dolaysıyla topluma bıraktığı
sosyal ve kültürel mirastır.
Gerek ...
Devami oku.. »
“CHP'li
Candan Yüceer, ‘Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ nedeniyle rapor hazırladı.
Yüceer'in hazırladığı rapora göre son 9
yılda 571 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi.”
Cumhuriyet
Gazetesinde bu başlıkla yer alan haber birçok
ayrıntıyı da içermektedir.
Çocuk üzerine biraz
düşününce ne kadar geniş bir kavram olduğu çıkıyor karşımıza. Çok farklı
şekilde ifade edildiği gibi yaş sınırları hakkında da tam bir uzlaşma olmadığı
görülür. Hukukta farklı yaş aralıkları çocuk olarak tanımlanırken ...
Devami oku.. »
“‘An’lar hayatın akışının temelini
oluşturur” diye bir cümle geçiyordu bir önceki
yazıda. Böyle olunca hayatın içinden çıkan sanatın, edebiyatın ‘an’a ilgisiz
kalması tabii ki mümkün olamaz.
‘An’
sanatın, edebiyatın önemli bir malzemesi, esin perisi görevini seve seve
üstlenir. Romanlarda bir bilinçten bir bilince, bir mekandan bir mekana, bir
zamandan bir zamana, bir duygundan bir duyguya sıçramaların kusursuz
tahtasıyken, durum öykülerinde ise öykünün kendisidir.
Tam da burada Goethe’nin Faust’undaki ünlü cümle kendini ...
Devami oku.. »
Sihirli bir rakamdır 65;
Çocukluğumda ulaşılması mümkün gözükmeyen…
Gençliğimde amma da yaşlanmış diye aklımdan
geçirdiğim…
Yetişkinliğimde yeterince yaşanmış bir ömür diye sözünü
ettiğim…
Devletin sen artık benim işime yaramazsın deyip kamu
görevinden zorunlu emekli ettiği…
Şimdi bizzat yaşayarak vardığım sihirli bir rakam!
Nice vartalar atlatılarak bu zamana kadar hayatta
kalmak;
Sadece bununla da yetinmeyip, kah yaşamın akışına
kapılıp, kah bu akışa direnerek, kah istek ve arzuları akışla senkronize ...
Devami oku.. »
An üzerine
konuşmak son yıllarda en sık yapılan şeylerden biri oldu. An moda olmadan önce
de ilgimi çeken, üzerine kafa yorduğum bir şeydi.
An üzerine ilk
konuşmam Sevgili Dr. Mustafa Turgut’un
o dönemde belediye başkanlığı yaptığı Silifke
Belediye’sinin 2017 de birincisini düzenlediği ‘Edebiyat Festivali’nde oldu.
Sonra zaman zaman değişik toplantılarda da bu konu üzerinde söz etmişliğim
vardır.
Sevgili Dostum Dilara Nuzumlalı
geçen haftaki sabırla ilgili yazıya yaptığı yorumla an üzerine sözlerimin kağıda
dökülmesine davetiye ...
Devami oku.. »
Editör yazının gelmesini sabırsızlıkla bekliyor.
Gazetede sayfaların yapılması ve bir an önce matbaaya gönderilmesi gerekir.
Üstelik her gün bunu yapmak zorunda. O nedenle onu bekletmeye, ondan sabır
istemeye hakkım yok.
Ama bu durum sabır üzerine önceden yazdığım bir
yazıyı paylaşmama engel değil.
Buyurun:
“TDK
Türkçe Sözlükte ‘sabır’ kelimesini aradığımızda karşımıza
iki tanım çıkmaktadır. Birinci tanımda olumsuzluklar ön almaktadır ve
şöyledir: “Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses ...
Devami oku.. »
İnsanoğlunun ölüm ile sorunu, ölümü kavrayacak
bilinç düzeyine geldiğinden bu yana devam ediyor demek yanlış olmaz sanırım.
Ölümün yok edici gücünün karşısındaki çaresizliğinin farkına vardığı andan itibaren çıkar yol
arayışına giren insanlar, önce mit ve masallara başvurmuşlar ki hala önemli bir
yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Daha sonraları inanç sistemleri ve tek tanrılı
dinlerle de bu soruna çözüm aramışlardır..
İlk dini inanışlardan bugünkü tek tanrılı
dinlere kadar hemen tüm dinlerde ölümden sonra tekrar diriliş vardır. ...
Devami oku.. »
Hoşgörü yazısına verdiğiniz
katkılarla konunun ne kadar geniş olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu.
Geçen haftadan kaldığı yerden devam
ederek bu konu üzerindeki yazıyı tamamlayacak olsam da yeni katkılarla zenginleşeceğinden
kuşkum yok.
Sosyal bir varlık olan insanın bir
arada yaşayabilmek için hoşgörünün gerekliliğinden söz etmiştik.
Politik
alanda hoşgörüye baktığımızda orada da gerekliliğini görürüz.
Hoşgörüsüz bir yönetimde tek hakikat vardır o da iktidarın hakikatidir. Farklı
düşünce, görüş, kanı dile getirilmesi ...
Devami oku.. »
“Hoşgörü
asla tek bir iç savaşa yol açmamıştır; hoşgörüsüzlük ise yeryüzünü kana
bulamıştır.” Voltaire
“Sınırsız
hoşgörü zorunlu olarak, hoşgörünün kaybolmasına yol açacaktır. Sınırsız hoşgörüyü
hoşgörüsüz olanlara bile gösterirsek, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin
saldırısına karşı savunmaya hazır olmazsak, hoşgörülüler ve onlarla birlikte
hoşgörünün kendisi de ortadan kalkacaktır.” Karl Popper
Hoşgörü bu iki görüş arasında
salınım gösteren, zamandan zamana, toplumdan topluma, kültürden ...
Devami oku.. »
Kısa bir süre önce
kardeşlerimle, ana kucağı, baba ocağı,
doğup büyüyüp dört bir yana dağıldığımız köy
evinde buluştuk.
Gündüz yerini geceye
bırakmaya başladığında soğuyan havanın bizi eve kovalamasına avluda yarım varil
içinde yaktığımız ateş engel oldu.
Soğukla el ele
ilerleyen gecenin saatleri bizi ateşe ve bir birbirimize daha da yakınlaştırdı.
Fiziksel mesafenin kapanması mı yoksa ateşin ısısı mı, bilemedim; ruhlarımızı da tutuşturdu...
Sohbet,
şarkılar, müzik ve dans, dünden teşne olduğumuz sevgiyi ...
Devami oku.. »
Haftalık yazılara
okurlardan, dostlardan beni zenginleştiren, yazı konusunda derinleşmemi
sağlayan yorum- katkı almam nadir değildir. Şükranlarımı sunuyorum.
Bir önceki ‘Çizgi’
başlıklı yazıya gelen yorum ve katkılar şimdiye kadar olanlardan daha fazla ve
daha ayrıntılıydı. Birkaçını tekrar okumak için dosyaladım. Bir dostumun, bu
yazının devamı var, değil mi, sorusu üzerine sadece kendim için yapmadığımın
ayırdına vardım.
Şenay
Topal’ın katkısıyla başlayalım:
“Yıllar
önce bir arkadaşım kadere inanıp inanmadığımı ...
Devami oku.. »
Çizgi, düz olduğunda
iki noktayı birleştiren en kısa mesafe…
Çizgi, dışına
çıkamadığımız çemberin sınırlarını oluşturan…
Çizgi, avuç içinde
falcıya göre kaderimizi belirleyen…
Çizgi, aşmayanların
bebekler gibi uyuduğu…
Çizgi, aşanların büyük bedeller
ödediği…
Çizgi, sapanların kah
aşağılandığı, kah takdir edildiği…
Çizgi, çizdikten sonra
esiri olduğumuz…
Çizgi, başkalarının
çizip de takibe zorlandığımız…
Çizgi, daima bir şeyi
içerde bir şeyi dışarıda bırakan…
Çizgi, ...
Devami oku.. »
Bahar ne güzel bir mevsimdir. Hele kırlarda hele de
köylerde.
Gelin sizi bu hafta köyüme, çocukluğumdaki köyüme, lezzeti hala damağımda
çocukluk anılarıma götüreyim.
Doğanın döngüsünde İlkbahar, uyanışın, kendini üretmenin
mevsimidir büyük oranda. Açan çiçekler, yeşeren kırlar, yapraklanan ağaçlar,
uzaklardan gelen leylekler hep bunun müjdecisidir.
Köylerde de büyük bir hareketlilik başlar; Kışın ataleti
yerini Baharın hareketine bırakır. Tarlalar sürülür, tohumlar ekilir, hayvanlar
yeşil çimenlerle buluşturulur.
Çocuklar ...
Devami oku.. »
İnsan beyninde 85-100 milyar sinir hücresi (nöron) bulunur. Bunların sayısı doğduğumuzda neyse
yaşam boyu da odur; hatta bir kısmı bizden önce ölür. Ama beyin doğduğumuzda
neyse ölürken o değildir.
Farkı yaratan bu sinir hücrelerinin bir birleriyle
kurdukları temasın sayısı ki ona da dendrit deniyor. Normal bir sinir
hücresinin 50.000-250.000 kadar başka sinir hücresiyle bağlantısı yani teması
vardır.
Çok çalıştırdığımız beynimizde bu sayı daha da
artar. Bu da o bölümün alanını, kitlesini zamanla büyütür ve ...
Devami oku.. »
Savaş yurt savunması
dışında hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz, meşru görülemez: savaş yıkım
demek, acı demek, ölüm demek…
İnsanlıkla bağdaşır yanı
yok diyeceğim ama ne yazık ki insanlık onbinlerce yıldır barış dönemlerinin
istisna olduğu, kendi çıkardığı savaş yıllarında yaşamaktadır.
Bilim ve teknolojide çok
yol kat etmiş olan insanlık, ‘insan’ olma yolunda bir arpa boyu bile yol
alamamış görünüyor.
Kendi kurduğu devlet
kurumu ‘insanlık’ yolunda ilerlemenin önünde bir engel, yıkıcılık ve şiddet
yolunda ise ...
Devami oku.. »
Biraz
ilgili olan hemen herkes biliyordur 14 Mart Tıp Bayramının tarihini. Yine de kısaca
anımsatayım istiyorum.
Yıl
1919, İstanbul işgal altında. Askeriye Tıbbiye de bundan nasibini almış, okulu
işgal kışlası yapılmış. Öğretim tavan arasına taşınan yatakhanelerde kalan
öğrencilerle küçük bir bölümünde sürdürülmektedir. İki öğrenciden fazlasının
bir araya gelmesi yasaktır. Öğrenciler Tıbbiyeli Hikmet önderliğinde işgali
okulda protesto etmek için örgütlenir. Okul idaresine askeri tıbbiyenin kuruluş
tarihi olan 14 Mart’ta resmi ...
Devami oku.. »
Milyarca yıldan
günümüze kadar ve günümüzden öte süregiden evrimsel süreç çok hücreli
canlılarda nesillerin devam etmesinin ana taşıyanı olarak dişileri seçmiştir.
Bu seçim dişilerin her daim daha güçlü,
son kertede daha belirleyici olmalarını da getirmiştir berberinde.
Dünyadaki ekosistemde canlıların sadece binde birini
oluşturan insanların bundan muaf olması düşünülemez.
İnsanın milyonlarca
yıllık evriminde kadınlar her daim güçlü, her daim son kertede karar verici
olmuşlardır.
Sevgili dostum ressam Ahmet Yeşil’in atölyesinin ...
Devami oku.. »
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla
başlayan savaş tüm dünyayı derin bir üzüntü ve endişeye sevk etti. Müzakereye
oturan tarafların öncelikle ateşkes ilan edip, ardından yapacakları antlaşmayla
çatışmalara son vermeleri şu ana kadar olan can kayıplarının üzüntülerini
gideremese de endişeleri azaltacak, yeni can kayıplarının engellenmiş olması bir
teselli kaynağı olacaktır.
Savaşlarda, savaşın korkunçluğunu
en çok gören, yorulan ve üzülen hekimler, sağlık çalışanlarıdır. Hekimlerin, sağlık çalışanlarının savaştan
nefret ...
Devami oku.. »
“Çok hırslı insanlar toplumda övülür ve hep başarıya
ulaştıkları düşünülür. Ama hırslı insanlar bana; kendilerini durmadan yıpratan,
hiçbir zaman doymayan, başarı için her yol mübah diyecek kadar ilkelerinden
uzaklaşabilen insanlar gibi gelir.” Albert Einstein
Hırs ve azim radarıma takıldıktan sonra zaman
zaman kalem oynattığım konulardan biri oldu. Bununla da kalmadı okuduğum
kitaplarda, seyrettiğim filmlerde, hayatta yaptığım gözlemlerde daha da gözüme
çarpar oldu.
Tanımlarla başlayıp yol almaya devam
edelim.
Hırs, Arapça ...
Devami oku.. »
"Olgunlaşmamış
insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun
insanın özelliği ise, bir dava uğrunda gösterişsiz bir biçimde yaşamak
istemesidir."
Psikiyatr
Wilhelm Stekel
Sözlüklerdeki
tanımlarla başlayalım yazıya.
“Feda”
tanımı neredeyse ortaktır sözlüklerde: “Bir
amaç uğrunda bir değer ya da varlıktan vazgeçme, uğruna verme” şeklinde
ifade edilmektedir.
“Fedakarlık”
için ise tanımlar, ortak noktaları olsa da farklı şekilde yapılmaktadır: “Bir ereğe
ulaşmak için birçok ...
Devami oku.. »
Hekimler g(ö)revdeydi. TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut
taleplerini basına şu şekilde açıkladı: "Öncelikli
talebimiz toplum sağlığının korunmasına yönelik birinci basamak sağlık
hizmetlerinin güçlendirilmesidir. Bunun dışında Covid-19 meslek hastalığı
sayılmalıdır, illiyet bağı aranmaksızın bir yasa yapılmalıdır. Sağlıkta
caydırıcı bir şiddet yasası çıkartılmalıdır. Sağlık çalışanlarının ücretlerinde
en az yüzde 150'lik bir iyileştirme yapılmalıdır.”
Eski bir yazımla devam
edelim:
“Yaşamında
bir tıp doktoru ...
Devami oku.. »
Son günlerde biraz da
tesadüf, iki filim izledim kısa aralarla. İlki 1987 yapımı ‘Bir Kırık Bebek’ filmiydi; Hülya
Avşar, Orhan Çağman’ın oynadığı, Nisan
Akman’ın yönettiği. İkincisi ise 1988 yapımı; yönetmeni Halit Refiğ’e Antalya Altın Portakal’da En
İyi Yönetmen Ödülü kazandırmış, Yıldız
Kenter ve Eşref Kolçak’ın oynadığı ‘Hanım’
filmi.
‘Bir
Kırık Bebek’te içi boşalan bir insan anlatılıyordu, ‘Hanım’da ise içi boşalan
bir ev.
‘Bir Kırık Bebek’te
hızla değişen hayat, hayatı hızla değişen, ...
Devami oku.. »
EVLAT SEVGİSİ
Evlat…
Anne ve baba
için ne güzel bir kelime değil mi?!
Güzelliği
evrimin soyumuzu sürdürmek için geliştirdiği üreme içgüdüsünden geliyor olsa
da…
Güzelliği
insanın doğayı değiştiren, ekonomi denile şeyi yaratan kültürel ve sosyal bir varlık
olmasının yarattığı sonuçlardan geliyor olsa da…
Evlat deyince
anne ve babaların çoğunun içinde içten içe güzel bir şeyler kıpırdar.
Erich
Fromm’a
göre anne, ‘insanlığın en derin özlemi’ olan koşulsuz sevgiyle sever evladını, onun var olması sevmesi ...
Devami oku.. »
DÜZENSİZLİĞİN DÜZENİ
Evrimin eşsiz bir
hediyesi olan uyum yeteneği, insanın yüzbinlerce senedir varlığını
sürdürmesine imkan tanımıştır; üstelik Dünya’nın dört bir yanında ve çok
değişik koşullarda… Dünya’nın buzul çağlarında neslinin yok olmaması da bu uyum
yeteneği sayesindedir.
Altmış yaşların
ortalarında olan bizim kuşağın çok önemli bir kısmı çocukluğunu elektriksiz
köylerde geçirdi. İlk gençlik yıllarına
kadar radyoyla karşılaşmamışlarımız da vardır aramızda.
Günümüzde bu insanların
hemen hepsi ...
Devami oku.. »
Hasan
Hüseyin Korkmazgil, ‘Öyle Bir Yerdeyim ki’ şiirinin bir
yerinde ; “Bu ne beter çizgidir bu/ Bu ne
çıldırtan denge/ Yaprak döker bir yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe”
mısralarına yer verir.
Halbuki dengenin çok
iyi bir şey olduğu söylenir bize, Hasan Hüseyin’in ‘çıldırtan denge’sinin
aksine.
‘Çok dengeli insan’
önemli takdir sözlerinden biridir mesela…
‘Romanda dengeler iyi
kurulmuş’ diye yazılır olumlu eleştiri yazılarında…
‘Filmin karakterleriyle
konusu arasındaki denge tutturulamamış’ diye söz eder bir ...
Devami oku.. »
ÇABUK UNUTUYORUZ
Bir yılı daha geride
bıraktık.
O da arkada kalan
birçok yıl gibi aynı akıbete uğrayacak; unutulup gidecek yakınmalarımız
eşliğinde: çabuk unutuyoruz…
Hatırlamanın, unutmanın
biyolojik sürecini nörologlara, biyomoleküler araştırmacılarına bırakalım.
Onlar işlerini yapadursunlar biz dertlenmeye devam edelim: çabuk unutuyoruz.
Öyle mi gerçekten?
Herkes için geçerli
olmadığını biz depresyondan muzdarip
olan milyonlarca kişiden biliyoruz. Hayatın akışına direnip çabuk unutamadıkları için, geçmişe ...
Devami oku.. »
Bu söz bir yerlerden kulağınıza çalınmıştır
sanırım. Bir roman ya da öyküde okumuş olabileceğiniz gibi geçici de olsa
uzunca süreli yer değiştiren bir arkadaşınız da bu sözü söylemiş olabilir.
Kişiliğin oluşumunu açıklamaya çalışan
birçok kuram mevcuttur. Bunların bir ucunda kişiliğin tamamen genetik mirasın
ürünü olduğunu ileri sürenler bulunurken diğer ucunda da sadece çevrenin, dış
etkenlerin kişiliği şekillendirdiğini savlayanlar yer alır. İkisinin ortasında ise
ki çoğunluğu oluşturur, genetik miras ve çevre etkileşimini ...
Devami oku.. »
ARAYIŞ
İnsan
dünyaya merhaba dediği ilk nefesinde ve attığı ilk çığlıkta kendi ünik, biricik
ve yalnız yaşamına başlamış oluyor. Aynı zamanda da başta annesi olmak üzere
birçok ilişki ağına ilk adımını da atarak, biricikliği, tekliği sisler arasında
yitip gidiyor.
Sıfır
noktasına doğan insan ilk saniyeden itibaren buradan uzaklaşıyor; gerek
yaşadığı ortamdan gelen dış uyarılarla gerekse bedeninin bunlara verdiği
tepkilerden oluşan iç uyarılarla…
Başlangıçta
üzerine kayıt yapılan bant misali hayatını sürdüren insan, kısa ...
Devami oku.. »
Lina
Nasif, ilk çığlığı ile başladığı yolculuğunun dünyadaki
etabını tamamladı. O şimdi çok sevdiği anne ve babasıyla ışıklar içinde
sonsuzluk etabında yolcuğunu sürdürmektedir.
Herkesin her türlü sorunu için yüksünmeden çözüm
üretmeye çalışan Lina Nasif’in en istemediği şey başkasına yük olmaktı.
Olmadı da, evinde sessiz ve sedası, huzur içinde bu
dünyadaki yolculuğunu tamamladı. O, ardından yapılan görkemli cenaze törenini
gözlerini sonsuza kadar kapamadan önce de görmüştü; annesini cenaze töreninde.
Mersin’e, ...
Devami oku.. »
Işıklar içinde uyusun, Gazanfer Özcan oynadığı bir dizide sıkıldığında ya da bir şey ters
gittiğinde artık aşina olduğumuz o bildik repliği tekrarlardı: “İçim şişti.”
Sanırım hepimizin zaman zaman içi şişiyor, içinde bir
balon varmışta her an patlayacakmış gibi bir hisse neden oluyor. En azında
benim hissettiğim bu oluyor.
İçimizdeki balonu patlayacakmış gibi şişiren birçok şeyle
karşılaşıyoruz hayatımızda; kimi zaman buna öfkenin de eşlik ettiği…
Balon patlamadan, öfkemiz bize ve çevremize zarar
vermeden bundan ...
Devami oku.. »
YALNIZLIK
Üzerine
şiirler yazılmış, felsefenin sorunu olmuş, sanata ilham vermiş bir durum
yalnızlık. Yazı konusu olmayı da hak ediyor.
İnsan
evrim basamaklarını tırmandıkça gelişen beyniyle birlikte yaşamanın imkanlarını
arttırarak sosyal varlık olma yolunda önemli mesafeler aldı. Bu, bir yandan
beslenme, barınma gibi temel gereksinimlerini karşılarken diğer yandan da
soyunu sürdürebilme yeteneğine ek olarak uyum kapasitesini arttırdı.
İnsan
yavrusu, bir toplumun içine gözlerini açıp, annenin ve çevresinin bakımı ile
yaşama tutunmakta, ...
Devami oku.. »
HUZUR VE ÖZGÜRLÜK
Seneler önce Vncouver’da, Stanley Parkta geçirdiğim bir gün
boyunca çıktığım içsel yolculuk, hissettiklerimi yazmaya sevk etmişti.
Gündemin iç karartıcı ortamından bir nebze uzaklaşabilmek
için o güne gidelim mi tekrar?
Ormanın yaşattığı huzur ve Pasifik Okyanusu’nun hissettirdiği
özgürlüğü birlikte tekrar yaşayalım mı?
Hadi o zaman başlayalım!
“Huzur ve özgürlük kavramlarını doğa ile
eşleştirip zihnimdeki izdüşümlerinin açtığı yoldan bir içsel yolculuğa
çıkacağım.
Asırlık ağaçların ...
Devami oku.. »
Schopenhauer der ki insan için; “Bir bütün olarak bakıldığında her bir insan
hayatı bir tragedyanın niteliklerini sergiler ve biz kural olarak hayatın bir
dizi düş kırıklığıyla dolu umuttan, boşa çıkmış emellerden, suya düşmüş tasarımlardan,
çok geç fark edilmiş yanlışlardan başka bir şey olmadığını anlarız.”
Josh Cohen ise Türkçeye ‘Çalış(ma)mak’ adıyla çevrilen kitabında insanın içindeki boşluktan
söz eder; içi utanç ve yetersizlik duygularıyla, doldurulan: Olduğumuz kişiyle, olmamız gerektiğini
düşündüğümüz kişi ...
Devami oku.. »
83 YIL
Mustafa
Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılması üzerinden geçen yıl
sayısı seksen üç.
Mustafa
Kemal Atatürk ülkemizde ve dünyada insanlara ufuk
ötesini göstermiş, insanlığın yetiştirdiği ender dehalardan biridir.
Çanakkale
Savaşlarındaki dehasıyla bu topraklarda ve dünyada
başlattığı değişim, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması
ve Osmanlı’nın küllerinden genç Cumhuriyet’in
kurulmasıyla devam etmiştir.
Çanakkale Savaşlarının
kazanılmasıyla Çarlık Rusya’da Sosyalist ihtilalin önü açılmış, dünyada
Sosyalizmin ...
Devami oku.. »
SON ÇIKIŞ
“İskoçya'nın
Glasgow kentinde 31 Ekim Pazar günü başlayan ve 12 Kasım'a kadar devam edecek
olan 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Konferansı (COP26), ‘dünya için son
şansımız' olarak tanımlanıyor.”
Bilim insanları
yıllarca iklimin insan eliyle değiştirildiğini, böyle giderse sonun hiç de iyi
olmayacağını söylerler, yazarlar; kamuoyuna, karar alıcılara duyurmaya
çalışırlar. Yukarıda basın tarafından anonsu yapılan toplantı da bunlardan
biri. Bakalım iklim felaketinden önceki
son çıkış değerlendirilebilecek ...
Devami oku.. »
KIRLARI BOŞALTMAYIN
Seneler önce. bir
İlkbahar mevsiminde doğup büyüdüğüm köyü ziyaret edip çocukluğumun ve ilk
gençliğimin geçtiği kırları, tarlaları dolaştım. Mekanın yarattığı imkanla
hafıza galerimde keyifli bir yolculuk yaptım.
Bu yaşantıda hafızama
unutulmamak üzere bir an kazındı.
Kırlarda dolaşıyordum.
İnsanın tenini hafif ürperten bir bahar rüzgarına henüz sadece ısıtan Güneş
eşlik ediyordu.
Yorulmuştum.
Yürümekten, etrafımdaki
doğanın sunduğu güzelliklerin ardından koşmaktan, o ana yoğunlaşma ...
Devami oku.. »
TIP
VE FELSEFE
Sibel
Öztürk Güntöre’nin “Tıp ve Felsefe” konulu makalesi ilgi
duyduğum bu alan için ufuk açıcı olması yanı sıra uyandırdığı çağrışımlarla bu
metnin yazılmasını yol açtı.
Tıp ilk insanlardan bu
yana var olagelmiştir. Tıp tarihi şamanlara kadar dayandırılır ve ilk hekimler
olarak kabul görür.
M.Ö.
500 yılları civarında felsefenin ilk temelleri
atılmış, güncel kaygılara eklenen düşünsel kaygılar felsefenin doğmasına ebelik
etmiş; felsefe de bilimi ve bilimsel düşüncenin önünü açarak günümüzdeki ...
Devami oku.. »
9- 10 Ekim’de İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde bir demokrasi
şöleni yaşandı. Bu şölen başta Genel Başkan Sayın Prof. Dr. Ayşe Yüksel
ve yönetim kurulu üyeleri olmak üzere, yönetime aday olan Sayın Nihal Kızıl
ve arkadaşları, genel kurula katılan delegeler ve tüm ÇYYD
gönüllüleri tarafından gerçekleştirildi.
24. Genel Kurulunu
gerçekleştiren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, 21 Şubat 1989 yılında kuruldu. Geçici yönetim
kurulu, Başkan
Prof. Dr. Aysel Ekşi, 2. Başkan Prof. Dr. Türkan Saylan, üyeler Prof. Dr. Aysel Çelikel, Prof. Dr. ...
Devami oku.. »
Ekim ayında yol almaya
başladık.
Bağbozumları bitti
bitecek. Tarlaların çoğu boşaldı.
Göçmen kuşlar yerlerine
çoktan vardılar bile.
Renkten renge giren
yaprakların toprakla buluşmaları çok uzak değil.
Ve böyle zamanlarda Atilla
İlhan’ın bir şiiri oturur dudaklara:
“söyleşir
evvelce biz bu
tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı
kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi
mercan köz ...
Devami oku.. »
DENİZ ÖZCAN
Bu dünyadaki
yolculuğunu tamamlayan Deniz, eşi
Muzaffer’i, güzel kızı Ayşegül’ü ve sevenlerini derin bir acı içinde
bırakarak sonsuz yolculuğuna devam
etmek üzere aramızdan ayrıldı.
Sınıf arkadaşım,1980 Ankara Tıp mezunu Deniz, geçtiğimiz
Şubat sonunda aramızdan ayrılan bir sınıf arkadaşımızın ardından yazdığım yazı
üzerine telefon etti. Yazılar hakkında zaman zaman yaptığı cesaretlendirici
konuşmalardan birini yapacağını düşündüm.
“-
Yazın yine çok güzel” diye söze başlayınca haklıymışım ...
Devami oku.. »
ELDE VAR BİR
Uzun süredir gündelik
yaşamda, özellikle insan ilişkilerinde kullanılan ve benim de sıkça kullandığım bir metafor: ‘elde var bir’
Yeri geldiğinde
sıkıntısız kullanageldiğim bu eğretilemeyi yazı konusu yapıp beyaz sayfaya
dökmeye çalıştığımda o kadar da kolay olmadığını gördüm.
Bir önceki cümlede
geçen ‘kolay’ kelimesinin anlatmak istediğime tuttuğu ışık, yazıya devam etmeme
cesaret verdi.
İlişkilerde zahmete girmeden elde edilen avantajların
bir göstergesi olabilir mi ‘elde var bir’?
Ya da ‘elde ...
Devami oku.. »
ANNEM YİNE BAŞLADI
Bu cümleyi çoğumuz bir
zamanlar kurmuş ve yaş alan çoğumuz da yeni zamanlarda çocuklarımızdan
duymuşuzdur: ‘Ninem/ Dedem/ Annem/ Babam yine başladı.’
Başlanan şey geçmişin anlatılmasıdır çoğunlukla…
Ya ‘Biz senin yaşındayken…’ diye kurulan
cümleyi takip eden bir konuşmadır bu.
Ki çocukluk ve
gençliğimizde bizi en çok bunaltan şeylerden biri olagelmiştir.
Ya ‘Ben senin yerinde olsam…’ da hayat bulan öğütler bir birini
kovalar; yarım kulak dinlediğimiz…
Ya da ‘Bir zamanlar…’ deyip ...
Devami oku.. »
ELLERİ ARKADA BAĞLAMAK
Televizyonda Milli
Futbol Takımımızın antrenmanından bir kesit izlerken teknik direktör Şenol
Güneş ve iki yardımcısının elleri arkalarında bağlı antrenmanı takip
ettiklerini gördüm.
Bana İstanbul Büyük
Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ellerini arkada
bağlayarak Fatih Sultan Mehmet Türbesine girmesinin saygısızlık olarak
nitelendiğini, orada da kalmayıp savcılık tarafından dava açılmak için iç
işleri bakanlığından izin istendiğini anımsattı.
Belki de bu hareket ilk
defa saygısızlık olarak ...
Devami oku.. »
SAĞLIKLI
KALMAK SAĞ KALMAK
Üzerinden bir hayli zaman geçti, büyük oğlum Ulaş Vancouver’da Sosyoloji
Yüksek Lisansını bitirmek üzereyken ziyaretine gitmiştik. Kent, tabiatın içinde
ve tabiatla uyum içinde harika bir yerdi. İlk dikkatimi çeken günün hemen her
saatinde yaşlı genç, koşan insanlardı. ‘Bu nedir?’ diye sorduğumda Ulaş’ın
yanıtı: ‘Baba bunlar sağlıklı yaşayacağım diye kendilerini öldürüyorlar.’
‘Bununla da kalmıyorlar’ diye devam etti. ‘Besin destekleri, sağlıklı
beslenme diyetleri, sağlıklı kalma ritüellerinin ...
Devami oku.. »
“İnsan
hayata iki şey yaparken anlam yükler. Biri ağlarken, öteki gülerken. Ve de bir
tek kere kıymet bilir, sahip olduğunu kaybederken.” Dostoyevski
İnsanı diğer canlılardan ayıran şeylerden birinin
yaşamını, içgüdülerine ek olarak ekonomik, sosyal ve kültürel bir çerçevede
sürdürdüğüdür. O kadar ki içgüdüleri sosyokültürel yapı tarafından baskılanarak
bilinç dışına sürülmüş ve insan davranışlarını anlamak, anlamlandırmak daha da
karmaşık hale gelmiştir.
İnsanın yüzbinlerce yıl sürmüş adeta içgüdü haline
gelmiş ...
Devami oku.. »
OĞUZ MERTOĞLU
Sosyal Medya, doğru ya da yanlış her türlü haberin, bilginin hızla
yayıldığı bir mecra oldu. Çeşitlendikçe kullanan sayısı artmakta ve kullanan
sayısı da arttıkça da daha fazla haber ve bilgiye ulaşılabilmektedir.
Yakınlarımız, sevdiklerimiz hakkında iyi ya da kötü haberler de bundan
nasibini almaktadır. Benim yaşadığım tam da bu oldu.
Sosyal medyada takip ettiğim arkadaşım sevgili Ertan Can’ın paylaşımından ölüm haberini aldım sevgili Oğuz Mertoğlu’nun.
İnanamadım. Bir yanlışlık olmalı, dedim.
Korkarak ...
Devami oku.. »
HAYAT BİR GÜNDÜR O DA
BUGÜNDÜR
Çok bilinen, az
kullanılan bir söz.
İçeriği ve çağrışıma
açık anlamı nedeniyle değişik olaylarda, farklı duygu durumlarında hep başka
bir manada kullanılabilir.
Aslına bakılırsa hayat
için ‘bugün’ bile çok uzun bir zaman dilimi sayılır. Zira yaşam bir birini
izleyen ve bizim için son nefesimizde sona eren anlar toplamından başka bir şey
değildir.
An yaşar yaşanmaz
donmuş bir şekilde geçmişte kalır o artık mazidir. Bir sonraki an da nasıl
yaşayacağımızı büyük oranda bildiğimizi düşünsek ...
Devami oku.. »
SEN
YANMASAN BEN YANMASAM
Son
günlerde orman yangınları kasıp kavuruyor ülkemizin dört bir yanını.
Rüzgar,
kuru ve sıcak hava, birçok bölgede onlarca yangın, yangını önlemeye ve
söndürmeye yeterince hazırlıklı olmama, yangınların büyümesine, yayılmasına,
can ve mal kayıplarının artmasına yol açmakta.
Neredeyse
her Yaz ayının değişmez bir özelliği olmaya başladı bir önceki yılı aratacak sıcak
hava dalgaları…
Binlerce
yıldır olan orman yangınları da her yıl bir sene öncekini aşacak kadar sık ve
daha geniş bir alanı ...
Devami oku.. »
İÇİME
DOĞMUŞTU
Ömrünün
yetmiş yılına yakınını geçirdiği bu evde artık yalnız yaşıyordu.
Çocuk
sayılacak yaşta geldiği bu kalabalık evde ne kalabalıklar görmüştü.
Önce
görümceleri gitti teker teker…
Kendine
itiraf etmiyordu ama için için sevinmişti. O küçük kerpiç evde kendine biraz
nefes alacak yer kalmıştı.
Sevinci
uzun sürmedi; neyse ki başka bir sevinç aldı yerini. Evi ardı sıra çocukları
doldurmaya başladı.
Yer
sofrası yine kalabalıklaşmıştı. Tarla işleri zaten zorluydu şimdi artan ev
işleri de daha ...
Devami oku.. »
KURBAN OLAYIM
Takvimin denk
gelmesiyle bu sene Kurban Bayramı
tatili dokuz günü buluyor. Pandeminin
devam ettiğinin unutulduğu bir ortamda tatil yörelerine akın inanılmaz
boyutlarda. Buna anne- baba, eş dost ziyaretleri de eklenince ülkemizdeki insanların hareketliliği
son yılların zirvesine çıkıyor. Korkarım Covid-19’u
da beraberinde bir zirveye taşıyacak. Bayram tatili nedeniyle hız kesecek
de olsa şimdiye kadar uygulanan aşı
programı, umalım ki bu zirveyi engeller ya da düşük sayılarda tutar.
Kurban
ritüeli belki de insanlık tarihi kadar ...
Devami oku.. »
SAPANLA KUŞ AVLAMAK
Ayvalık’ta
muayenehane açmayı düşündüğümü paylaştığım hekim dostumun
güzel bir benzetmesi oldu: “Sapanla kuş
avlamaya çıkıyorsun”
Bu benzetmeyle aslında sağlığın özelleştirilmesine ve kamu kaynaklarının özel sermayeye
aktarılmasına gönderme yapıyordu.
Konu orada kalmadı. Özel sermayenin özel sağlık
kuruluşu açması özendirilirken, özendirmeden öte kutsanırken, başta hekimler
olmak üzere sağlık emekçilerin emekleri sermayenin birikimine katık edilirken
hekimlerin muayenehane açıp sağlık hizmeti ...
Devami oku.. »
DENİZ ÇAKARI
Ayvalık
kapalı bir koyun hadi epey abartalım bir iç denizin kıyısına kurulmuş kadim bir
kent. Koy Güneyden BadavutYarımadası ile çevrilirken Batı ve Kuzeyinde Cunda
Adası ile Lale Adası yer alır.
Açık denizden iç denize
Cunda- Badavut Yarımadası, Cunda- Lale
Adası ve Lale Adası- Ana kara arasından olmak üzere üç yerden
girebilirsiniz.
Cunda- Badavut arası
ana giriştir.Cunda- Lale Adası
arasındaki girişe kurulan köprü her iki adayı bir birine bağlar ve köprüden
geçenleri köprü girişindeki ‘Türkiye’nin
İlk Boğaz ...
Devami oku.. »
VALİZ
Üç kişiydiler. Görenler
akran olduklarına çekincesiz iddiaya girebilirdi. Davranışlarına ürkeklik
sinmişti, istisnasız. Ellerini nereye koyacaklarını bilemeyen daha askere
gitmemiş izlenimi veren bu gençlerde gözlerinde korkuyla karışık anlamlandırılmakta
zorluk çekilen bir sevinç vardı.
-Bu kadar mısınız? Diye
sordu, her halinden o tatil köyünün sorumlularından biri olduğu anlaşılan kişi.
Belli ki daha fazla
kişi bekliyordu. Yanıt soranın zar zor duyabileceği kadar kısık bir sese
sahipti.
Bir süre sonra
oturdukları yer boş ...
Devami oku.. »
YEMEK
Tabaklar neredeyse doluydu. Kenarından kıyısından
didiklenmiş ve öylece bırakılmıştı masada. Söylenen kesindi, tabaklarda kalan
yemekler dökülecekti. Döküyordu yemekleri; şimdiye kadar ailesi kazandıklarıyla
böyle bir yemek yedirememişti kendisine, bundan sonra da kazandıklarıyla
yiyebileceği de pek mümkün görünmüyordu.
Yiyemezdi ama çöpe dökebilirdi.
Çalıştığı otel deniz kıyısındaydı. Nam yapmış bir
oteldi. Odaların çok güzel olduğunu söylerdi temizliğini yapan arkadaşları. Bir
ara kendi gözleriyle de görmüştü hatta. ...
Devami oku.. »
EDİNMEK KAZANMAK
Edinmek
için
sözlüğe bakıldığında “Kendini bir şeye
sahip kılmak, kendine sağlamak, elde etmek, iktisap etmek” şeklinde bir
tanımla karşılaşılır. Bir diğer anlamı ise
“Bir gözlemcinin alanda kazandığı deneyim, uygulamada edindiği bilgi ve
becerilerin tümü”dür.
Kazanmak tanımına girmeden önce ‘kazanç’a göz atmak
işi kolaylaştırır. Kazanç:"Satılan
bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para,
getiri, temettü, yarar, çıkar, kâr"
Kazanmak tanımı ise birden
fazladır. ...
Devami oku.. »
İSTEDİKLERİMİZ İSTEMEDİKLERİMİZ
Sosyoekonomik
bir hayata bırakırız ilk çığlığımızı. Yaşamımız büyük ölçüde içine doğduğumuz bu ortama yazgılıdır.
Bu yazgısını yeniden yazmayı çok azımız başarır.
Birazdan daha fazlamız ise yazgımızı bir parça değiştirebilir ki bu çoğunlukla
ömrü boyu sürdürülmesi gereken bir çabayı gerektirir.
Yazgısına
razı olmayanlarımız bunu yeniden yazmada başlıca iki yol
izler.
Birinci
yolu
seçenlerimiz hayatını yapmak
istemedikleri üzerine kurar.
Hayata müdahale, yapılmak istenmeyenler ...
Devami oku.. »
İnsan beyni soyutlama kapasitesi, sayı kavramını
geliştirecek düzeye gelince; çevresini tanımlama,
sınıflama yeteneği kazanır, yaşadığı ortam hakkında ürettiği bilgileri
arttırırken bunları sistematik hale getirir ve bilim cılız da olsa
ilk adımlarını atar.
Bilgi ve bilimsel niteliğinden henüz oldukça uzaktaki bilim
çok küçük bir azınlığın elinde kalır bin yıllar boyunca. Elindeki gücün
farkında olan bu azınlık onu kendi seçtiği çok az kimseye
aktarır.
Bilgi düzeyiyle
birlikte bu kapalılık, uzun süre
felsefeyle içli dışlı ...
Devami oku.. »
YILDIRMA BEZDİRME
USANDIRMA
Ülkemizde ‘’Mobbing’’
üzerine yapılan çalışmalarda, en sık güvenlik sektöründe görüldüğü
saptanmış bunu sağlık sektörü ile eğitim sektörünün izlediği tespit edilmiş.
Peki, nedir ‘mobbing’?
Mobbing, İngilizcede "örgütsel baskı" anlamına gelen “mob”
kelimesinden türetilmiştir. Henüz tam bir Türkçe karşılığı yoktur. Ülkemizde
birine karşı cephe oluşturma duygusal saldırı şeklinde kullanılmaktadır.
Mobing, TDK güncel sözlükte şöyle tanımlanır: “İş ...
Devami oku.. »
TOZ ZERRESİ
Evrende bırakın insanı,
Dünya’nın bile bir toz zerresinden fazla bir şey olmadığını biliyoruz artık,
bilimin bize tanıdığı imkanlarla.
Evrimin
bahşettiğizihinsel kapasitemiz ki evrimin laneti olarak yorumlayanlar da
var, bunun tersini olduğunu düşündürüyor
bize; insan,evrenin merkezi, evrenin en
önemli unsuru,bir adım daha atarak evrenin
var olma nedeni olarak görüyor kendini.
Tabiat karşısında zayıflığını azaltan,zekasınınkazandırdığı uyum
yeteneği, onu sosyal bir varlık
haline getirip, başlangıçta küçük daha ...
Devami oku.. »
İNSANA
KARIŞAN İNSAN
“Yavaş yavaş ölürler/ Seyahat
etmeyenler./ Yavaş yavaş ölürler/ Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,/ Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.” Usta şair Pablo Neruda bu mısralarla başladığı şiirinde
insana seslenir; Kapitalizmin git gide atomize ettiği, üretim ve tüketim
nesnesi haline getirdiği, madden ve manen yoksullaştırdığı insana…
İnsan
bu cangıl içinde duyar mı bu mısraları, anlar mı demek istediklerini?
Duyanlar,
anlayanlar ne kadar yerine getirir şairin dediklerini?
Görselin
bombardımanından kendini ...
Devami oku.. »
ÖLMEZ
AĞAÇ
Küçük
bir park gözüküyor evin balkonundan. Üç tarafı yollarla örülmüş bu park bir
tarafını da bir yazlık siteye dayamış.
Yolların
diğer kıyısında başka sitelerin olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?
Parkın
ortasında asırlık bir ölmez ağaç, ben deyim üç yüz siz deyin dört yüz yıldır
çevresinde olanlara tanıklık eden ve daha yüzlerce yıl bunu sürdürecek olan
ölmez ağaç… Bildiniz, bilge bir Zeytin Ağacı.
Taşlardan
yapılmış alçak bir setle çevrilen ölmez ağacın yanına gidip sete sessizce iliştim.
Bunca ...
Devami oku.. »
İnsan
kalabalıklar içinde, hayatın kalabalıklarında kayboldukça kendini sorgulayan iç
sesinden daha kolay kurtuluyor mu, diye bir soru geliyor akla.
Sadece
bu mu?
Hayatı
anlamlandırma yükünden azade de oluyor sanki…
Yaşamının;
sistem, yaşadığı toplum, içinde bulunduğu kültür tarafından doldurulmasını;
kendi özgür iradesiyle kendisi yapıyormuşyanılsamasının hissettirdiği özgürlüğün
tadını çıkararak ama bir yandan da derinlerde bir yerde için için bir
huzursuzlukhissederek ömrünü sürdürüp gider.
Yaşayacağı
yeni hazların ...
Devami oku.. »
“Tuş’şuz telefonlar…
Kolsuz
kapılar…
Duygusuz
ilişkiler…
Beyin’siz
insanlar…”
Sosyal
medyada yer alan bir iletide nasıl bir zamanda yaşadığımıza dair satır
başlıkları yukarıda yer alanlar.
Eskiye rücu ediyoruz duygusu yarattı bende.
Yazının ilk bulunduğu zamanlara ait bildiklerimizi anımsayın:
Tarım toplumuyla birlikte özel mülkiyet ve artık ürünle tanıştı
insan. Sonra da buna sahip olan bunlarla birlikte insanı yöneten kabile şefi, kralı ve onun yöneticisi,
bürokratı girdi hayatına. Özel mülkiyeti, artık ...
Devami oku.. »
BÜYÜLEYEN
BÜYÜLÜ İNSAN İSKENDER AZATOĞLU
Kırklı
yaşların ortasında, Ege
Denizinin dillere destan fırtınalarının birinde, 12 metrelik yelkenli bir teknede, dolunayın tanıklığında, gecenin on ikisinden sabahın altısına
kadar hayata tutunabilmek için
mücadele ederken sevgili Ergun Yıldıral
ile birlikte; kendi ölümümle
hesaplaştım. Bu süreçte iki şey sakin
kalmama yetti: eşim ve çocuklarım
ekonomik olarak sıkıntıya girmeyecekler ve yokluğumla geride yarım kalan bir
şey olmayacak…
Büyülü
insan; tabiatı, insanı
büyüleyen bilge insan ...
Devami oku.. »
DÜNYAYI HAYAL GÜCÜ DÖNDÜRÜR
Söz hepimizin bildiği gibi Albert Einstein’a ait. Çok da şaşırtıcı
değil; teorik fizikte bilimi derinden sarsacak ve atılım yaptıracak buluşları
ancak engin bir hayal gücü ve müthiş bir soyutlama becerisiyle
gerçekleştirebilirdi. Ve ancak böyle bir bilinç bu kadar çok şeyi bu kadar kısa
ve özlü bir sözle dile getirebilirdi.
İnsan evrimin
üst basamaklarına tırmandıkça zihinsel
kapasitesi gelişti, bilinci derinleşti. Beş duyusuyla somut olarak haberdar
olduğu çevresinden öte bir şeyin farkına varmaya başladı ...
Devami oku.. »
DÜMDÜZ ETMİŞLER DÜMDÜZ
Otobüsten indim, birkaç adım ötede duran köy
minibüsüne yöneldim. Bir koku, tanıdık
bir koku çıktı yoluma, tanıdık ama ne olduğunu anımsayamadığım. Aldı beni
peşi sıra, unutturdu minibüsü.
Her adımda daha da güçlendi ve daha da hızlandırdı
adımlarımı Gönen’in dillere destan şehir
parkına kadar. Park, ilk gençliğimin birçok anısının, asırlık ıhlamur
ağaçlarının mekânı park.
Evet, koku
ıhlamur kokusuydu, anımsadım, parkı görür görmez anımsadım.
Köy bekleyebilirdi. Annem, babam biraz ...
Devami oku.. »
BİR AN DA OLSA UNUTUYORUM
Günlerden bahar, çocukluğumun geçtiği köyde, ana kucağı, baba ocağındayım.
Utangaç bir güneş ısıtsam mı tereddütleriyle bulutların arasından yüzünü bir
gösterip, bir saklıyor.
Yürü, dedim,
Gönen Çayı’nın suyu artmıştır, ne olduğunu kendi gözlerinle gör.
Köy çayın batısında, çayla arasında tarlalar ve
Çanakkale asfaltı var. Bu asfalt çocukluğumda tüm ovaya yayılan Gönen Çayı’nın
saldırısından korumuştu köyü, hem de iki kez.
Yola koyuldum, yol dediysem 200-300 metre. Çaya
vardığımda ...
Devami oku.. »
BAHAR BİRÇOK GÜZELLİĞİ GETİRECEK
Bahar oldum olası insanların ilgisini çekmiştir.
Nasıl çekmesin ki kış uykusuna yatmış doğanın uyanışı olan bahar, aynı zamanda
insanın karnını doyurmasının kolaylaşacağını muştulayan bir dönemdir.
Bahar üzerine bilinen ilk
mitlerden biri Fenike kökenli Adonis mitidir. Bu mit Antik Yunanda
kendine geniş bir yer bulurken, Anadolu’da Attis miti olarak yer
almaktadır.. Baharın başlangıcında dirilerek, kışın yer altında saklanan,
baharla birlikte yeryüzüne dönen ve onu renk, koku cümbüşüyle bir ...
Devami oku.. »
BAHAR
DENİNCE
Bahar
denince nedense hep akla İlkbahar gelir. Bende Sonbahar’a hep bir haksızlık
edildiği duygusu yaratsa da bu durum; binlerce sene içinden süzülüp geldiğinden
midir nedir kabullenirim.
Bir
yandan da hak veririm:
Uyanmasaydı
tabiat,
Çiçeklerini
açmasaydı dünya,
Yapraklanmasaydı
ağaçlar,
Doğurmaya
hazır olmasaydı toprak ana;
Yaz
onları besleyebilir,
Sonbahar
hasata koşabilir,
Canlılar
hayatını sürdürebilir miydi?
Bahar
denince akla birçok şey gelir ve bahar birçok şeyleriyle gelir.
Aklıma
birçok ...
Devami oku.. »
BİR
BAŞKADIR
“İstanbul'da mimozalar açtı.
Sakuralar yeni açmaya başladı. Bu Baharı müjdeliyor.”
Böyle
yazıyordu sevgili Deniz, Ankara
Tıp’tansınıf arkadaşım, Ankara Tıp sınıf arkadaşlarımızdan oluşmuş bir
sosyal medya grubuna.
Mart ayının ilk gününde hele de soğuklardan,
kardan kıştan yeni kurtulmaya başladığımız bu günlerde baharın müjdecisi ancak derin mavi gözlerinde duygular okyanusunu
barındıran Deniz gibi hassas bir
arkadaşım olabilirdi.
Hassas insanların kalpleri o kadar sevgi doludur kiher zamaniyilik
için çarpar; ilk ...
Devami oku.. »
ÖLÜMÜN YALNIZLIĞI
YALNIZLIĞIN ÖLÜMÜ
Doğum nasıl tek kişilikse,
Hayat kalabalıklar içinde sürdürülse de nasıl tek
kişi olarak yaşanırsa,
Ölüm de tek kişiliktir.
Yaşadığımız sürece başkalarında defalarca
gözlediğimiz; evrimin laneti olarak; kaçınılmaz sonumuzun olacağını bildiğimiz
ölüm.
Aklımızın bir köşesine sinmiş ve hayatımızın hemen
her anında bize kendini bir şekilde anımsatan ölüm.
Varlığından her an haberdar olduğumuz ve binbir
çareyle yokmuş gibi davranmaya çalıştığımız ölüm.
Tek kişilik ...
Devami oku.. »
NUTUK ATAN KARGA
Seneler önce, daha Mersin’de yaşadığım
yıllarda, bir sabah yürüyüşünde, sahilde; bir karganın nutuk attığını duymuştum
gelip geçenlere. Durup bir süre dinlemiştim. Bir süre sonra bitecek gibi
olmadığını görünce yürüyüp gitmiştim.
O gün bugündür o nutuk hala kulaklarımda
çınlar durur; bitmesini beklememenin laneti midir, nedir?
Bilemedim…
Dinleyebildiğim
kadarını tekrar paylaşırsam lanet belki bozulur, kulaklarımdaki çınlama
kesilir.
Umut
bu:
“Fazla kiloların ve hareketsizliğin yarattığı
sağlık ...
Devami oku.. »
Beklenti, şu anda veya gelecekte olması muhtemel şeylere yani şu an ve gelecekte olabileceklere dair bir inançtır.
Gelecek,
biz ne kadar koşulları oluşturmaya çalışıp kontrol edilebilir bir şey haline
getirmeye çalışırsak çalışalım JohnLenon’ın kuralı işler: ‘Hayat biz planlar yaparken başımıza
gelenlerdir.’
Gelecek,birbiriyle kaotik bir şekilde etkileşen
sonsuz sayıda etkenin belirlediği
son derece belirsiz bir şeydir.
Akıllanan
ve gitgide geleceğin belirsizliğinin
farkına varan insan, nasıl ölüm bilgisiyle yaşamasını ...
Devami oku.. »
DENGE
Söylenegelen
bir şey var: insan eksik bir canlıdır.
Bu eksiklik daha çok biyolojik gelişimini vurgulamaya yöneliktir. Sanat
insanları buna bilişsel ve duygusal yönünü de ekler; sanatsal etkinliğin bu
eksikliği tamamlama çabası olarak tanımlayan görüşler buna dayanır.
İnsan önce doğal içgüdüleriyle birlikte yaşarsa hayatta kalabileceğini
fark etti ve öyle de etti. Akıllandıkça ürettiği bilgi ve teknolojiyle eksikliklerini daha da tamamlamaya başladı;
daha da kalabalıklar halinde yaşamak
zorunda kalma uğruna…
Kalabalıklar
kendini ...
Devami oku.. »
KURAKLIK
Gün geçmiyor ki medyada, sosyal medyada kuraklık ile ilgili
bir haber çıkmasın. En son NASA kaynaklı haberler yaygın olarak paylaşıldı. NASA sadece kuruyan göz yüzünden söz
etmiyordu, kuruyan torağa, günbegün derinlere kaçan yeraltı sularına da
dikkat çekiyordu.
Kuraklık belki
ilk kez yaşanan bir şey değil yeryüzünde, ama ilk kez insanların neden olduğu bir kuraklıktan söz edebiliriz.
Nereden mi biliyorum; en az yirmi sene önce ÇYDD şubelerinin bir bölgesel
toplantısında Sevgili Oktay Demirkan
çevreyle ilgili bir sunum yapmıştı ve ...
Devami oku.. »
BOŞLUK
İnsan
derin bir boşluğa doğar, evrimin bir laneti olarak kısa bir süre
sonra farkına vardığı içinde en az onun
kadar derin bir boşluğu barındırarak…
Bu lanet onu hayatı boyunca takip eder.
Yaşamı boyunca tek derdi onu doldurmaktır…
Dertlerin
büyük bir çoğunluğu onu
doldurma çabasından başka bir şey değildir aslında…
Daha doğduğundan itibaren ailesi, yakın çevresi git gide içinde yaşadığı toplumun her
katmanı, her kurumu bu boşluğu doldurmaya başlar: değerler, gelenekler, kurallar, sosyal, ekonomik ve kültürel ...
Devami oku.. »
DİJİTAL FIRTINA
Whatsapp’ın
kişisel verileri Facebook’la
paylaşmak için kullanıcılarından istediği/ dayattığı izin bir anda sosyal
medyayı kasıp kavurmaya başladı.
Her yandan tartışma
alevleri yükselmesiyle, bunu tiye alan görüntülerin, videoların sökün etmesi
bir oldu.
İyi de oldu…
Bir anda ‘kralın
çıplak’lığı çok kişi tarafından görülmeye başlandı.
Geçmişi; bırakın
insanlık tarihini, kişisel tarihlerde bile çok kısa bir zaman öncesine dayanan
internetin yaygınlığı ve hızı üzerinde sörf yapan dijitalleşme, ...
Devami oku.. »
BU NE ACAİP BİLMECE
“Kaybedeceğini bile
bile neden mücadele ediyorsun dedi./ Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o
an.../ Bozmadım.” Özdemir Asaf
“Bazı
idealler, o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.” Xsentius
Bir süre önce sosyal
medyada isimsiz bir ileti çaldı gözüme,
‘Genetik Miras’ başlıklı. Tarımla
birlikte ortaya çıkan artık ürünün sağladığı imkanla ticaret ki ulaşım tekniklerini, zanaat ki bilim ve teknolojiyi geliştirmiş; vücut bulmuş, daha çok insan, kalabalıklar halinde
gitgide ...
Devami oku.. »
İnsanlar biriktirebilecek bir şeylere sahip
olmaya başladıktan sonra saymaya merak
saldılar diye düşünüyorum. Herhalde harflerden
önce sayıları işaret eden sembolleri buldular, adına sonra rakam dediğimiz.
Sayma, günbegün
karmaşıklaşan hayatın vazgeçilmezlerinden oldu bir süre sonra; sadece nesneler,
bitkiler, hayvanlar değil insanlar da sayılır oldu.
İnsan bir kez saymaya görsün, dur durak
bilmeden merak ettiği her şeyi saymayı
sürdürür; güneşin doğuşunu batışını,
ayın doğuşunu, batışını, küçülüp büyümesini…
Sayma
yanına ...
Devami oku.. »
NARDUGAN ŞEB-İ YELDA
Dünya soğuduktan ve
üzerinde canlı barındıracak hale geldikten bu yana yani yaklaşık 4.5 milyar yıldır
canlıların ev sahibi…
Evrim saati o zamandan
bu yana çalışıyor. Gününü dolduran canlılar sahneden çekilirken yerini yeni
canlılar alıyor.
İnsan da ya da daha
doğru bir deyimle Homo Sapiens, bir hesaba göre 300.000, yeni buluntular
ışığında yapılan yeni hesaplara göre 600.000 senedir bu alemin canlılarından
biri.
Evrim bir torpil yapmış
insanın bilişsel kapasitesinin gelişmesine fırsat tanımış; insan da ...
Devami oku.. »
LİLİTH
Lilith Yahudi ve Hıristiyan inanışında yer alan bir dişi karakterdir:
Adem’in ilk karısı. Tanrı her ikisini birlikte yaratmış ancakLilith’in Adem’e tabi olmasını, her
istediğini yerine getirmesini buyurmuş. Lilith, bizi birlikte yarattın, Adem
ile eşitiz, diyerek tarihin ilk başkaldırısına imza atmış. Adem’in bunu
görmezden gelip tahakkümünü sürdürmedeki
ısrarı, Lilith’in isyanını büyütmüş ve söylenmesi yasak olan Tanrı’nın ismini
telaffuz ederek kendini cennetten attırmış. Tanrı tekrar cennete dönmesi
için meleklerini ...
Devami oku.. »
DAHA ÇOK PANDEMİ GÖRECEĞİZ
Yazıya, Halk
Sağlığı Uzmanları Derneği’nin bir çağrısıyla başlayalım;
“İklim
değişikliğinin 2030-2050 yılları
arasında her yıla 250.000 ölüm ekleyeceği tahmin ediliyor.COVID-19 pandemisi
halk sağlığı ve çevre arasındaki ilişkinin bir hatırlatıcısıdır. Koruyucu
hekimlik görevi olarak, başta halk sağlığı uzmanları olmak üzere tüm hekimleri
iklim değişikliği ve çevre sağlığı konusunda çalışmaya ve işbirliği yapmaya
çağırıyoruz”
Birçok bilimsel çalışmanın ortak sonucu ile ...
Devami oku.. »
YAŞLILAR
ÜŞÜR
Sahilde
yürüyorum, keyfim yerinde. Nasıl olmasın ısıtan ama yakmayan bir güneş altında
tenimi okşayan hafif esintiye ritim tutan adımlar, beni parkurun bir yanından
diğer yanına taşımakla kalmıyor iç dünyama da yolculuk yapmamı sağlıyordu.
Derken zayıf
bir sesle söylenen “evde üşüyorum” cümlesiyle irkildim. İki bekçi bankta oturan
seksenleri aştığını tahmin ettiğim yaşlı bir erkeğin başına dikilmiş kendisiyle
konuşuyorlardı. Onun için sokağa çıkma yasağının başladığını, neden bu saatte
sokakta olduğunu ...
Devami oku.. »
DENGE
Psikoloji
bilimi insan davranışını anlamaya, tanımlamaya ve tahmin etmeye gayret eder. Bu
konuda çalışan bilim insanları gözlemler, deneyler ve akıl yürütmeler sonucunda
insanı anlamaya, ne yapacağını tahmin etmeye yönelik kuramlar oluşturur.
Psikologların
insana dair çıkarımlarından biri, kendilerini iyi hissetmeleri için dengeli
davranmaya ihtiyaç duydukları yönündedir. Buna dayanarak Heider “Denge
Kuramını”,Rosenberg ve Abelson “Bilişsel Dengeleme Kuramını” geliştirmiş ve
insanların dengeli davranma çabalarını, bozulduğunda ...
Devami oku.. »
UMUDUN TAM
ZAMANIDIR
Covid 19’un
adeta şaha kalktığı ülkemizde ve dünyada, en çok umuda ihtiyacımız var sanırım.
Zira Covid 19 yalnız hastalandırmıyor, yalnız öldürmüyor; işsiz bırakıyor,
yoksullaştırıyor, çaresizlik duygusunu besliyor…
Önce birçoğunuzun
okuduğunu sandığım 4 Mum isimli minik öyküye tekrar göz atalım.
“Dört mum yavaşça yanıyordu, ortam
çok sessizdi ve konuşmaları duyuluyordu
1. mum konuştu:
—Ben "barışım" dedi Hiç kimse benim yanık kalmamı istemiyor
biliyorum ki
söneceğim dedi kısa bir ...
Devami oku.. »
Kıbrıs'ta, 1938 yılında Kıbrıslı Rum halk ozanı Haralambos M. Azinas’ın “Kemal Atatürk’ün Yaşamı ve Ölümü” isimli
destanı basılır. 154 dize ve Rumca olarak yazılan şiir Türk alfabesine
uygun olarak yazılmıştır.
Söz Ozanda:
Kemal Atatürk’ün Yaşamı ve Ölümü
Acılı ünlememi yineleyerek
Toplamak istiyorum
büyüklü küçüklü herkesi
Siz hazır
bulunanlar; Kulak verin sözlerime
Kemal Atatürk’ün
hayatını anlatacağım.
Ölüm bulutlarının ırkını
örttüğü
Avrupa’yı bir baştan bir
başa yasa ...
Devami oku.. »
Evlat…
Anne ve baba için ne güzel bir kelime değil mi?!
Güzelliği evrimin soyumuzu sürdürmek için
geliştirdiği üreme içgüdüsünden geliyor olsa da…
Güzelliği insanın doğayı değiştiren, ekonomi denile
şeyi yaratan kültürel ve sosyal bir varlık olmasının yarattığı sonuçlardan
geliyor olsa da…
Evlat deyince anne ve babaların çoğunun içinde içten
içe güzel bir şeyler kıpırdar.
Erich
Fromm’a göre anne,
‘insanlığın en derin özlemi’ olan koşulsuz sevgiyle sever evladını, onun
var olması sevmesi için yeterlidir. Evlat
ne ...
Devami oku.. »
MUTLULUĞUN SIRRI
Bir laf vardır: “En çok istenen şey, eksikliği en
fazla duyulan şeydir.” diye… Değişik şekillerde ifade edilebilen bu deyimin
hemen hepsi aynı anlama gelir.
Binlerce sene önce yazılan metinlerde en çok merak
edilen şeylerden bir ölümsüzlük iken, bir diğeri de mutluluğun sırrıdır.
İkisinin de insanlar tarafından en çok istenen şeyler arasında olduğundan olsa
gerek.
Yaklaşık bir asır önce ABD Harvard Üniversitesi’nde
bir grup bilim insanı bunu sadece merak etmekle kalmayıp peşine de düşmüş.
Ne olduğunu açıklama ...
Devami oku.. »
BEKİR COŞKUN
Bir sevdalıyı yitirdik!
Doğruluk sevdalısı…
Hak, adalet sevdalısı…
Doğa sevdalısı…
Hayvan sevdalısı…
İnsan sevdalısı…
Ayvalık sevdalısı…
Türkiye sevdalısı…
Bekir Coşkun amansız
hastalığına karşı yıllardır sürdürdüğü yaşam savaşını kaybetti. Sadece amansız
hastalık olsaydı üstüne gelen, eminim ki, onu alt ederdi. Haksızlık,
hukuksuzluk, dağlarımızın, meralarımızın talanı, insanların giderek daha da
yoksulluğa mahkum edilmesi kolunu kanadını kırdı, amansız hastalığı ...
Devami oku.. »
SARILMAK
İnsanların,
bırakın insanları, memelilerin hemen hepsinin
temel gereksinimlerinden biri dokunmak, sarılmaktır. Gündelik yaşamımızda
sıkça yaptığımız tokalaşma, sarılma, yanağa
öpüşme, omuzuna dokunma vb. her davranış bu temel ihtiyaçtan kaynaklanır.
Dokunmanın, sarılmanın temel
ihtiyaçlardan olmasının nedeni bir başka ihtiyaçtır; onaylanma, kabul görme...
Sosyal
bir varlık olan insan kendini başka insanda tanır.Goethe,“İnsan kendini öyle kendi kendine tanıyamaz, nasıl bir insan
olduğuna emin olamaz; ancak bir başkası, kendini ...
Devami oku.. »
YOKSULLUK ÖLDÜRÜR
Ülkemizin gelir dağılımı bozukluğunda Dünya’da ilk
sıralarda yer aldığını gösteriyor istatistikler. İşsizlik oranları da ondan
geri kalmıyor. Covid-19 pandemisi tüm bunların üzerine tuz biber ekerek, yoksul
daha yoksul hale geldi, işsizlerise sayılmaz durumda.
Birkaç gün önce medyada yer alan bir haber: “Türkiye İstatistik Kurumu'nun araştırmasına
göre İstanbul, Türkiye'nin en yüksek gelirine sahip şehri. Ancak aynı zamanda
gelir dağılımındaki adaletsizlikte de ilk sırada.”
İstanbul zenginin
en çok olduğu aynı ...
Devami oku.. »
Kapının tokmağı belirlibir ritimle bir süre çaldı.
İçerden bir sesin;
–Geliyorum, diye seslenmesiyle kapının açılması bir
oldu.
Bu zili artık yaptırmalıyım, diye geçirdi içinden,
kapıyı açmaya giderken. Zil uzun süre önce bozulmuştu. Kapının üzerinde pirinçten
yapılmış eski birtokmak gelenleri bildirmeye yettiğinden mi, tokmağın sesini
sevdiğinden mi, gelenleri tokmak çalışlarından tanıdığından mıdır nedir, zilin
bozukluğu devam ediyordu.
Her gün ve neredeyse aynı saatte olduğu gibi bugün de
kapıyı açtığında narin, ...
Devami oku.. »
DOLARLA İŞİ OLMAYAN ALİ
DAYI
“.. Ahmet Hakan, Bakan Albayrak’a, “Dolar artınca, döviz yükselince endişeleniyorum. Endişelenmeli
miyim” sorusunu sordu.
Albayrak da “Dolarla mı maaş alıyorsunuz” karşılığını
vererek güldü.
Albayrak
Türkiye’de vatandaşın yurt dışına gitmek gibi bir derdinin de olmadığını
söyledi.
Albayrak konuşmasında, “‘BMW, Mercedes pahalandı’, ‘Yurt dışına seyahatler ediyordum,
pahalandı.’ Vatandaşın böyle bir derdi yok, senin böyle bir derdin var. Biz
turizm için, ...
Devami oku.. »
GENÇ BİR HEKİM YAŞAMINA
SON VERDİ
Basında yer alan habere
göz atalım:
“1
Eylül'de bileklerini kesip intihar girişiminde bulunan, Dr. Mustafa Salğın,
kurtarıldıktan iki gün sonra, 3 Eylül’de kendini apartmanın dördüncü katından
atarak tekrar intihar girişiminde bulundu. Yoğun bakımda 11 gündür verdiği
yaşam mücadelesini kaybederek yaşama veda etti.
Muş
Hasköy Devlet Hastanesinde görevliyken koronavirüs (Kovid-19) pandemisi
nedeniyle Muş Devlet Hastanesine geçici görevlendirilen 27 yaşındaki genç
pratisyen hekim Dr. Mustafa ...
Devami oku.. »
30 AĞUSTOS BAŞKUMANDAN MEYDAN
MUHAREBESİ
30 Ağustos Zafer Bayramı ilk olarak 1924 yılında bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün katılımıyla Afyon Çal Köyü yakınlarında “Başkumandan Zaferi” olarak kutlanmıştır.
30
Ağustos Zafer Bayramı ilk olarak 1924 yılında bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün katılımıyla Afyon Çal Köyü
yakınlarında “Başkumandan Zaferi” olarak kutlanmıştır.
1
Nisan 1926 yılında çıkarılan bir yasa ile 30 Ağustos tarihi resmi bayram “Zafer Bayramı” olarak ilan edilmiş ve
ülkemizde o seneden bu yana kutlanır ...
Devami oku.. »
ÜÇ
İnsanlığın
dünya
üzerindeki kaderini bir biriyle
ilişkili üç şey belirleyecek gibi
duruyor…
Birincisine
dünya
üzerindeki gelir dağılımı bozukluğunu
yazabiliriz.
İkincisine
şuursuzca
tüketilen doğal kaynaklar yakışır ki
bunu hızlandıran küresel ısınmayı da unutmamak gerekir.
Üçüncüsü
de
bilim kurgu roman ve filmlerinde senelerce işlenen, gün be gün gerçekleşme
olasılığı artan insan tarafından yapay
zeka ile donatılmış makine ve androidler olarak sıralanabilir şu anda biraz
spekülatif olarak görünse ...
Devami oku.. »
İŞİN SIRRI BURADA
Cumhuriyet
Gazetesi’nin 16 Ağustos Pazar günü arka sayfadaki
haberin başlığı idi, yazı başlığı. Sır neydi ve nasıl saptanmıştı?
Sır pandemilerin nasıl oluştuğu idi.
Saptayan da bilim insanları.
Viral pandemilerin büyük bir çoğunluğunun vahşi
doğadaki hayvanlardan, çoğunlukla kemirgen ve yarasalardan geçtiği uzun süredir
biliniyor.
Bilinen çok daha eski bir gerçek var. ‘Tüfek Çelik ve Mikrop’ adlı kitabındaJaredDiamondbunu dile getirmektedir.
İnsanların mikroplarla karşılaşma tarihi hayvanları ...
Devami oku.. »
KENDİNİ
İFADE ETME İHTİYACI
Evrim
yasalarına uygun seyrine devam ederken bir yerinde diğer canlılardan
farklılaşmaya başlayan insan, kendi gelişiminin yolunu tuttu. Arka ayakları
üzerine kalktı önce; etrafını daha rahat görür oldu, hareket yeteneği arttı.
Boşta kalan iki ön ayağı vardı şimdi. Yiyecek bulabilmek, dış tehlikelere karşı
korunabilmek için önce refleks olarak kullandı onları, sonra da işe yaradığını
gördüğü davranışları öğrenerek tekrarlamayı sürdürdü.
Ön ayakları
çokbinlerce yıl içinde kullanıma daha elverişli ...
Devami oku.. »
Daha önce
yayınlanmış bir yazımı sizlerle tekrar paylaşacağım.
Salgının
binlerce kişiyi aramızdan aldığı, yüzbinlerce kişiyi hasta edip onlardan
binlercesinde kalıcı sekel bıraktığı, yoksulu daha yoksullaştırdığı, işsizliğin
çığ gibi büyüdüğü bu Covid 19 salgın döneminde; hele de siyasi iktidar ve
toplum tarafından adeta yok sayıldığı ve yayılmasına engel çıkarılmadığı bu
günlerde, bir başka gözle okunabilir gibi geliyor bana.
Hadi bir göz
atalım:
“Duyguların hayatımızdaki önemi yadsınamaz. O kadar ...
Devami oku.. »
BAYRAM
YASA DÖNÜŞMESİN
Bayram tanımını Türk
Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü şu şekilde yapıyor:
1.Millî veya dinî
bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler.
2. Özel olarak kutlanan
gün.
3. mecazen. Sevinç, neşe.
Aslında mecazen dediği
şey bayramın ta kendisidir. Bir ülkenin, ortak dinin, inancın özel olarak ilan
ettiği ve kutladığı günlerin ortak
paydası neşedir, sevinçtir; bayramdır.
Bayram, ayrı evlere,
kentlere dağılmış çekirdek ailelerin bir
araya gelip büyük ailenin ruhunun yaşatmasına vesile ...
Devami oku.. »
CEHALET NASIL YAYILIR YA DA
Agnotoloji kısaca bilgisizlik
bilimi demek. Çıkarı için cehaleti yaymanın
yöntemlerini araştıran ve onu ifşa eden bir bilim dalıdır. Agnotoloji, Antik Yunanca ’daagnosis ‘bilgisizlik’ ve ontoloji ise varlık felsefesi anlamına
gelen kelimelerden türetilmiştir.
Agnotolji bir yandan cehaleti yayma yöntemlerinin adıyken diğer yandan onu
inceleyen, ortaya koyan ve ifşa eden bilimin de adıdır.
Agnotolji bilimi, kendi çıkarına göre bir
ülkeyi yönetmekten,bir ürünü pazarlamaya
kadar çok geniş bir ...
Devami oku.. »
KUŞLAR AĞAÇLAR
Gün geçmiyor ki kuşlar
ağlamasın yakılan ağaçların ardından; kahyazlık site, kah maden, kah taş ocağı
için…
Gün geçmiyor ki kuşlar
ağlamasın kesilen ağaçların ardından; kah yakıt, kah kağıt, kah yol, kah tarla,
kah maden için…
Gün geçmiyor ki kuşlar
ağlamasın giden ağaç, kuruyan su, kirlenen
hava, zehirlenen toprakların ardından…
Gün geçmiyor ki insanın
insana yaptığı kötülükten daha fazlasını doğaya yaptığını yazmasın gazeteler,
göstermesin televizyonlar…
Ben söyleyecek söz bulamam
ve ...
Devami oku.. »
GERÇEK AKLI SINIRLAR MI?
“...Şairler,
bir bilme biçimi olarak, Sezgi’nin,
Duyusal’ın, Bilinçdışı süreçlerin yaratıdaki payını açığa çıkardılar.”
Yukarıdaki satırlar bir
şairin; Celal Soycan’ın, kaleme
aldığı “Edebiyat Akıl Dışı mıdır?”
adlı makalesinden alındı.
Aklın
gerçek ile ilişkisi ilgimi çekmiştir hep. Ancak bunun
üzerine kafa yormamı sağlayarak düşüncelerimi bir nebze berraklaştıran Celal
Soycan’ın sözünü ettiğim yazısı oldu.
Aklın gerçekle sıkı ilişkisininsonuçları
üzerine düşünmeye ...
Devami oku.. »
SABIRSIZ ÇAĞDAYIZ
TDK
Türkçe Sözlükte ‘sabır’ kelimesini aradığımızda karşımıza
iki tanım çıkmaktadır. Birinci tanımda olumsuzluklar ön almaktadır ve şöyledir:
“Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü
durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç.”
İkinci tanım ise daha geniş bir anlam içermekte olup; “olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme”
şeklindedir.
Yazının konusu sabrın daha çok ikinci anlamı
üzerinedir.
Halk
arasında ‘an’ üzerine güzel bir tanım vardır; sabır ...
Devami oku.. »
BEN ARTIK BÜYÜDÜM
Babalar
Günü
son yıllarda daha görünür hale getirilerek kutlanır oldu ülkemizde. Biraz da Anneler Günü’ne öykünme gibi dursa da
Babalar Günü, tüketim nesnesi haline
getirilmediği, sevginin egemen kılındığı bir güne dönüştükçe babaların daha
hoşuna gideceği düşüncesindeyim. En azından bir baba olarak kanaatim bu.
Bu
Babalar Günü benim için hüzünlü bir anlam taşıyordu. Babasız ilk Babalar Günü’ydü benim
için: hüzün, özlem ve minnet yoğun duygulardı. Anımsadığım hoş anılara gülümseme
de eşlik etti zaman ...
Devami oku.. »
Sosyal Psikoloji’nin önemli
alanlarından biri tutum ve davranışlardır. İnsanların tutumlarının nasıl
oluştuğunu araştırırken davranışlara yansımasını yakından inceler.
Bilimin özellikle son birkaç
yüzyıldır toplum nezdinde hatırı sayılır bir saygınlığı vardır. Bu saygınlığın
farkında olan insanlar başka insanları tutumları ve davranışları konusunda
etkilemek istediklerinde bilimi kullanmaktadırlar.
“-
Yapılan araştırmalara ...
Devami oku.. »
TEŞEKKÜRLER SEVGİLİ
SELMA SAYAR
Arşivi karıştırırken,
malum emekli oldum, zaman bollaştı, sevgili Selma Sayar’ın üçüncü kitabım “Hayatın
İçinden Portreler” üzerine yazdığı yazı gözüme ilişti.
Sevgili Dostum Ahmet Leventyürü’nün çıkardığıYerel Gazete, ne yazık ki artık yayımda
değil, sevgili Selma ile buluştuğumuz
yerdi. Köşe yazılarından başlayan tanışıklık edebiyat ve sanat zemininde
dostluğa dönüştü.
Sevgili
Selma’nın Mühür Kitaplığı’ndan çıkmış “Sırça Sarayın Serçeleri” isimli bir
deneme ...
Devami oku.. »
63
Altının yarısı üç,
Altı ile üçün toplamı dokuz,
Toplamı üçe bölünce yine üç.
Ne üçlükler yaşadım hayatımda...
Doğduğumda üç güne ölür demişler,
Dedem Babaannem Babam,
Üç halam
İlle de annem;
Kendi doğum gününde beni doğuran;
Vermemişler,
Ölümün soğuk kollarına.
Sonra,
Üçlere sığmayan kardeşlerim oldu,
Sevgi dolu, sevinç dolu.
Üç okul bitirdim,
İlkokul, Orta Öğretim, Fakülte,
Doktor oldum,
Neşeli, sevinçli.
Üç yerden ayrıldım,
İstanbul İzmir ...
Devami oku.. »
VİRA
BİSMİLLAH
Bundan dört sene önce “Yaşamımda Kapanan Bir Dönemin Ardından” başlıklı bir yazımda “Olacaklar, her zaman olanların ebeliği
sayesinde gerçekleşiyor; Mersin’de
kapanan bir dönem, Ayvalık-Altınoluk’ta açılan dönemin ebeliğini yapacak ve
bıraktığı izlerin bir kısmı soluklaşsa da hiçbir zaman silinmeyecek.” Diyerek
kamudaki yaşantıma ve yaşadığım Mersin’e
veda etmiştim.
Bir hafta sonraki “Merhaba Altınoluk Merhaba Özel Ekin Tıp”isimli yazımda ise“Özel
Ekin Tıp kurucularının içtenliği, çalışanlarının ...
Devami oku.. »
EŞİKTEKİ TEHLİKE KÜRESEL ISINMA İKLİM FELAKETİ
Covid-19
Pandemisi bir şeyleri gözümüze soktu: Temiz su, sağlıklı besin, temiz hava olmadığında para bir işe
yaramıyor.
Çok paranız, tonlarca
altınınız olsa bile bir yudum havaya hasret ölüyorsunuz. Bir yudum su, bir
lokma ekmek olduğunda evinizde felaketin geçmesini sakin bir şekilde
bekleyebiliyorsunuz.
Bir şey daha gösterdi; Dünya’da tek biz varmışız gibi yaşar, önümüze gelen her şeyi tarumar
eder isek; milyonlarca sene içinde kurulmuş ve kendi içinde belirli bir düzenle
işleyen ...
Devami oku.. »
BİR ANNELER GÜNÜ HİKAYESİ
Anneler günü olan Pazar’dan önceki Cuma kapı çaldı.
Sevgili Eşim kapıyı açtığında elinde hediye bir çiçek olan kurye ile
karşılaştı. Uzaklar, Ulaş ve Çağdaş’ın annelerini mutlu etmelerine engel
olamamıştı; Pazar sokağa çıkma yasağı olduğundan çiçeği ve ondan daha da kıymetli
notu önceden göndermişlerdi.
Hülya’nın sevinci görülmeye değerdi. Bana sarıldı,
öptü. Böyle güzel çocuklara sahip olduğu için tanrıya şükretti. Bütün gün
dilinde sevdiği şarkılar, mırıldanıp durdu.
Pazar ...
Devami oku.. »
SANAL TOPLANTILAR ÇAĞI
Covid-19
pandemisi hızını kesmeye başlamış gözükse de insanlar için
tehdit olmaya devam etmektedir. Salgına uygun ortamı Kapitalizm ’in her şeyi
tüketen doymak bilmeyen iştahı hazırlarken, yaygınlaşmayı da sağlık sisteminin
kar makinesine dönüştürülmesi kolaylaştırmıştır. Sönmeye başlayan salgının
tekrar alev alması yine aynı nedenlerle uzak ihtimal değildir.
Bu salgın döneminde insanların neredeyse yüzde yetmiş, sekseni birkaç aydırevlerinde.Bunların
bir kısmı evden çalışmayı sürdürürken diğerleri de ...
Devami oku.. »
AÇLIK KAPIMIZDA
Covid-19
Pandemisinin yol açtığı ve açacağı sonuçlar üzerine
birçok tahminler yapılmakta, araştırmalarla bilimsel bir öngörü çabası devam
etmektedir.
Birçok alanda yazılanlardan en çok ilgimi çeken tarım ve hayvancılık, yani
gıda üretimi olmaktadır.
WFP Başkanı David Beasly ve FAO
Başkanı Qu Dongyu’nun 2019 yılı sonunda Güvenlik Konseyi’ne
sundukları raporla, 2020’de, II. Dünya
Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük insani krizle karşı karşıya
kalınabileceğine ilişkin bir uyarı yapıldı. Rakamlar ...
Devami oku.. »
YAŞAMAK YAVAŞ DOĞMAKTIR
Covid-19
günlerinde insandan insana dünyayı turlayan ve yerleştiği
insanların bir kısmına ağrı acılar çektirirken bir kısmını da öldüren Corona virüsünün yolculuğunu zorlaştırmak,
daha fazla insana ulaşmasını engellemek için hayat olabildiğince
yavaşlatıldı; üstelik dünya çapında…
Artık havada uçaklar, denizlerde cruisler, yollarda
özel otolar çok azaldı. İnsanların büyük
bir kısmı evlerinde ‘böyle de
yaşanıyormuş’ duyguları içinde sessiz, sakin ve zaman baskısı olmadan yaşamlarını ...
Devami oku.. »
EVDE KAL
Son bir
aydır neredeyse en çok duyduğumuz, en çok gördüğümüz, en çok okuduğumuz cümle:
“Evde kal.”
Bize,
gerek kendimizi gerekse çevremizi korumak için mecbur olmadıkça evden dışarı
çıkmamızı söyleniyor biteviye…
Covid-19
olarak adlandırılan ve şu anda insanların bedeninde Dünyayı dolaşan, bununla da
yetinmeyip bedenlerden bedenlere de yolculuğunu sürdüren Corana virüsünün neden
olduğu salgın hastalık nedeniyle, sürekli duymaktayız “evde kal” sözünü.
Yaşamımıza
giren bir ikinci kavram daha var:”sosyal mesafe”. ...
Devami oku.. »
SOSYAL MEDYA ÜZERİNE DERTLEŞME
Sosyal Medyanın hayatımıza girmesi çok uzun zaman
olmadı, yaygınlaşması da öyle. Hele de akıllı telefonları kısmen ucuzlayıp
hemen herkesin eline ulaşınca bir uçtan iletilen bir mesaj diğer uca neredeyse
ışık hızıyla varmaya başladı; her iki ucun arasında bulunan milyon hatta
milyarlarca kişiye…
Covid-19 Pandemisi nedeniyle tüm dünyada insanların
önemli bir kısmı gerek hükümetler tarafından, gerekse kendi istençleri ile
evlere kapandı. Televizyon ve internetin üzerinde yükselen sosyal medya çok
daha sık ...
Devami oku.. »
ŞAİR ve
YAZAR, MİMAR CENGİZ BEKTAŞ
Sevgili
Cengiz Abiyi 20 Mart 2020 tarihinde yitirdik. Tükenmek bilmeyen enerjisini
sonsuz yolculuğunda da kullanacaktır Cengiz Bektaş, eminim.
Corona
salgınının ülkemizi de gün geçtikçe daha fazla etkilediği bu günlerde aramızdan
ayrılna Cengiz Abi, rgündemin tek konusu Corona olması nedeniyle hak ettiği
şekilde uğurlanamadı ne yazık ki…
Günler
geçer ve ortam sakinleşir ve Cengiz Bektaş ile ilgili anma ve etkinlikler
yapılır; buna inanıyorum.
Ben
Cengiz Abi’yi onun sağlığında yazdığım ve “Hayatın ...
Devami oku.. »
MUSTAFA
KEMAL İNCE
“Sizin
hiç babanız öldü mü?
Benim
bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar
aldılar götürdüler
Babamdan
ummazdım bunu kör oldum.”
Cemal Süreya’nın dediği gibi kör oldum.
Babamı senelerce önce yazdığım ve kendisinin de
okuduğu ‘Hayatın İçinden Portreler’ kitabımın final yazısıyla, ışıklı sonsuz
yolculuğuna uğurluyorum.
“Hacı Hüseyin, 93 harbinden sonra ata topraklarında
yaşamanın sonuna geldiğini düşündü. Artık Osmanlı toprakları değildi
yaşadıkları Razgrad. Anavatana göç kararı verildi. ...
Devami oku.. »
CAHİLİN CESARETİ BİLGİNİN FERASETİ
Covid-19
virüsünün etken olduğu Çin’de salgın şeklini (epidemi) alan
hastalık, tüm Dünya’ya yayılarak (pandemi) şu anda insanlığın önemli
sorunlarından biri olmuştur.
Hastalığın ne olduğu ve nasıl korunmak gerektiği konusunda
bilgiler, her yönden büyük bir hızla insanlara sunulmaktadır.
Yine sıcağı sıcağına ve yaygın bir şekilde; Dünya’yı saran bu hastalığın insanların ne
olduğunu açığa çıkardığına, davranışlarını nasıl değiştirdiğine ve geleceği ne şekilde
etkileyeceğine ...
Devami oku.. »
İNSANLIK DRAMI
Suriye
İdlib’de şu anda ateşkesle yatışmış olan çatışmaların
arttığı bir dönemde, ülkemizin siyasi iktidarı Avrupa sınır kapılarını
mültecilere, sığınmacılara açtığını duyurdu. İçişleri bakanlığı zaman zaman kaç
kişinin sınırı geçtiğini basına duyurdu.
Avrupa ülkelerinin bir
baskı unsuru olarak kullanıldığını ifade ettiği bu durum, sınırda ara bölgede
kalan mültecilerin, sığınmacıların yaşadıkları insanlık dramını bir kez daha
gözler önüne serdi.
Beş sene önce
yayımlanan bir yazımın ...
Devami oku.. »
FARK
EDİLMENİN HAZZI
Biricikliği
ile toplumun koşulsuz bir parçası olmak arasında salınan, özerkliğinin kaybını Prokrustes acılarıyla yaşayan insan,
bunu bir nebze dengeleyebilmek için yine kendini tanıdığı insana döner; onay
ister, destek ister, fark edilmek ister.
İster de
ister…
Bunun bilen Zygmunt Bauman ve David Lyon,
yazdıkları “Akışkan Gözetim”
kitabında bunu, uzunca bir şekilde “Fark Edilmenin Hazzı’ kavramıyla
açıklamaktadırlar.
Erich Fromm insanın doğadan kopuşunu Adem ile Havva’nın cennetten kovuluşu ile ...
Devami oku.. »
PROKRUSTES
ACILARI
Büyükanne
3-4 yaşında bir kız çocuğunu neredeyse sürükleyerek götürüyordu az ilerideki
okul öncesi bir eğitim kurumunun servis aracına.
İki gözünden
inci gibi yaşlar süzülen kız, zaman zaman kendini tutan kuvvetli elden kurtulmaya
çalışırken bir yandan da sürekli “ben bu gün okula gitmek istemiyorum, eve
dönelim” diye büyükannesine yalvarıyordu.
Tahmin
edildiği gibi gözyaşları, yakarışlar bir işe yaramadı ve kendi rızası dışında,
çaresizliğin acısını yaşayarak servise bindirilerek okula ...
Devami oku.. »
SALINIM
İnsan yaşamın doğası
gereği birçok şey arasında salınıp durur. Bunlardan biri ve belki de insanı en
çok etkileyeni ‘biricik olma ile diğerlerine bire bir benzeme arasındaki
salınım olsa gerek. Konunun önemi nedeniyle daha önce yayımlanmış bir yazıyı
gözden geçirip tekrar paylaşayım istedim.
İnsan doğası gereği
sosyal bir varlıktır. Doğum, sosyal bir ortama olur; anne çoğunu, içinde
büyüdüğü, olgunlaştığı, sosyalleştiği bir ortama doğurur.
Bebek ilk nefesini
aldığından itibaren anneye, babaya, aileye, topluma aittir. ...
Devami oku.. »
ACIYI YAKMAK
İnsanın insanı sömürüsü, tarım başladıktan; toplum, çalışanlar ve yönetenler olarak ayrıştıktan bu yana binlerce sene sürmektedir.
Her dönemde, üretim araçlarının geliştirdiği pratik,
üretim tarzlarını ve üretim ilişkilerini belirlemiş, toplumun kültürü,
değerleri, inançları bunun üzerine inşa edilmiştir.
İngiltere’den filizlenen, Avrupa ve Kuzey Amerika’da
boy atan Kapitalizm, bilimin ve
teknolojinin gelişim ivmesiyle üretimin hızla artmasına, servetin akıl almaz bir şekilde büyümesine neden oldu; bir o kadar
hızla ...
Devami oku.. »
KÜÇÜK ŞEYLER
Yaşamımızı güzelleştiren de
çekilmez kılan da çoğunlukla küçük şeylerdir. Bunun farkında olan Üstün Dökmen, insanların da fark
edebilmesi için “Küçük Şeyler”
isimli kitaplarının birinci ve ikincisini yayınladı.
Bir canlının en temel davranışı
hayatta kalabilmek ve soyunu sürdürebilmektir. İnsanlık evrimi bu gerçekler
doğrultusunda gelişmiştir. İnsanlar yaşamını
tehdit edebilecek her olumsuz dış etkene karşı dikkat kesilmiş ve zamanla
bu hassasiyetler refleksler halini almıştır. Birçok olumsuz dış ...
Devami oku.. »
YÜSRA’NIN BABASI BİR KAHRAMANDI
İnsanlıktan umudumun azaldığı zamanlar oluyor; derin
bir keder eşlik ediyor bu anlara ve yaşam enerjisi hızla azalıyor.
Ama her seferinde yine bir insan çekip çıkarıyor
beni bu insanlık enkazından; tıpkı Yüsra bebeği depremin enkazından çekip çıkardığı
gibi…
Haber şöyle:
“Deprem
bölgesi Elazığ'dan 24 saat sonra mucize
haberi geldi. Mustafa Paşa Mahallesi'nde yıkılan bir binanın enkazından
yükselen kadın çığlığını duyan ekipler harekete geçti. 24 saat sonunda enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki ...
Devami oku.. »
KÖRFEZDE
JEOTERMAL ENERJİ SANTRALLARINA HAYIR!
YAŞAM
ALANLARIMIZ YİNE TEHDİT ALTINDA
Jeotermal
elektrik santralleri, JES, yenilenebilir temiz enerji kaynakları olarak
düşünülmekte ve öyle reklamı yapılmaktadır. Ancak uygulamada böyle olmadığı
ortaya çıktı ne yazık ki. Jeotermal suda bulunan Hidrojen Sülfür’ün kokusu,
yine Arsenik, Cıva, Bor içeren jeotermal su ve onun su buharı, kullanılan suyun
yeryüzünde bırakılması ya da alındığı derinliliğe tekrar pompalanmaması
sonucunda içme ve sulama suyunda ısınma ve kimyasal bozulmalar; bir ...
Devami oku.. »
İÇİMİ
ISITTI
Yeni yıl hiç de keyifli
başlamadı, ölüm, ateş, kan kol geziyor dört bir yanda.
Yoksulluk ve yoksunluk da sahneden
eksik kalmıyor. İşsizliği dayanılmaz ağrısı, ödenemeyen borçların utancı,
karşılanamayan en doğal gereksinimlerin yoksunluğu…
Hayat buz gibi, soğuklarda
yanmayan sobalarla daha da buz…
Ama içimizi ısıtan her zaman bir
şeyler vardır; aşağıdaki kısa öyküde olduğu gibi…
Hepimiz zaman zaman yaşamışızdır;
içimiz daralmaktadır, keyfimizi yerinde değildir, hani neredeyse “Nasılsın”
sorusu bile bize ...
Devami oku.. »
2020
Bu başlıkla bir yazıyı
önceden planlamıştım. Yirmi yirmi
üzerine güzellemeler yazma ve yeni yıl ile ilgili ruhları hafifletme niyetindeydim.
Gelin görün ki başlık
aynı kalsa da içerik, niyetimin tam tersi ruhları ağırlaştıracak.
Bunda benim suçum yok;
yirmi yirminin ilk günlerinde olanların suçu…
Suriye
iç savaşına müdahil olmanın getirdiği ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri
sorunlarıyla boğuşur, daha düze çıkma emarelerine bile rastlamazken, yirmi
yirminin ilk mesai gününde Libya’ya
asker gönderme tezkeresi oylanarak ...
Devami oku.. »
BİR YIL DAHA BİTİYOR
“..bir yıl daha bitiyor
düşlerim, tasarılarım,
yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha
kısalıyor öncekinden
bana mı öyle geliyor
yoksa daha mı hızlı
ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?..”
Diyor uzunca bir
şiirinde Murathan Mungan.
Başlayan her şey gibi
bir yıl daha bitiyor; arkasında sevinçleri, mutlulukları, kederi, hüznü,
acıları felaketleri bırakarak…
Peki, onlar orada mı
kacak?
Tabii ki hayır…
Yeni yılın da
sevinçleri, mutlulukları, kederleri, hüzünleri, acıları, felaketleri ...
Devami oku.. »
KANAL FELAKET
İstanbul Kanalı uzun
zaman önce söz edilen ve sonra unutulan bir projeydi. Nedense son günlerde
tekrar gündeme alındı ve yaşama geçirilmesi konusunda somut adımlar atılmaya
başlandı.
Kanan İstanbul’dan ilk
söz edildiğinde Prof. Dr. Cemal Saydam, İstanbul kanalizasyonunun Marmara
Denizi’ne deşarjı için gerek Marmara Denizi’nde gerekse İstanbul Boğazı’nda
yaptıkları geniş araştırmaların bilgileri ışığında bu konuda ilk bilimsel
yazıları kaleme alan ve projeye karşı çıkan bilim insanıdır.
Kanal ...
Devami oku.. »
BİR KELİME İLE İYİLEŞTİRDİN
Gerçek
hayattan bir yaşantıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
“Adam 70 yaşlarındaydı, yılların
yıpranmışlığı yüzüne olduğu gibi yansımıştı.Yoksulluğu elbiselerinden
görülebiliyordu. Gece başlayan karın ağrısı geçmek bir yana gittikçe
şiddetlenmişti. Oğluna kendisini hastaneye götürmesini söyledi. Sabaha karşı
bir kamu hastanesinin acil servisine doğru yola çıktılar. Acil servisteki
görevliler adamı karşılayıp muayene masasına aldılar ...
Devami oku.. »
ŞİDDET ÜZERİNE SORULAR
“Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Cinsiyet
Eşitliği Raporu’nda, Türkiye’de 2003’te
öldürülen kadın sayısı 83 gözüküyor. 2018’de
ise 439! “
“Türkiye
cinsiyet eşitliği veya eşitsizliğinde 140
ülke arasında 130. Sırada bulunmaktadır.”
Basında yer alan
yukarıdaki birkaç satır şiddetin ülkemizde hangi düzeye geldiğini ve son
yıllarda nasıl kadınları merkeze aldığını göstermekte; ‘kindar nesil’
yetiştirmede yol alındığına işaret etmektedir.
Bir süre önce Balıkesir Hekim Dergisi’nde ...
Devami oku.. »
Balıkesir Tabip Odası
hekimlerin örgütlü gücü olarak bir yandan hekimlerin özlük hakları konusunda
mücadele ederken diğer yandan hasta hakları için de gerekli çabayı göstermekte;
ülkemizde ücretsiz, eşit, ulaşılabilir sağlık hizmeti verilmesine yönelik
söylem ve eylemlerini sürdürmektedir.
Bununla da yetinmeyen
Balıkesir Tabip Odası, on bir senedir, senede dört sayı olmak üzere, kültür,
sanat ve sağlık içerikli dergi çıkarmaktadır.
Bu konuda ayrıntıları
derginin genel yayın yönetmeni Sevgili Dr. Özcan Yılmaz’dan ...
Devami oku.. »
Balıkesir
Tabip Odası üç ayda bir “Balıkesir Hekim” dergisini çıkarmaktadır. Bana da bir sayfa
ayrılan dergi, profesyonellerle yarışacak kalite ve içerikte olup her geçen
sayı daha da yetkinleşmektedir.
Genel
Yayın Yönetmeni Sevgili Dr. Özcan Yılmaz iken, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sevgili Dr.
Mustafa Nazif Gökçe’dir. Birçok kimsenin ortak emeği ile çıkan dergide yine
de Sevgili Dr. Özcan Yılmaz’ın çaba
ve gayretini ayrı bir yere koymak gerekir.
Geçmiş dergilerden
birinde yayımlanmış bir yazımı paylaşıyorum.
“- Eşine çok ...
Devami oku.. »
UMUT
Önce
birçoğunuzun okuduğunu sandığım 4 Mum isimli minik öyküye tekrar göz atalım.
“Dört mum yavaşça yanıyordu, ortam
çok sessizdi ve konuşmaları duyuluyordu
1. mum konuştu:
—Ben "barışım" dedi Hiç kimse benim yanık kalmamı istemiyor
biliyorum ki
söneceğim dedi kısa bir süre sonra
alevi azaldı ve söndü.
2. mum konuştu:
—Ben "inancım" dedi İnsanlar nerdeyse beni artık gerekli
görmüyorlar o nedenle artık bana gerek yok dedi kısa bir süre sonra alevi
azaldı ve söndü.
3. mum konuştu:
—Ben ...
Devami oku.. »
UMUTSUZLUK
Kaynaklara
baktığımızda umutsuzluğun birçok tanımını görüyoruz. Türk Dil Kurumu Büyük
Türkçe Sözlüğü umutsuzluğu tersten tanımlamış; umudun olmaması şeklinde. Umudu
ise ummak eylemine bağlamış, ummak tanımını da bir şeyin olmasını beklemek,
sanmak, tahmin etmek şeklinde yapmıştır.
Gelecek ile
ilgili bir amacı gerçekleştirmede sıfırdan
az olan beklenti, umutsuzluğun
bir başka tanımıdır.
Umutsuzluğa felsefi açıdan baktığımızda karşımıza Kierkegaard çıkar. Kierkegaard için umutsuzluk ölümcül hastalıktır. ...
Devami oku.. »
HAYAT NE
DEĞİLDİR
Bir kimse
ilk nefesinde içine doğduğu çevrenin bir parçası olur ve o andan itibaren
çevreyi etkilerken çevreden de etkilenir ve yaşamı boyunca aralarında dinamik
bir ilişki olur. Bu etkileşimin farkında olanların bir kısmı yaşamına bir anlam
katar ve acısıyla, tatlısıyla doyumlu bir hayat sürdürür.
İnsanlık
onbinlerce senedir bilimde, teknolojide çok büyük gelişmeler kaydetmiş; son yüzyılda
bunu üst düzeye çıkarmış ve dijital çağ ile ivme akıl almaz seviyelere
yükselmiştir.
İnsanlığın
bilim ve teknolojide kat ...
Devami oku.. »
BATI AKDENİZ CAZİBESİ
Batı
Akdeniz, Akdeniz’in İtalya Yarımadası batısında kalan kısmıdır.
Kuzey Afrika, İtalya, Fransa, İspanya’yı çevresinde barındıran Akdeniz’in bu
kesimi, ticaret ve savaşlarla bölgenin birbirleriyle sıkı bir ilişki
kurmalarını sağlamış ve birçok uygarlığın yeşerip boy attığı bir yer olmasına
yol açmıştır.
Bu bölgenin cazibesinin farkında olan turizm
şirketleri, Cruise gemileriyle turlar düzenlemekte ve insanları eski
uygarlıklar, mevcut kültür ve sosyal yapı ve de doğa ...
Devami oku.. »
BİR YUDUM SU
İnsanların, hayvanların
ve bitkilerin yapılarının yarısından fazlasının su olduğunu ifade ettiğimizde
sadece doğada değil, doğanın bir parçası olan canlıların içinde de önemli bir
hacim tuttuğunu görmüş oluruz.
Sadece su açısından
baktığımızda dünyanın bir ‘su küre’ olduğunu söyleyebiliriz. Bakışımızı
kullanılabilir suya çevirdiğimizde ise dünyanın
su açısından hiç de zengin olmadığını hayretle görürüz. İçilebilir su diye
göz gezdirdiğimizde ise şaşkınlığımız daha da artar.
Dünyanın dörtte ...
Devami oku.. »
KAZ DAĞLARI KURTULDU
Mu?
“Alamos
Gold şirketinin resmi web sayfasında bugün yayımlanan açıklamada, ruhsat
yenilenmesi için tüm resmi işlemlerin yerine getirildiği ancak ruhsatın
yenilenmediği belirtilerek ruhsat yenilenene kadar inşaat faaliyetlerinin
durdurulduğu belirtildi.”
Medyada yer alan bu
haber insanlarda büyük bir sevinç yarattı ve Kaz Dağları direnişinin mutlu
sonla bittiği algısı yarattı.
Haberin devamı dikkatli
bir şekilde okununca rehavete kapılmaya daha zaman olduğunu anlıyoruz.
“Kaz
Dağları'ndaki projeyi yürüten Doğu ...
Devami oku.. »
BİR BİRİMİZİ ANLAMAK
“İnsan kendini yalnızca insanda tanır”. Goethe
“Ne
kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.”
Mevlana
İçinde yaşadığımız zor
günlerde gerginlik had safhada olunca bir birimizi anlamanın yolu olan iletişim
daha da önem kazanmaktadır.
İnsanın milyarca yıl süren evrimde basamakların
en üstünde bulunmasının önemli nedenlerinden biri sosyal varlık olmasında yatar.
Sosyal varlık olmasının
gereği olarak bir arada yaşayan insanları, diğer bir arada yaşayan sosyal
varlık kabul edilen ...
Devami oku.. »
VİNO STAPİLOS OİNOS
Aitolia kralı Oinos’un
(Oeneus) keçilerini otlatan çobanın adı “staphylus” imiş.
Çoban staphylus otlattığı
keçilerden bir tanesinin sıklıkla sürüye geç katıldığını ve diğer keçilere göre
daha neşeli ve hareketli olduğunu fark etmiş, bir gün bu keçiyi izlemiş,
keçinin sürüden ayrılarak bir asma bahçesinde üzüm yediğini görmüş. Çoban bu
üzümleri krala götürmüş, kral üzümün suyunu içmiş ve beğenmiş, bolca
üzüm suyu çıkarmış, mevsimle beraber üzüm suyunun tadı ...
Devami oku.. »
BAĞBOZUMU
“Bağ bozumu geldiğinde üzümler gelin
olur.”
Yurdumuzun dört bir yanında bağbozumu şenlikleri başladı ve
beni alıp çocukluğuma götürdü.
Köyde bütün yaz çalışmanın bir ödülü gibi yaşıyordum bağbozumu
şenliklerini ve belki de köyde hakkını vererek yaşadığımız tek şenlikti. Hep
birlikte bağların olduğu bölgeye gidilir. Üzüm kesimleri yapılıp küfelere
yerleştirilirdi; türküler, şarkılar eşliğinde… Biz çocuklar coşmuş bir şekilde
oradan seğirtirken heyecanla akşam köyde yapılacak eğlenceyi beklerdik.
Bu ...
Devami oku.. »
GRİP
NEZLE AŞI
Havaların soğumasıyla birlikte
kapalı mekanlara çekilen insanlar biri birlerine daha yakın olmaya
başlayınca; Grip ve Nezle gibi virütik
hastalıkların bulaşması kolaylaştı ve bu hastalıkların salgınları başladı.
Tam da bu zamanlarda gerek Grip
Aşısı ile spekülatif birçok söylenti çıkmaktadır: Yararı yok, yan etkisi çok
vb…
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal’ın
dile getirdiği "Dünyada her yıl
yaklaşık 1 milyar grip vakası
meydana gelmekte, 3 ila 5 ...
Devami oku.. »
“Sabiha’nın yolundan yürüyen Türk kadın
voleybolu, tüm spor branşlarından ayrışarak, kadın erke fırsat eşitliğinin,
kadın özgürlüğünün sembolü oldu” (Yılmaz Özdil, Filenin Sultanları, Sözcü)
Ülkemizde
31.si yapılan Kadınlar Avrupa Voleybol
Şampiyonası, Sırbistan’ın şampiyonluğu
ile sona erdi. Türk Kadın Milli Voleybol
Takımı, finalde karar setinde son sayıya kadar savaşmasına rağmen
Sırbistan’ın 3-2 galibiyetine engel olamadı.
Kadın
Voleybol Takımımızın göğüslerimizi kabartan başarısının altında Yılmaz Özdil’in ...
Devami oku.. »
EYLÜLDÜ
Adonis’in
bir yaban domuzu tarafından öldürülmesine az kaldı. Toprak anayı uykuya
yatıracak bu an gelmeden önce, yavruları da uykuya hazırlanmanın telaşıyla bir
an önce tohumlarını toprak anayla buluşturma derdinde…
Eylül geldi; hüznüyle, sevinciyle, bereketiyle…
Alpay bizi okul yoluna davet ediyor…
Öğrenciler özledikleri arkadaşlarına kavuşmanın
sevincini yaşarken, veliler hızla boşalan cüzdanların kederini paylaşıyor.
Ağaçlar teşekkürle yapraklarını toprak anaya hediye
ederken; çiftçiler teşekkürle toprak ananın ...
Devami oku.. »
NE
OLUYOR BİZE
Üroloji
ihtisasımı İzmir’de yaptıktan sonra Mersin yolu gözüktü ve yaşam orada devam
etti benim ve ailem için. Seneler seneleri kovaladı. Ülkemizde gerek ekonomik,
gerek sosyal ve bunları doğrudan etkileyen siyasi gelişmeler iç açıcı olmadı.
Kronik bir mutsuzluk hali bir türlü yakamızı bırakmadı; nasıl bıraksın ki tüm
gelişmeler insanların davranışlarına da olumsuz yansıyor ve gündelik
ilişkilerde de sıkıntı artıyordu.
Bir
gün yolum İzmir’e düştü. Mutluydum. Ülkemin aydınlık kentinde en azından
gündelik ...
Devami oku.. »
FAZIL
SAY ERİK SATİE VE KAZDAĞI
Ülkemizin
biraz daha iddialı olursak Dünya’nın en güzel yerlerinde biri olan Biga Yarımadası ve ona bu özelliği
katan Kazdağı büyük bir saldırı
altında. Bir yandan maden şirketleri
bölgeyi delik deşik edip suyu tüketirken ve kalanı kirletirken ki toprak da nasibini
almakta bundan, termik santraller de
havayı kirletmekte ve elbirliğiyle bu güzelim coğrafya hızla yaşanmaz hale
getirilmektedir.
Uzun
yıllar önce başlayan bu yıkıcı süreci bir avuç çevre gönüllüsü durdurmaya,
olmuyorsa yavaşlatmaya ...
Devami oku.. »
DAĞIMA
TOPRAĞIMA SUYUMA AĞACIMA BÖRTÜ BÖCEĞİME DOKUNMA
Çanakkale’de topyekûn bir direniş başladı. İnsanlar suyunu,
toprağını, ağacını, börtü böceğini, geleceğini savunuyorlar; dağları ‘sırtlayıp götürmese de’(18 Şubat 2018’de
Maden İşleri Genel Müdürlüğü Dair Başkanı Mehmet Tombul’un söylediği söz:
“Adamalar dağı sırtlayıp götürecek değiller ya”, Gazete Duvar’daki Bahadır
Özgür yazısından alıntı) yaşanmaz kılacak maden şirketlerine karşı.
Alamos Gold şirketine karşı verilen bu
mücadele ...
Devami oku.. »
BEN HALA ÇOCUKTUM
Bayramın yaklaştığı günlerde, bu dünyada işini
bitirdiğini düşünüp uzun bir yolculuğa hazırlanan sevgili babam Kemal İnce’ye minnetle dört sene önce kaleme
almış olduğum denememi paylaşıyorum.
Yetişkinlerin en çok özlem duyduğu şeylerden biri çocuklukları olsa gerek. 1912- 2001
yılları arasında yaşamış Brezilyalı yazar Jorge
Amado, yazarlık becerisini ustaca sergileyerek bunun nedenini tek cümlede
ortaya koymuş:
“İnsanın
anayurdu çocukluğudur.”
Çocukların masumiyetinden
söz edilir sık sık; belki de ...
Devami oku.. »
AKIL VE SANAT
Bu hafta sanat üzerine bir denememi paylaşayım
istedim sizlerle…
Aklın gerçekle sıkı ilişkisinin aslında aklı
sınırladığını hep düşünmüşümdür. Akıl bir maddenin, beynin, ürünü olsa da
çokbinlerce sene içinde süren evrim sonucunda maddeden özerkliğini kazanmış
durumda, bir adım daha atarsak gidersek, varlığı üzerinde yükselerek onu
aştığını ileri sürebiliriz.
Sosyalleşmenin getirdiği kısıtlılıklar da eklenince
dışsal gerçeklikle kuşatılmış akıl daha da bunalmakta ve kendine çıkış kapıları
aramaktadır. ...
Devami oku.. »
YAZ İSHALLERİ
Yaz aylarında, sıcağa dikkat edilmezse sıcak,
beslenmeye dikkat edilmez ise ishal çarpar.
İshal, bağırsak çalışmalarının bozulduğunun bir
işareti olan; büyük aptesin şekilsiz, sulu bir hal almasıdır. Buna sıklıkla
normalden fazla sıklıkta dışkılama da eşlik eder.
İshalde bağırsak hareketleri artmıştır. Bağırsak
içine normalden çok fazla sıvı geçişi vardır. Su ve besin emilimi ise bozulmuştur.
Mikroskobik canlıların bir kısmı bağırsak duvarında
iltihap yapar bu da bağırsağın içine iltihap hücrelerinin ...
Devami oku.. »
SICAK ÇARPMASI
Yaz aylarının sıcak günlerini yaşamaya başladık.
Tatilciler bunun tadını çıkarırken de tarlalarda, açık alanlarda çalışanlar sıkıntısıyla
baş başa kalırken de sıcak ayrım yapmadan herkese aynı davranmaktadır.
O zaman sıcağın insana etkilerini tekrar gözden
geçirme zamanı gelmiş demektir.
Yaşamımızı sürdürebilmek için vücudumuzdaki her hücrenin, hücrelerin oluşturdukları
dokuların, organların tam bir uyum içinde çalışması gerekir. Bu uyumu bozan etkenler sağlığımızı bozmakta,
bozukluğun derecesine göre ...
Devami oku.. »
CANIM YANIYOR
Yirmi
altı yıl önce…
Sivas’ın
merkezinde…
Herkesin;
Valinin,
emniyet müdürünün…
Polisin,
jandarmanın…
Türkiye’nin…
Dünyanın;
Gözü
önünde…
Göz
göre göre;
Otuz
beş can yakıldı…
Hala
aklım almıyor…
Hala
canım yanıyor…
Dr.
Nedim İnce
Altınoluk
/ 02. 07. 2019
...
Devami oku.. »
GÜVEN
“Eğer güven varsa bir
kalpte; o kalpte sevgi de bulunur, dürüstlük de…”Honore De Balzac
Geçtiğimiz hafta sonu
bir seçim yaşadı ülkemiz; genel seçimi aratmayacak, sonuçlarıyla tüm ülkeyi
etkileyecek bir yerel seçim…
İstanbul,
yaklaşık üç ay önce seçtiği büyük şehir
belediye başkanını tekrar seçti; üstelik rakibine hatırı sayılır bir fark
atmasını sağlayarak…
31 Mart’ta ülke
genelinde yapılan yerel seçimlerde İstanbul da üzerine düşeni yaptı ve yerel
yöneticilerini seçti. İktidarın ittifakı adayı büyük ...
Devami oku.. »
YALAN
Yalan üzerine sayfalar
sürecek tanım bulmak mümkün. Kaldı ki hemen hepimizin yalanın ne olduğu
konusunda kişisel geniş bir algı ve bilgi birikimi vardır.
Yazıya girişi
uzatmamak, tanım kısmını da eksik bırakmamak adına Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe
Sözlüğü’ne başvurdum.
Yalan maddesi şu
şekilde:
1.
Doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz, kıtır.
2.
Uydurma.
Yalanın tarihine
baktığımızda sanırım insanlık tarihiyle yaşıt olduğunu buluruz. Neden yalan
söylüyoruz diye kafa yoran uzmanların ayrıntılı gerekçelerini bir ...
Devami oku.. »
HURTİGRUTEN
Sanırım yazının başlığındaki
kelimeyi birçoğunuz ilk defa okudunuz.
Hurtigruten
Norveç’in bir denizcilik
firması. Yüz yılı aşkındır Norveç kıyı kentlerinin, kasabalarının hatta
köylerinin yakından tanıdığı bir firma.
Birçok gemisiyle Norveç’in Güney ucundaki Bergen’den,
Kuzey’de Rusya’ya komşu en uç noktadaki Kirkenes’e insan, yük ve araba
taşımaktadır. Norveç’in otuzdan fazla
limanında ( kent, kasaba, köy ) her gün bu şirketinin bir gemisini görmeniz
mümkün. Birkaç insan inip biner, birkaç araba yer ...
Devami oku.. »
BİRÇOK SORUNUN CEVABI
İnsanlığın sosyal ve
teknolojik gelişimi, başlangıçta çok yavaş olurken son yıllarda akıllara
durgunluk verecek bir ivme kazanmıştır.
Mit ve söylenceler,
aklın gelişimine katkı sunarak felsefeye
yol vermiş; düşünceyi sistematik hale
getiren felsefe de bilimin doğup
gelişmesine ebelik etmiş, tarih
disiplini ise bilimin sürekliliğini sağlamıştır. Bilim de sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik gelişimi giderek
ivmelendirmiştir.
Rönesans ile
bilimin gücünü daha da bir hisseden ...
Devami oku.. »
NE OLACAK
Bazen aklıma deli
sorular geliyor?
İnsanlar, yeryüzündeki
ki, şimdilik bilgilerimiz bununla sınırlı, evrimin araçları mıdır biraz üst
basamaklarına tırmandırdığı?
Dünya’da yaşananları
öznesi olduklarına dair sarsılmaz inançları birer vehimden mi ibaret?
Yoksa onlar da tüm
olanların sadece bir nesnesi mi, üzerine düşeni yerine getiren?
Baksanıza tüm
insanımsılardan bu güne kadar varlığını sürdürebilen Homo Sapiens’in, şu anda
bilebildiklerimizle 600.000 senelik bir geçmişi var, 3,5 milyar senelik dünya
üzerinde ve ...
Devami oku.. »
HACAMAT SÜLÜK
Dış gerçekliği düşsel çağrışımlar ve esinlemelerle
esrik bir şekilde açıklamaya çalışan mitlerden, bilginin artması ve sistematize
olmasıyla felsefe, bilim ve sanat doğmuştur. Açıklamalar bilgiye dayanmaya
başladıkça ve sekülerleştikçe felsefe; felsefenin geliştirdiği sistematik soyut
düşüncenin yaratığı olanaklarla bilim; düş gücünün ve esinlenmenin
sekülerleşmesiyle tanrı, tanrıça heykellerinden heykel, dini ritüellerden
tiyatro, dini resimlerden resim, efsanelerden edebiyat, iş türkülerinden şiir
modern sanatın bir ...
Devami oku.. »
DİGİTAL
DEVRİM VE SONRASI
Avcı
toplayıcılıktan sonra gelen tarım devrimi birçok insanın besin için çalışmasını
gereksiz kılmış ve bunlardan bazıları merakını gidermeye yönelik çalışmaları
için yeterli zaman bulabilmiş, bu çabalar gündelik gereksinimlerle beslenince
felsefe ve onun ebeliğinde bilim doğmuştur.
Bilimin
ürettiği bilginin imkanları gündelik hayatı kolaylaştıran teknolojinin biteviye
gelişmesinin önünü açmıştır ve de sanayi devriminin…
Sanayi
devrimiyle bilgi birikimi ve teknoloji daha bir ivme kazanmış, ...
Devami oku.. »
CAHİLİN
CESARETİ
Güncelliğini
yitirmeyen eski bir yazımı tekrar paylaşma gereğini duydum…
"Dünyanın
sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken,
aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır" BertrandRussel.
1872–1970
yılları arasında yaşamış olan filozof BertrandRussel’ın
birçok sözünden biri de bu yazının konusunu özetleyen yukarıdaki paragrafta
bulunmaktadır.
Russel,
atalarımızın uzun yıllar önce tanımladığı ve kullanageldiği “cahilin cesareti” kavramını bir başka
şekilde ifade ...
Devami oku.. »
KÖTÜ NİYET BAZEN
İYİLİĞE DE YOL AÇAR
İnsan evrim
basamaklarının zirvesine yaklaştıkça ödediği bedeller de artmaktadır. Bu
bedellerin kaynaklarından biri üretim tarzlarının beslediği ve üretim
tarzlarını besleyen sosyalleşmenin; bir
arada çok daha fazla insanın yaşar hale gelmesi ve çok daha daha fazla insanın
iletişim halinde olabilmesiyle yarattığı sonuçlardır.
Demek istediğim karmaşıklığı, değişimin artan hızıyla
neredeyse işin içinden çıkılmaz hale gelen insan- insan, insan- toplum
ilişkileri ve bunun içinde yer alan ve içinden ...
Devami oku.. »
GARİP BİR ZAMANDA
YAŞIYORUZ
Başlığı gördüğünüzde
yazının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimleriyle ilgili olduğunu
düşünebilirsiniz; bir haftayı aşkındır onunla yatıp kalktığımızdan ve
yaşadığımız garipliklerden ötürü…
Ben bu gündemin biraz
dışına çıkıp, sizleri de çıkarıp nefes almak, almanızı sağlamak istiyorum ve
bir süre önce sosyal medyada dolaşan bir alıntıyla başlıyorum…
“Tuş’şuz telefonlar…
Kolsuz kapılar…
Duygusuz ilişkiler…
Beyin’siz insanlar…”
Sanki eskiye
rücu ...
Devami oku.. »
RAN OYUNU AYVALIK’TAYDI
Entropi Sahne adıyla bir tiyatro ve sanat merkezi kurarak; bir yandan oyun sahneye
koyan bir yandan da tiyatro ve sanat eğitimi veren Yurdaer Okur, RAN
tiyatro oyunuyla Ayvalık’ta muhteşem bir performans sergiledi.
ÇYDD Ayvalık
Şubesi’nin katkı sunduğu ve üyelerinin de yoğun katılım sağladığı etkinlik, İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde, bir tek sandalyenin bile
boş kalmadığı salonda, Ayvalıklıların bir saat süresince nefeslerini
kesti.
Karadayı dizisinden
‘Turgut Savcı’ olarak tanıdığımız Yurdaer Okur, ...
Devami oku.. »
“KUŞ YEMİ KADAR
YALNIZDI”
Altınoluk;
insanın tüm çirkinleştirme çabasına rağmen, ülkemiz coğrafyalarının güzel
yerlerinden biri.
Kamudan emekli olduktan
sonra Özel Ekin Tıp’ta Üroloji
Uzmanlığına devam edince burada yaşamak kısmet oldu.
İşe gitmek için
sabahları biraz erken uyandığımda bir yandan çeker kendine yatak; diğer yandan
cıvıltılarıyla kuşlar hayata…
Kuşlar her sabah bir
senfoni ile ödüllendiriyor diye düşündüm, bir gün… Sonra da senfoninin bir
insan yaratımı olduğunu…
Beraber çıktığımız
evrim ...
Devami oku.. »
VAR DA NE VAR
Futbolda Türkiye Süper Ligi’nde bu sezon VAR (Video Assistant Referee),
bizdeki adıyla ‘Video Hakem Uygulaması’ kullanılmaya başlandı.
Amaç maçı yöneten hakemlerin
kararlarını daha isabetli hale getirmek, yapılan hataları anında düzeltip maçın yönetimi hakkında tartışmaları
azaltmaktı.
Amaç hâsıl oldu mu?
Televizyonda spor programları izlendiğinde, gazete ve internet
sitelerinde spor sayfalarına bakıldığında olmuş gibi gözükmüyor.
Futbolun hızı, sahada bulunan futbolcu sayısının
fazlalığı, bir maç süresi ...
Devami oku.. »
Bir ülkenin bitki örtüsünün biyolojik çeşitliliği ve bu çeşitliliğin güvenliği, o ülkenin güvenliğidir. Bu cümle, ülke yerine dünya kelimesi konularak okunduğunda da doğruluğundan hiç bir şey kaybetmemektedir.
1990 yılından bu yana hız kesmeden devam eden ve tüm dünyayı ciddi bir krize sürükleyen neoliberal küreselleşme; başta insanı metalaştırarak dünya üzerindeki tüm sektörleri etkilemiş; küresel ısınmadan tutun, gelir dağılımındaki uçurumun yaratığı yoksullukla devam edin ve topraklara, bitkilere, ormanlara, hayvanlara verdiği ...
Devami oku.. »
Son Yorumlar