Nilüfer Benal, iyi bir hekim, iyi bir anne, iyi bir yazar, kısaca iyi bir insan. Yeni çıkan kitabım ‘İnsan Dediğin Derya Deniz’ ve benim hakkımda, ne kadarını hak ettiğimi bilemediğim, yazdıklarından böyle düşündüğümü ileri sürebilirsiniz. Metnin biraz içine girer hele de Unutulan ve Oyunbozan romanlarını okursanız, hakkında yazdıklarımın onu tanımlamaya yetmediğini göreceksiniz.
Söz Nilüfer Benal’da:
“İnsandediğin…”
İnsan Dediğin Derya Deniz, insan dediğin bir toz zerresi, bir karbon elementi…
Bir kitap düşünün; bir solukta okuduğunuz, sonra başucunuzda sakındığınız ya da
çantanıza sıkıştırdığınız; trenlerde, vapurlarda, tıkış tıkış otobüslerde, aynı
bölümleri bilmem kaçıncı kere okuyup yaşamak uğraşına dair yine ve yeniden
farklı bir şey keşfettiğiniz…
Üyesi olduğum, tüm bireylerinin edebiyat ve sanat meraklısı olduğu Whatsapp
grubunda, bazı sabahlar “Günaydın sevgili arkadaşlarım” diyerek bir yazı
bırakır sevgili Nedim İnce.
Gündeme ya da gündemine dair…
O yazıları hiç kaçırmak istemem. Eğer paylaştığı anda okuyamadıysam, zihnime
not alıp ilk fırsat bulduğum sırada argümanlarıyla buluşurum. Argüman dediysem
hiçbir zaman didaktik, iddiacı değildir söyledikleri. Bilakis şefkatli bir
dokunuştur hayata, kapsayıcıdır. Kimi zaman sorular uyandırır zihninizde Nedim,
kimi zaman açık açık dile getirmediğiniz ama derinlerde sakladığınız, gün
yüzüne çıkarmaktan kaçındığınız soruların cevabı vardır yazdıklarında. “İşte
bu!” diyerek bitirirsiniz metnin sonunu.
“İnsan Dediğin Derya Deniz”i okurken de benzer duygu ve düşüncelerin seline
kaptırdım kendimi. Sevgili Nedim İnce, insanı, insan dediğin toz zerresini;
gezegende tek bir hücreyle var oluşundan bir annenin rahmine, bir annenin
şefkatli kollarından yaşamak uğraşına, kültür dediğimiz -pek gururlandığımız- yaratışlara,
yarattığı savaşlara, katliamlara ve illa ki emek, sevgi, barış ve umuda
uzandırmış. Usul usul anlatmış anlam arayışlarımızı.
Deneme türü, okuyucu açısından ancak meraklısının tercih ettiği, yazanı
açısından da ilgiyi diri tutarak, kısıtlı cümlelerle meramını anlatmak
gerektiren oldukça zor bir düşünce ve edebiyat metni bana göre. Ortaya
“düşüncenin şiiri” diye bir kelam bırakmak geldi şimdi içimden. Eğer
deneme türü için “düşüncenin şiiri” nitelemem kabul buyurulursa, sevgili
Nedim’e “düşüncenin şairi” demek isterim.
Sevgili Nedim, hayatımıza kattığın tüm “İnce”liklerle, bu kitabın yayımlandığı
gün hayata karışan torunun Deniz’i ve biz son kulvardakileri erdireceğin derya
denizlerle hep ol, hep yaz dilerim.”
Teşekkür ederim güzel insan!..
İnsan dediğin Nilüfer Benal…
Nedim İnce
Hasanbey / 23. 09. 2024
Son Yorumlar