preload preload preload preload

Doktor Ferruh Zorlu


8th Ekim 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

İzmir Devlet Hastanesi Üroloji ’de uzmanlık eğitimi aldığım sırada adını duymuştum Dr. Ferruh Zorlu’nun, onunla aynı hastanede çalışan bir arkadaşımdan.
“-Tanışmalısın.” dedi; Üroloji ‘de iyi yetişme arzumu bilerek.
“-Öğreneceğin çok şey olabilir.”
SSK İzmir Tepecik Bölge Hastanesi Üroloji Kliniğinin en genç Üroloğu idi kendisiyle tanıştığımda.
Beyaz önlüğün içinde, iri yarı, hafif göbekli, saçları şimdiden dökülmeye başlamış, sürekli gülümseyen ve güven veren bir kişi duruyordu karşımda. Beni kırk yıldır tanıdığı bir insan sıcaklığında karşıladı. Neler yaptığından söz etti bir solukta. Kişisel arşivlerini açtı ve her türlü deneyimi, bilgiyi paylaşmaya hazır olduğunu da eklemeyi de unutmadı.
Asistanlığımın ilk yılında Akciğer hastalığı nedeniyle ameliyat olmam gerekti. Kısa zamanda iyileşip işime döneceğim derken gelişen komplikasyon nedeniyle uzun süre istirahat etmek zorunda kaldım. Bir yandan hastalığımı kabul edebilme sancısı bir yandan çektiğim ağrılar nedeniyle sıkıntılı bir dönemden geçiyordum. Aklıma Dr. Ferruh Zorlu geldi. İstirahatli olduğum süreyi onun kliniğinde çalışarak geçirebilirdim; kabul ederler ise…
Ferruh abi memnuniyetle karşıladı isteğimi. Beraber çalıştığı Dr. Ömer Çalışlar ve Dr. Cihad Edes ile tanıştırdı. Onlar da Ferruh abinin gösterdiği sıcaklığa ve ilgiyi aratmayacak bir davranış içinde oldular ellerinden gelen katkıyı seve seve sunacaklarını söylediler. Şu anda ikisi de sonsuz yolculuklarındalar. Işıklar içinde yol alsınlar. İki aylık çok verimli bir eğitim süreci geçirdim. Bildiklerini öğretmek için adeta bir birleriyle yarıştılar.
Bu sürede Ferruh abiyi daha yakından tanıma fırsatı buldum. Sorumluluk duygusu bu kadar yüksek bir başka insan var mıdır yeryüzünde sorusunu sık sık sorar oldum kendime. Çok iyi bir Ürolog olması bu sorumluluk duygusundan olsa gerekti. Yılmadan, bıkmadan okuyor, hastalarına titizlikle muayene ediyor, cerrahisini geliştirmek ve yeni teknikler katmak için çabalıyor ve araştırmalardan geri kalmayarak tıbbi makaleler yazıyordu. Ve tüm bunları cömertçe ve istekle paylaşıyordu çevresiyle. Hepsini de yüzünden eksilmeyen gülümsemesiyle, o koca vücudundan beklenemeyen bir yumuşaklık ve nezaket içinde hayata geçiriyordu.
İki ay boyunca çok şey öğrendim Ferruh, Ömer ve Cihad abiden. Bunun yanında hekimliğini, insanlığını, çalışkanlığını, üretkenliğini, paylaşımcılığını ve alçakgönüllülüğünü daima örnek aldığım bir modelim oldu: Dr. Ferruh Zorlu.
Kendisine ve kendisi gibi mesleğine aşık ve de aynı hastanede, ortak muayenehanede birlikte çalıştığı Dr. Yaşar Abla ile evli olunca neredeyse günün yirmi dört saatini hekimliğe ve sağlık alanındaki her türlü göreve adaması farz olmuştu. Ve bu ortamda büyüyen biricik oğullarının doktor olması da…
Asistanlık bitti. Ver elini Mersin dedim çektiğim mecburi hizmet kurası sonucunda. Genç ve deneyimsiz bir Ürolog olarak duyduğum kaygılarıma Mersin’e de yetişti Ferruh abi. Telefonla danıştığım her şeye ayrıntılı yanıtlar verdi, bundan daha da önemlisi beni sürekli yüreklendirdi:”- Ben seni tanıyorum Nedim, bunun altından kalkarsın” sözlerini esirgemedi hiçbir zaman. Ta İzmir’den birçok hastaya faydası oldu Mersin’de.
Tepecik, eğitim hastanesi olduğunda Dr. Ferruh Zorlu da Üroloji Kliniğinin şefi olarak atandı. Kliniğinde, kendimi yenilemem için hizmet içi eğitim isteğimi, SSK Genel Müdürlüğüne bir dilekçe ile iletmem bu zamanlara düşer. “- Asistanlarım çok yeni, hemen gelirsen sana faydam dokunur, yoksa onların eğitiminden sana zamanım kalmaz” dedi, bu başvurum genel müdürlükçe ona sorulunca kabul ettiğini söylediğinde.
Orada rol modeli almam konusunda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gördüm. İdeal bir uzmanlık eğitimi neyse onu neredeyse aşan bir özveri, disiplin ve çalışkanlıkla asistanlarını yetiştiriyordu. Bir aylık süreç içinde yeni bir şeyler öğrenmem yanı sıra bildiklerimi de tazeleme fırsatını ziyadesiyle hayata geçirdiysem klinik şefi Dr. Ferruh Zorlu’nun büyük dahli vardır.
Dr. Ferruh Zorlu, ekibiyle yaptığı çalışmalar, araştırmalar, Üroloji kongrelerinde aldığı görevler, sunduğu konferanslar, katıldığı paneller, üroloji derneklerinde üstlendiği roller sonucunda sadece ülkemizde değil dünya üroloji camiasında da tanınan, bilinen, saygı duyulan bir hekim oldu.
“-Ferruh abi, neden dışarıdan doçentlik için başvurmuyorsun?” dedim bir gün. “-Zamanım yok, Nedim. Klinikte, derneklerde işler yoğun. Bu başvuruyu yaparsam benim en az iki sene yoğun olarak doçentlik sınavına hazırlanmam gerekir.” dedi.
Aslında Dr. Ferruh Zorlu yayınlarıyla, sürekli güncellediği üroloji bilgi ve pratiği ile özel bir hazırlık yapmadan değil ülkemizde dünyanın birçok yerinde doçentlik sınavını verebilecek donanımda. Ama onun yukarıda sözünü ettiğim sorumluluk duygusu ve meslek aşkı böyleydi işte.
Dr. Ferruh Zorlu’nun kendi kliniğinde yetiştirdiği ilk asistanının yine kendi kliniğinde dışarıdan sınava girerek doçent olması tesadüf değildi tabii ki. Daha sonra da bu hekimin profesör olması gibi…
Ne zaman konuşsak Ferruh abi ile mutlaka büyük bir heyecanla yaptığı yeni bir şeyden söz eder. Klinikte bir yenilik olabileceği gibi, bir yayın, yeni bir bilgi, üroloji derneklerinde üstlendiği yeni bir görev de bu heyecanın kaynakları arasında yer alabilir.
Dr. Ferruh Zorlu, sadece iyi bir hekim olarak değil, iyi bir araştırmacı kimliği ile yeni bilgiler üreterek, çok iyi yetiştirdiği Üroloji uzmanlarını insanlığa kazandırarak, Üroloji derneklerinde görevler üstlenerek, dokunduğu her şeye mutlaka bir güzellik katmıştır.
Ürolog olarak biraz bir şeyler yapabildiysem, üretme ve paylaşma becerilerimi geliştirmede gayretim, iyi insan olmada çabam olduysa ve bunları hayata bir nebze yansıtabildiysem; Doktor Ferruh Zorlu’nun, Ferruh Abinin payını tahmin etmeniz mümkün değil; ve ona duyduğum minneti…
Bir reklam cümlesi ne kadar uyuyor yazının bitimine…
İyi ki ona rastladım!..
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 30. 09. 2014

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email