preload preload preload preload

Mustafa Kemal İnce


24th Mart 2020 Köşe Yazıları 0 Comments

MUSTAFA KEMAL İNCE

“Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum

Yıkadılar aldılar götürdüler

Babamdan ummazdım bunu kör oldum.”

Cemal Süreya’nın dediği gibi kör oldum.

Babamı senelerce önce yazdığım ve kendisinin de okuduğu ‘Hayatın İçinden Portreler’ kitabımın final yazısıyla, ışıklı sonsuz yolculuğuna uğurluyorum.

“Hacı Hüseyin, 93 harbinden sonra ata topraklarında yaşamanın sonuna geldiğini düşündü. Artık Osmanlı toprakları değildi yaşadıkları Razgrad. Anavatana göç kararı verildi. Çevredeki yedi köyden bu karara katılanlarla konvoy, 1880 yılının bahar aylarında yola çıktı. Kışa yaklaşırken önceden gönderdikleri heyetin seçtikleri ve satın aldıkları topraklara vardılar: Balıkesir Gönen’in Hasanbey Çiftliği’ne.

Osman, Hacı Hüseyin’in en büyük oğluydu. Savaştan kaçmışlar ama Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na katılmasıyla yine ona yakalanmışlardı. Osman’ı bu savaş aldı. Mısır’dan künyesi bile gelmedi. Kayıp listesinde bir isim olarak kaldı.

İnce Mehmet babasından sonra annesini de yitirdi. Öksüz ve yetim kalmıştı, ama teyzesiz değil. Tetesala, yani teyze Saliha ona kol kanat gerdi. İnce Mehmet aynı zamanda ustaydı, evini kendi yaptı ve Şükriye’yi gelin getirdi.

Topraklarını işliyor, kıt kanaat geçiniyorlardı. Ama olsun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’leri vardı; Cumhuriyet’i kuran, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” şiarı ile ülkesini artık savaşlardan uzak tutan…

Zaman aktı böylece…

İnce Mehmet’in gergin yüzü bir anda aydınladı. Nefes nefese yanına gelen çocuk müjdeyi vermişti çünkü: ilk çocuğu doğmuştu ve üstelik erkekti.

Tereddütsüz adını Mustafa Kemal koydu. Ona baktıkça ülkesini Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkaran, Cumhuriyet’i kuran en önemlisi de ata toprağından koparan, babasını alan savaşı lanetleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anımsayacaktı.

Mustafa Kemal büyüdükçe yalnızlığı azaldı, bir süre sonra üç kız kardeşi daha olmuştu. Evde nüfus artmış, hep birlikte daha çok çalışmaları gerekmişti.

Mustafa Kemal’in tek erkek çocuk olması, babasının sert disiplininden kurtulmasına yetmemişti ve köyün en bıçkın delikanlı olmasını engellemek bir yana, bu durumu beslemişti. Gözünü budaktan esirgemeyen, değerlerinden bir milim sapmayan, verdiği sözü hayatı pahasına yerine getiren, onurunu her şeyin üstünde tutan bir delikanlı olup çıkmıştı.

Kabına sığmayan Mustafa Kemal köy sınırları dışına çıkmak, hayatına büyük kentte, İstanbul’da devam etmek istiyordu. Askerlik nedeniyle çıktığı köyüne geri döndüğünde bu isteği daha da güçlendi. Üstelik evlenmiş, bir oğlu olmuştu, ona ve sonra doğacak çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlamak arzusundaydı.

İstanbul’un yolunu tuttu. Kendine bir düzen kuracak, karısını ve oğlunu yanına alacaktı. Ancak o da ana kuzusuydu ve annesinin kıymetlisi. Onu orada bırakmadı. Ne ettiyse etti, köye geri getirdi.

Art arda kızları oldu, nüfus daha da artmıştı. Daha çok çalışması gerekti, çocukları büyüdükçe işe katıldılar. Bu koşuşturma içinde İstanbul düş olmaktan öte bir şey değildi artık.

Çalışkanlığı, dürüstlüğü, onurlu davranışı çocuklarına hep örnek oldu. Babasından öğrendiği sıkı disiplini eksik etmedi onları büyütürken ve düşlerini aktarmayı…

İlk oğlunu okuttu, köyden uçurdu. Ondan sonra gelen iki kızının okuması ise annesinin  “kızlar okur muymuş ! ” engeline takıldı. Devir biraz değiştiğinden, ardından gelen üçüncü kızı ve tekne kazıntısı son oğlunu da okuttu, kendi düşünü onların gerçekleştirmesini,  hayatlarını kentlerde sürdürmesini sağladı.

Mustafa Kemal’in kente yerleşip çocuklarını orada büyütme düşü gerçekleşmese de çabası sürdü ve hepsinin kentlerde yaşamasını sağladı.

Aslına bakacak olursak o gençlik düşlerinden asla vazgeçmeyerek, çalışkanlığına ve disiplinli oluşuna dürüstlüğünü ve onurunu katık ederek hayallerini tam anlamıyla hayata geçirmiş oldu.

Şimdi köyünde biricik karısıyla, torunlarıyla zenginleşen ailesine görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşamakta, bayramlarda dolup taşan evinin keyfini çıkarmaktadır.

Ben de insanlığını, önderliğini, dürüstlüğünü örnek aldığım, beni yetiştiren babam Mustafa Kemal ile gurur duymaktayım.

Ve tek kelimeyle: Minnettarım…”

Dr. Nedim İnce

Ayvalık / 23. 03. 2020

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email