Balıkesir Tabip Odası üç ayda bir “Balıkesir Hekim” dergisini çıkarmaktadır. Bana da bir sayfa ayrılan dergi, profesyonellerle yarışacak kalite ve içerikte olup her geçen sayı daha da yetkinleşmektedir.
Genel Yayın Yönetmeni Sevgili Dr. Özcan Yılmaz iken, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sevgili Dr. Mustafa Nazif Gökçe’dir. Birçok kimsenin ortak emeği ile çıkan dergide yine de Sevgili Dr. Özcan Yılmaz’ın çaba ve gayretini ayrı bir yere koymak gerekir.
Geçmiş dergilerden birinde yayımlanmış bir yazımı paylaşıyorum.
“- Eşine çok değer veriyor.”
“- Para onu için çok değerli.”
“- Çok değerli bir insandır.”
“-Türk Lirası değer kaybetti.”
“-Değerleri onun rehberidir.”
Gündelik yaşamımızda bu ve buna benzer cümleleri sık duyar, sık kullanırız. Yukarıdaki örneklerden da anlaşılacağı gibi değer tanımlamasında birden fazlasına ihtiyacımız var.
- Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet.
- Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha.
- Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse.
- felsefe Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey.
- matematik Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı.
- Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi öğelerin bütünü.
Değerler Felsefesi Aksiyoloji, insanın yaşamı boyunca vardığı bir çok yargının kaynağı olan değerler sistemiyle ilgilenir. Değerlerin kaynağı var mı? Değerler içimizde mi, dışımızda mı? Objektif mi, subjektif mi? Sabit mi, değişken mi? Her dönem toplumlar için mutlak değerler var mı? Bu değerler toplumdan topluma, zamandan zamana değişim göstermekte mi? gibi sorular sorar ve bu sorulara yanıtlar arar.
Gündelik hayatımızda biz ‘değer’i daha çok felsefede Aksiyoloji’nin dert ettiği anlamda kullanıyoruz. Aslında değer diye kullandığımız, ‘değer’ den türettiğimiz değer yargılarıdır.
Ve biliyoruz ki bu değer yargıları insan ve toplum için çok önemli:
- İnsanın dünya ile ilişkisinde,
- İnsanın hayat ve eylemlerinin bütünlüğünün korunmasında,
- İnsanın varlık ve manevi yapısının anlaşılmasında
- İnsanın tavır alışında,
- İnsanın diğer insanlarla sosyal bir varlık olarak ilişki kurmasında ve toplumsal örgütlenmede yer almasında,
- İnsanın davranışlarında,
Değer yargılarının doğrudan etkisi vardır.
Ekonomik, kültürel, sosyal, felsefi ve bilimsel ortamda filizlenen değer ve ondan doğan değer yargıları, insanları, diğer hayvanlardan farklı bir şekilde sosyalleştirmiş; binlerce, onbinlerce, milyonlarca, yüzmilyonlarca hatta milyarlarca insanın bir düzen içinde bir arada yaşamasına olanak sağlamıştır.
Değerler ve değer yargıları insanın insan, doğa, eşya ile ilişkisine göre onbinlerce yıldan bu yana, moda deyimle ‘güncenlenerek’, günümüze kadar gelmiş ve geleceğe doğru da yoluna devam edecektir. Bu akışı büyük ölçüde insanın üretim araçlarıyla ilişkisi üzerine yükselen üretim ilişkileri belirlemiş ve öyle görünüyor ki belirlemeye devam edecektir.
Ekonominin omurgası olan üretim araçlarından doğan ve yine onu etkileyen üretim ilişkileri; kültür, sanat, sosyal yapı, bilim ve felsefede değişimlerin ebesidir. Bu değişimler de zaman içinde değerleri ve değer yargılarını değiştirir…
Toprağa ve tarıma bağlı feodal toplumların değer yargılarının çok azı, sanayi toplumunda ortaya çıkan değer yargılarının arasında yer bulabildiği gibi…
Günümüzdeki dijital çağ; bilimde, teknolojide insan aklının erişmekte güçlük çektiği bir hıza ortam sağlıyor.
Üretim araçlarındaki değişimin hızı yeni bir üretim ilişkisinin kurulmasına izin veremeyecek bir ivmede; toplum dengesini bulamadan sürekli bir değişim ve devinim içinde…
Değer yargılarının eskiyenleri hızla sahneden çekilirken, yenilerinin kendini göstermesiyle çekilmesi ve yerine bir yeninin gelmesi neredeyse bir olmakta; insanın insanla, doğayla, işiyle, toplumla bütüncül bir ilişki kurmasını zorlaştırmaktadır.
Bunun yanı sıra kendini, insanı, toplumu tanımasında ve davranışlarını tutarlı bir şekilde oluşturmasında önemli yer tutan değer yargılarından mahrum olan en azından içselleştirmeye fırsat bulamayan insan kaygan bir zeminde savrulduğunu hissetmektedir.
“-Eski değerlerimizi kaybediyoruz”
“-Toplum oradan oraya savruluyor”
Ve benzeri şekilde dile getirdiğimiz kaygıların, duyduğumuz endişelerin bir kısmı bundan olsa gerek…
Dr. Nedim İnce
Altınoluk/ 26. 11. 2019
Son Yorumlar