KÖTÜ NİYET BAZEN İYİLİĞE DE YOL AÇAR
İnsan evrim basamaklarının zirvesine yaklaştıkça ödediği bedeller de artmaktadır. Bu bedellerin kaynaklarından biri üretim tarzlarının beslediği ve üretim tarzlarını besleyen sosyalleşmenin; bir arada çok daha fazla insanın yaşar hale gelmesi ve çok daha daha fazla insanın iletişim halinde olabilmesiyle yarattığı sonuçlardır.
Demek istediğim karmaşıklığı, değişimin artan hızıyla neredeyse işin içinden çıkılmaz hale gelen insan- insan, insan- toplum ilişkileri ve bunun içinde yer alan ve içinden doğan insan davranışları; antropolojinin, psikolojinin ve sosyolojinin içinden çıkabileceği bir hal olmaktan çıkmaya başladı.
Felsefe bu durumu umutsuzca anlamaya çalışıyor.
Modern insanın yaşadığı sıkıntıların kaynaklarından birinin bu olduğu su götürmez…
İnsanın önünü görebilmesi, kendini güvende hissedebilmesi, bir biriyle huzur için bir arada yaşayabilmesi için önceden kestirebileceği neden- sonuç ilişkilerine gereksinimi vardır. Bu kaotik ortam git gide neden sonuç ilişkilerini belirsizleştirmeye, tersine çevirmeye başladı…
- Hangisi neden, hangisi sonuç?
- Hangi sonuç neyin nedeni?
- Sonuç mu, neden mi?
Sorular neredeyse sonsuza kadar çoğaltılabilir.
Bu kaygan zeminde insanları biraz sakinleştirebilecek olan şeylerden bazıları yüzbinlerce senelik insanlık tarihinden süzülüp gelmiş evrensel değerler olsa gerek; erdem, sevgi, iyilik, dayanışma, paylaşma, dostluk, dürüstlük, onur ve daha birçoğu…
Gerek kendi hayatımızda, gerek toplumsal yaşamda gerekse dünyada bundan uzaklaşıldığını gördüğümüz ve bizi çok mutsuz eden birçok şey yaşıyoruz…
Çağımızı çürüten Kapitalizm ve evirildiği emperyalizmin doğurup beslediği hırs, kibir, yalan, dolan, talan ve sömürü; çekilen acıların, yaşanan mutsuzluların temel nedenlerinden biri olsa gerek…
Neyse ki yukarıda söz ettiğim gibi neden sonuç belirsizliği bazen işe yarıyor ve kötülük niyetinin tam tersine iyiliğe yol açabiliyor.
Yaşamınızda buna birçok kez tanıklık etmişsinizdir; anılarınıza biraz dikkatle göz attığınızda anımsayabileceğiniz…
Güncel bir örnek vermek gerekirse bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimi’nde bulabiliriz.
YSK’nın resmi olmayan sonuçlarına göre seçimi kazanan Sayın Ekrem İmamoğlu’na seçimden bu yana yapılanların, ona zarar vermekten çok yarar sağladığını görüyoruz. İtiraz hakkının kötüye kullanıldığı düşüncesini yaratacak tavırlar, yeniden sayımı isterken sayımın uzamasına yönelik davranışlar, Sayın İmamoğlu’nun toplumsal desteğini seçimde aldığı oylardan daha da ileriye taşıdığını; İstanbul’u daha güçlü bir şekilde yönetme ortamı yarattığını gözlemliyoruz medyaya yansıyanlardan.
Bir nedenin sonuçları birden fazla olabiliyor; Sayın Ekrem İmamoğlu’nu güçlendirirken ne yazık ki kendisinin de defalarca vurguladığı gibi yol açtığı belirsizlik ve güvensizlik ülkenin kötü olan ekonomisini daha da kötüleştirmekte; bunun yanı sıra demokrasinin olmazsa olmazı seçimi tartışılır hale getirmektedir.
Umarım sizler bu yazıyı okurken sayım sonlanmış ve sonuç kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ilan edilerek bu gerginlik sona ermiş; ülkemiz, demokrasimiz kazanmış olur…
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 16. 04. 2019
Son Yorumlar