preload preload preload preload

Bilgisayar Televizyon ve Bebek


8th Temmuz 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

Geçen haftaki Kişilik yazımda, kişiliğin insan hayatında ne anlama geldiğini şu satırlarla dile getirmiştim.

“Artık yaşamı boyunca davranışlarının büyük ölçüde tutarlığını sağlayacak, en temel gereksinimlerinden olan kendini karşıya ifade etmede ona yol gösterecek, sosyal bir varlık olmasını sağlaması yanı sıra topluluk tarafından kabul edilmesini kolaylaştıracak, diğer insanlardan ve çevreden gelen uyarıları derli toplu işleyip davranışa dönüştürecek, ilişkilerini daha iyi hale getirecek, yaratıcılığı besleyecek, vicdanı destekleyecek, yaptıklarının sorumluluğunu hissettirecek bir şeye sahiptir.”

Kişiliğin nasıl oluştuğuna dair kısa bilgileri de paylaşmıştım.

“Kişilik, anne ile konuşarak, didişerek, babayla söyleşerek, “cıs”ı öğrenerek, kardeşle, arkadaşla konuşarak, oynayarak, paylaşarak, kavga ederek, isteklerini kabul ettirmek için büyükleri dil döküp ikna ederek, ya da sevgilerinden yararlanmayı öğrenip numara yaparak oluşur. Kısaca insanla; insana temasla, insanla konuşarak, insanla didişerek, insanla kavga ederek, insanla işbirliği yaparak, insanla paylaşarak, insanla yaratarak, insanı severek, insana güvenerek oluşur kişilik…”

Bebek büyürken kişiliğinin oluşması için gereksindiği insana, insan sevgisine, insan sesine maruz kalacağı zaman ne yazık ki anne, baba ve çevresinin televizyon izleyerek, bilgisayarla, pek akıllı telefonla haşır neşir olarak geçirdiği zamanla rekabet etmek zorundadır. Ve yine ne yazık ki bebek kendi zamanını büyüklerin bu zamanına kaptırmaktadır.

Üstelik oyalanması için bu teknolojik araçlarla tanıştırılmakta, doğal insan sesinden daha çok makine sesini duymaktadır. Taklit ettiği sesler ister istemez makineleşmekte, ve kendi sesinin konuşamaya dönmesi doğallığını yitirmektedir. Gözünün önünden hızla akan rengarenk ve çok değişik görüntüler odaklanma becerisinin gelişimini sekteye uğratmakta, sabır namına bir şeyin yeşermesine fırsat tanımamaktadır.

Bebek sözel olmayan iletilere yeterince yanıt alamamanın yanı sıra sözel iletimi de yeterince geliştirememektedir. Kendini ifade etmede, gereksinimlerini karşıya aktarmada sıkıntı yaşayan bebek bir yandan temel ihtiyaçlarından biri olan güven duygusundan mahrum olmakta, hayatını anlamlandırmada en önemli unsurlardan biri olan sevgiyi yeterince tadamamaktadır.

Odaklanmadaki zafiyet, sabır konusundaki eksiklik öğrenmesini güçleştirmekte, zaten zorlukla yürüyen çevre ile iletişim daha da zorlaşmaktadır. En uç noktada, bebek artık uğraşmaktan vazgeçmekte ve otizme varan sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Özellikle anne bebeğine yeterli zamanı ayırmaz, onunla konuşmaz, oynamaz, onu anlamaya çalışmazsa, baba yorgunluğunu bahane edip evdeki kısıtlı zamanını bebeğine sevgi, sabır gösterme yerine televizyona, bilgisayara, pek akıllı cep telefonuna tahsis ederse ve yakın çevre bebekle ilgilenmekten çabuk sıkılırsa ve hele de bebek televizyonla oyalanırsa…

Bebeğin kişilik gelişimi daha baştan sekteye uğramış, sakatlanmış demektir. Bu ne demektir ise ilk satırlarda vardır.

Bebeklerde böyle de çocuklarda ne oluyor sorusuna bir sonraki yazıda yanıt vermeye çalışalım.

Dr. Nedim İnce
Mersin / 21. 06. 2014

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email