preload preload preload preload

Hoşgörü


2nd Mayıs 2022 Köşe Yazıları 0 Comments

“Hoşgörü asla tek bir iç savaşa yol açmamıştır; hoşgörüsüzlük ise yeryüzünü kana bulamıştır.” Voltaire

“Sınırsız hoşgörü zorunlu olarak, hoşgörünün kaybolmasına yol açacaktır. Sınırsız hoşgörüyü hoşgörüsüz olanlara bile gösterirsek, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin saldırısına karşı savunmaya hazır olmazsak, hoşgörülüler ve onlarla birlikte hoşgörünün kendisi de ortadan kalkacaktır.” Karl Popper

Hoşgörü bu iki görüş arasında salınım gösteren, zamandan zamana, toplumdan topluma, kültürden kültüre yeniden yorumlanan ve uygulanan bir kavramdır.

Hoşgörü tanımlarına girmeyeceğim, şimdiye kadar zihnimizde oluşan ve yaşamımızda uyguladığımız hoşgörünün tanım gerektirmediğini düşünüyorum. Tanıma girişirsek demek istediğimizin tamamını içine alamadığını, hep bir şeylerin eksik kaldığını görürüz. Bunu en aza indirebilmek için de yapılan birçok tanımı gözden geçirmek zorunda kalırız. Yazı uzar da uzar ama yine de o eksiklik duygusundan kurtulamayız.

Bundan iki bin sene önce buna kafa yormuş ve bu konuda ilk sayılabilecek ‘Hoşgörü Üzerine’ adlı bir kitap yazmış Stoacı Romalı Filozof Seneca’ya bir istisna yapalım ve ne dediğine bakalım: “Hoşgörü, zihnin öç alma yetkisi üzerindeki öz-denetimidir ya da bir ceza kararlaştırma işinde daha aşağıda olana karşı daha yukarıda olanın incelikle davranmasıdır.”

Hoşgörünün var olabilmesi ve hoşgörüden söz edebilmek için insanın özgür iradeye sahip olmasının; davranış ve düşüncelerini özgür iradesiyle yaşama geçirebilmesinin ön koşul olduğunu; özgür iradenin olmadığı yerde hoşgörünün de olamayacağını ifade ettikten sonra hoşgörüyü yaratan gereksinim ve gerekliliklerinden söz ederek devam edelim.

Bilim ve teknolojinin gelişmesi üretim araçlarının farklılaşıp üretimin artmasını sağlamış bu da bir yandan yeryüzündeki insan sayısını arttırmış, diğer yandan da çok sayıda insanın bir arada yaşamasına imkan ve zorunluluk yaratmıştır.

Yapılan sosyolojik çalışmalarda, evrimsel doğası gereği en fazla 180-200 kişilik topluluklarda kendini güvende hissettiği ve bir biriyle iletişimde sıkıntıya giremediği anlaşılan insanlar; binler, yüzbinler, milyonlarca kişi ile birlikte yaşamak zorunda kalınca yaşadıkları gerilim bir yana, duygu, düşünce, inanç, beklenti farklılıkların da bir o kadar artması sonucunda bir arada yaşayabilmenin zorunluluklarından biri olarak hoşgörü ortaya çıkmıştır.

Sosyolojik zorunluluktan sonra, hoşgörüye ahlaki olarak baktığımızda imdadımıza Voltaire yetişir: “Karşılıklı olarak bir birimize hoşgörü göstermeliyiz, çünkü hepimiz zayıfız, tutarsızız, değişkenliğe, hataya mahkumuz.”

Voltaire demek istemektedir ki bugün hoş gördüğümüz bir şeyi yarın bizim yapmayacağımızın garantisi yoktur. Bugün benim doğru diye düşündüğüm şey başkasının hoşgörü göstermesi gereken bir şey olabilir.

İnsan bu nedenlerden dolayı önce kendine hoşgörüyle yaklaşmalıdır. Kendi zayıflıklarına, hatalarına, yanılabilirliğine hoşgörüyle yaklaşabilen kişi başkalarına da daha hoşgörülü olabilir.

Diğer yandan hoşgörü bize karşıyı anlama imkanı yaratır,  onu tanımayı, onunla iletişimin devamını sağlar;  karşılıklı birbirimizi geliştirme olanağına kavuşturur.

Hoşgörüyü kişisel ve toplumsal alanda ele aldıktan sonra başka alanlara geçersek yazı köşeye sığmaz olur.

Onun için devamı haftaya…

Nedim İnce

30. 04. 2022

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email