preload preload preload preload

Evde Kal


14th Nisan 2020 Köşe Yazıları 0 Comments

EVDE KAL

Son bir aydır neredeyse en çok duyduğumuz, en çok gördüğümüz, en çok okuduğumuz cümle: “Evde kal.”

Bize, gerek kendimizi gerekse çevremizi korumak için mecbur olmadıkça evden dışarı çıkmamızı söyleniyor biteviye…

Covid-19 olarak adlandırılan ve şu anda insanların bedeninde Dünyayı dolaşan, bununla da yetinmeyip bedenlerden bedenlere de yolculuğunu sürdüren Corana virüsünün neden olduğu salgın hastalık nedeniyle, sürekli duymaktayız “evde kal” sözünü.

Yaşamımıza giren bir ikinci kavram daha var:”sosyal mesafe”. İki insanın arasında yaklaşık 1-1,5 metrelik mesafeye verilen isim ‘sosyal mesafe’…

Evde kalacağız, dışarı çıkmak zorunda kalınca sosyal mesafeyi koruyacağız; yetiyor mu?

Hayır…

Ellerimizi, hiçbir yerini kaçırmadan, neredeyse her temastan sonra 20 saniye sabunlu suyla bolca yıkacağız.

Tüm bu öneriler insan bedeninde tüm Dünyayı dolaşan Covid-19’un, bedenden bedene yolculuğunu engellemek, insanların hasta olup acı çekmesini ve hatta ölmesini önlemek için…

Evde kalmayı, sosyal mesafeyi korumayı sağlamaya yönelik hemen her ülke kendine göre önlemler almaktadır. Kimi zorunlu hizmetler dışında kalan tüm ekonomik faaliyetleri geçici olarak durdurup insanların evde kalmasının somut koşullarını var edip,  oluşan ekonomik kayıpları genel bütçeden karşılayarak bütüncül bir önlem alırken, kimileri de daha parçalı tedbirlere başvurmaktadır.

Ülkemizde Covid-19 pandemisine yönelik, genel bir evde kal zorunluluğu yerine, başka önlemler zamanı geldiği düşünüldüğünde peşi sıra hayata geçirilmektedir.

Bu pandemide birçok insan çalışmak zorunda olduğu için, mecburen evden dışarı çıkmakta, sokakta, toplu taşımalarda, iş yerlerinde bir birine temas etmektedir. Sosyal mesafe ve el yıkama, yerine göre koruyucu ekipman kullanma, virüsün insanda insana yolculuğunun hızını azaltsa da tam olarak ortadan kaldıramamaktadır. Bu bilgiyle çalışmak zorunda olan, bırakılan insanlar, yaşamlarını büyük bir baskı altında sürdürmektedirler. Her geçen gün çevrelerindeki bir arkadaşının virüsü kapıp hastalandığını görmekte ve endişelerinin yersiz olmadığı ortaya çıkınca stres daha da artmaktadır.

Hayatın, evde de olsa devam etmesi için zorunlu olan hizmetler dışındaki alanlarda, dışarı çıkıp çalışmak zorunda olan, bırakılan insanlar; başka ülkelerdeki uygulamaları görüp bunun kader olmadığını öğrenmekte ve “kendini ve çevreni korumak için evde kal” sözünü duydukça, okudukça, gerginlikleri daha da artmakta ve hatta öfkeye dönüşmektedir: “evde kalmamın koşullarını oluşturmayıp beni dışarı çıkmak zorunda bırakıp kendimin ve ailemin yaşamını tehlikeye atıyorsunuz.” hissiyatıyla…

Geçen Cuma akşamı saat 22.00 de, hiçbir ayrıntı vermeden, saat 24.00 te hafta sonu için sokağa çıkma yasağı ilan edilince; ülkenin yaşadığı şey bu gerilimin, stresin bir öfke seli şeklinde boşlamasından başka bir şey değildir,  ifadesi çok iddialı olabilir,  ama başka etkenlerin yanında ciddi bir payı olduğunu da söylemek mümkün diye düşünüyorum.

“Evde kal” demek kolay…

Bazı insanlar için ise bu imkansız…

Devlet bu bazı insanlara bu imkanı sağlar mı dersiniz?

Dr. Nedim İnce

Ayvalık / 14. 04. 2020

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email