preload preload preload preload

Bir Anneler Günü Hikayesi


12th Mayıs 2020 Köşe Yazıları 0 Comments

BİR ANNELER GÜNÜ HİKAYESİ

Anneler günü olan Pazar’dan önceki Cuma kapı çaldı. Sevgili Eşim kapıyı açtığında elinde hediye bir çiçek olan kurye ile karşılaştı. Uzaklar, Ulaş ve Çağdaş’ın annelerini mutlu etmelerine engel olamamıştı; Pazar sokağa çıkma yasağı olduğundan çiçeği ve ondan daha da kıymetli notu önceden göndermişlerdi.

Hülya’nın sevinci görülmeye değerdi. Bana sarıldı, öptü. Böyle güzel çocuklara sahip olduğu için tanrıya şükretti. Bütün gün dilinde sevdiği şarkılar, mırıldanıp durdu.

Pazar günü çocuklarla sözleştiğimiz zoom saatini bekliyoruz. Birden bire “Köye annene niye gitmiyorsun?” diye sordu Hülya.

Babamı kaybedeli çok olmadı. Seksenin ilk basamaklarında olan annem, köydeki evinde tek başına kaldı. Salgın nedeniyle bir yere çıkamazken, biz de dahil kimse yanına gidemiyor. Anıları, duaları, ibadeti ve bahçesiyle tek başına yeni hayatına uyum sağlamaya çalışıyor.

İşin ilginci, o soru gelmeden kısa bir süre önce “neden akıl edip anneler gününde annemin yanında olacak şekilde plan yapmadım?” diye aklımdan bir soru geçmiş, sonra aklıma gelseydi ki gelmemesi bundandır, Hülya’yı yalnız bırakamazdım diye yanıtlamıştım.

“Seni yalnız bırakmak istemiyorum, kaldı ki sokağa çıkma yasağı da var.” yanıtıma takılmadan, “Çocuklarla görüştükten sonra annene gitmelisin, ne kadar mutlu olurkimbilir…kaldı ki sen hekimsin sana sokağa çıkma yasağı yok.” diye sürdürdü konuşmasını.

Ve ekledi “Sen annene giderken hiçbir engel çıkmaz önüne.”

Harika bir gündü ve muhteşem olmaya adaydı bu anneler günü Pazar’ı. Altınoluk Gönen Hasanbey Köyü arası 150 kilometredir ve ikinci yarısı Balya üzerinden düzgün bir dağ yoludur. Anneme yaklaştıkça içimde coşan sevincime doğa da eşlik etmeye başladı, Balya yoluna dönünce.

Ağaçlar yeşilin binlerce tonuyla süslenmiş bana gülümsüyor, çimenler mis kokulu,envai renk kır çiçekleriyle biz de varız diye sesleniyorlardı. Arabanın aralık camından tatlı bir esinti yüzümü yalayıp geçerken baharın kokuları mest ediyor, yolun ağaçlar arasından geçen kısımlarında kuşların müziği beşinci duyuyu da devreye sokuyor, tabloyu tamamlıyordu.

Sevgili eşimin dediği gibi hiçbir engelle karşılamadan anama vardım. Sessizce eve girdim. Odasında kitabını okuyordu. Onu bir süre seyrettim. Beni hisseder gibi gözlerini kitaptan kaldırdı.

Göz göze geldik…

Gözleri tarifi mümkünsüz duygularını aktarmaya başladı: sevinç, hüzün, özlem ve eşinin kaybının acısı…

Bir süre daha hiç hareket etmeden ve konuşmadan bakıştık. Sonra ayağa kalktı ve başlarız koronaya deyip yine de dikkatli bir şekilde kucaklaştık.

Annem Şerif İnce bir genç kız olmuştu; evin içinde, avluda büyük bir enerjiyle ve bazen de sevdiği bir şarkıyı mırıldanarak dönüp durdu. Sevdiğim yemekleri yaparken yaşadığı mutluluk görülmeye değerdi.

Onun bilmiyorum ama benim en güzel anneler günlerinden biriydi yaşadığım; bir anne olan ve annemin hissedebileceklerini hissedip ona gitmeme teşvik eden Hülya’nın katkısıyla…

Anneme, Hülya’ya ve tüm annelere minnettarım!..

Nedim İnce

Hasanbey / 12. 05. 2020

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email