preload preload preload preload

Ne Oluyor Bize


27th Ağustos 2019 Genel 0 Comments

NE OLUYOR BİZE

Üroloji ihtisasımı İzmir’de yaptıktan sonra Mersin yolu gözüktü ve yaşam orada devam etti benim ve ailem için. Seneler seneleri kovaladı. Ülkemizde gerek ekonomik, gerek sosyal ve bunları doğrudan etkileyen siyasi gelişmeler iç açıcı olmadı. Kronik bir mutsuzluk hali bir türlü yakamızı bırakmadı; nasıl bıraksın ki tüm gelişmeler insanların davranışlarına da olumsuz yansıyor ve gündelik ilişkilerde de sıkıntı artıyordu.

Bir gün yolum İzmir’e düştü. Mutluydum. Ülkemin aydınlık kentinde en azından gündelik ilişkilerde nefes alacak, kronik mutsuzluğumu kent dışında bırakacaktım.

Bildiniz…

İzmir benim bıraktığım İzmir değildi artık. Gülen yüzler, bir birine saygılı, neşeli insanlar yok denecek kadar azdı artık. Otobüslerde, sokaklarda, parklarda insanlar asık suratlı, gergindi.

Ülkenin genel durumu İzmir’i de boş geçmemiş; İzmir’in özel havası kenti, kentin insanlarını korumaya, kurtarmaya yetmemişti.

İzmir’den tırsan kronik mutsuzluğumun güveni bir kendine geldi iyice bir sardı sarmaladı; ‘beni artık kimse söküp atamaz’ edasıyla…

Haksız da sayılmazdı hemen herkes onu beslemek için çaba gösteriyor; siyasetçiler de bunun güçlenmesi ve kalıcı olması içinde ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı.

‘Görürsün gününü’ dedim; Mersin’den Edremit Körfezine göçtüm eşimle birlikte. Ayvalık ve Altınoluk yeni habitatımız oldu; Özel Ekin Tıp’ta yeni iş yerim. Burada yaşam daha sakin, burada insanlar daha sakin, burada ununu elemiş eleğini duvara asmışlar fazla…

İyi geldi…

Sakinledim…

Kronik mutsuzluğum süklüm püklüm olacak derken…

Yine bir yolunu buldu; medyayı, sosyal medyayı kullandı gücünü bir nebze korumak için; çok da başarısız olduğunu söyleyemem.

Kazdağı’nı deliyorlar, Kazdığı’nı oyuyorlar, Kazdağı’nın havasını, suyunu, toprağını zehirliyorlar…

Önce bir avuç çevre gönüllüsü var gücüyle haykırdı:

Hayır!..

Sağır kulaklara kadar ulaştı bu çığlık…

Ülkenin dört bir yanından gelen onbilerce güzel insan hep birlikte haykırdı:

Hayır!..

Fazıl Say asırlık bir çam ağacının altında piyanosuyla ve onbinlerce güzel insanla birlikte haykırdı:

Hayır!..

Gördüm ki doğanın, havanın, suyun, toprağın zehirlenmesine ‘hayır’ diye haykıran onbinlerce güzel insan da zehirlenmiş seneler içinde yavaş yavaş farkında olmadan…

Dayanışma için uzak yollardan ve birçok zahmete katlanarak gelen kitle bir biriyle dayanışmayı unutmuş…

Bencillik…

Sabırsızlık…

Saldırganlık…

Hemen her davranışa yansımış…

Dağı, börtü böceği, sincabı, ağacı, suyu, toprağı korumaya gelen o güzel insanlar kendini koruyamamış…

Mevcut iktidar ‘Kindar ve dindar nesil’ yetiştirme hedefine ne kadar ulaşabilecek bilinmez…

Ama gözlediğim bir şey var bu düşünceye muhalif, çağdaş ve toplumsal sorumluluk bilinci yüksek yetişkinler bile, bile diyorum çünkü en az etkilenen kesim olması gerekir; iktidarın hedefine ulaşmak için oluşturmaya çalıştığı atmosferden etkilenmiş…

Buna en çok sevinen kuşkusuz ki kronik mutsuzluğum oldu…

Sevincini boşa çıkarmak boynumun borcu olsun…

Dr. Nedim İnce

Altınoluk / 27. 08. 2019

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email