93 Harbinden sonra Bulgaristan’dan Gönen ovasına göç eden Hacı Hüseyin yine savaştan kurtulamadı ve I. Dünya Savaşı’na büyük oğlu Osman’ı şehit verdi.
Osman’ın büyük oğlu Mehmet, cılız ve kavruk bir çocuktu. O köyün İnce Memed’iydi.
Lakabını o kadar benimsemişti ki soyadı kanununda da onu seçti.
Babasını şehit olması, annesinin hastalanıp ölmesiyle öksüz ve yetim kaldı.
Neyse ki dünyanın tüm sorunlarını tek başına yüklenebilecek kadar kocaman yüreği olan Tete Sala, teyzesi Saliha vardı. Onu çocuklarından ayırmadı.
Korudu, besledi, büyüttü. Büyük avlularının bir kısmını İnce Memed’e verdi. Köyün en güzel kızıyla, Şükriye ile evlenen İnce Memed, karısıyla omuz omuza avlunun üst kısmına dört göz kerpiç evlerini yaptılar. Alt kısmına da biri samanlık olan, diğerinde de mandaların barındığı bir dam inşa ettiler.
Tarım ve inşaat gereçleri yanı sıra zahire ambarının da bulunduğu sayvanı ise avlunun yan kısmına yerleştirdiler.
Çoluk çocuğa karıştılar. Bir gözde kendileri kalırken, bir gözde de oğlu Mustafa Kemal çocuklarıyla yaşamaktaydı. Mutfak ve kiler olarak kullanılan üçüncü gözün yanında yer alan dördüncüsü ise evin en değerli eşyaları ile donatılmış misafir odasıydı.
Mandalarla yaptıkları tarım ile ancak karınlarını doyurabiliyorlar, kazandıkları çok kıt parayı da gazyağı, zeytinyağı, tuz, şeker ve üst baş alıyorlardı.
Okula giden bizler kitaplarımızı üst sınıfa geçen abi, abla ve komşu çocuklarından alıyor, saman kâğıdından defterlerle okumaya gayret ediyorduk.
Kitap olarak evin duvarına asılı bir Kuran ile babaannemin anne evinden getirdiği eski yazı dini içerikli kitaplardan başkasını bilmiyorduk.
İlkokul iki veya üçüncü sınıfında iken ki 1964-65 yıllarına denk düşer, bir gün okuldan döndüğümde, oturma, yatma ve yemek odası olarak kullandığımız odanın sedirinde kalın bir kitap gördüm. Sarı saman kâğıdından bir parça hallice kâğıda basılmış kitabın karton kapağında “İnce Memed” yazıyordu.
Her anımsadığımda o gün duyduğum heyecanı tekrar yaşarım. Dedemin ismini taşıyan kalın bir kitap duruyordu karşımda. Üstelik okuldaki ince hikaye kitaplarından sonra ilk defa böyle kalın bir kitapla yüz yüzeydim.
Dedem kitabı alıp okuduktan sonra babaanneme; babam ve annemden sonra da sıra bana geldi. Kitabı büyük bir şevkle bir solukta okudum.
Işıklar içinde yol alsın, güzel dedem beni Yaşar Kemal’le tanıştırdı, o da adaletsizliğe isyanla…
Küçük bir köy evinde, eldeki kıt paranın bir kısmını kitaba ayırtan, evin dedesinden, okumayı yeni söken bebesine kadar herkesin büyük bir heyecanla kitabının okunmasını sağlayan büyük bir yazardı, Yaşar Kemal…
İyi ki doğmuş ve insanlığa ışık olmuş!..
Nedim İnce
Altınoluk / 11.10. 2022
Son Yorumlar