preload preload preload preload

Değer Bilmek


19th Aralık 2018 Köşe Yazıları 0 Comments

“Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyor fakat hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar.”

Yukarıdaki İrlandalı şair Oscar WILDE’ın sözü günümüzü yeterince özetliyor sanırım. Her şeyin tüketime endekslendiği, paranın bir araç olmaktan çıkarılıp amaç haline getirildiği dünyamızda değer bilmek ne kadar seyrekleşti; yerini derin hayal kırıklıklarına ve yalnızlıklara bırakarak…

Paylaşacağım minik bir öykü değer bilmeyi yeterince açıklıyor düşüncesindeyim.

Avrupa’nın ünlü sanat merkezilerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablonun bedeli oldukça yüksektir. Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile mağazaya gider. 

Şanslıdır, tablo hala satılmamıştır. İçeri girer, tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve;”Abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm param da bu kadar” der. 

Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuğa satar. Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar. Mağazada adamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar: “Sen ne yaptın, o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düşük bir rakama sattın?”

 

Ressam cevap verir: “Evet, ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim?…”

Değer bilmezlikten yaşadığımız derin hayal kırıklıkları ve yalnızlıklar ne uğruna?…

Yanıtını başka bir minik öyküde arayalım. 

 “Yaşamın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti. Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. 

Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu: “Neden hiç eşyanız yok?” dedi. “Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz… 

Onlar nerede?” 

Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu gezgin gence; “Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum” dedi. “Peki, senin eşyaların nerede?” Gezgin genç, kendini savunurcasına yanıtladı bu soruyu: “Ama görüyorsunuz… Ben yolcuyum.” 

Ünlü bilge, hak verircesine güldü: “Ben de öyle, yavrum” dedi. “Ben de öyle…”

Sanırım daha fazla söze gerek yok.

Dr. Nedim İnce

Ayvalık / 18. 12. 2018

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email