KURAKLIK
Gün geçmiyor ki medyada, sosyal medyada kuraklık ile ilgili bir haber çıkmasın. En son NASA kaynaklı haberler yaygın olarak paylaşıldı. NASA sadece kuruyan göz yüzünden söz etmiyordu, kuruyan torağa, günbegün derinlere kaçan yeraltı sularına da dikkat çekiyordu.
Kuraklık belki ilk kez yaşanan bir şey değil yeryüzünde, ama ilk kez insanların neden olduğu bir kuraklıktan söz edebiliriz.
Nereden mi biliyorum; en az yirmi sene önce ÇYDD şubelerinin bir bölgesel toplantısında Sevgili Oktay Demirkan çevreyle ilgili bir sunum yapmıştı ve orada söylemişti: “Biz tabiatı bu kadar hoyratça tahrip eder, atmosfere bu hızla CO2 pompalarsak dünyamızı ısıtır, milyonlarca yıl içinde kurduğu iklimsel dengeyi bozarız. O da kendine göre birbirini takip eden hatta o kadar da düzenli de olmayabilen, kuraklık ve sel baskınları şeklinde bir denge kurar. Bizim ve bizlerle benzer koşullarda yaşayan canlıların yaşamı güçleşir hata sona erebilir.” demişti.
İnsanların oluşturduğu vahşi Kapitalizm, insanları ele geçirerekkaynakları sonlu dünyada sonsuz büyüme arzusunun yarattığı doymak bilmez bir iştahıyla çevreyi, insan ve onunla birlikte birçok canlı için harabeye çevirmeye devam etmektedir.
Sevgili Oktay Demirkan’ın bilimsel verilere dayalıkehanetine yazık ki günümüzde gerçekleşmeye başladı…
Bugün de olduğu gibi Anti Kapitalist, çevre gönüllüsü, tabiat sever başka insanlar da on yıllardır tabiatın bir parçası olduğumuzu haykırıyorlar.Çevreyle uyumlu bir yaşamı mümkün kılabilmek, ona yönelik saldırıları engelleyebilmek en azından azaltabilmek için onlarca yıldır yılmadan mücadelelerini sürdürüyorlar.
Örnek mi?
11 Nisan 2011 tarihli yazıma ne dersiniz?
“Bazı internet sitelerinde “9 Nisan’da Ankara’yı Su Basacak” duyuruları gözüme çarptı; yol da yürürken de bildiri dağıtan bir gençler…
Ülkemizin dört bir yanından derelerin kardeşliğisu olupakacakmış Ankara Kolej Meydanı’na; bildiri de öyle yazıyordu…
Ankara’yı basan suya katıldım “bir damla olarak”; 9 Nisan’da Kolej Meydanı’nda haykırdık hep bir ağızdan: “Dereler özgür akacak!”
Türkiye’nin her bölgesinden on binlerce doğasever, insan sever bayraklarını, afişlerini, pankartlarını, flamalarını kapıp su olup aktılar meydana; büyük bir coşku ve sorumluluk içinde; “su hayattır satılamaz” dedik hep bir ağızdan!
Bir başka pankart insanlığa çok anlamlı bir mesaj iletiyordu: “ Susarsan susuz kalırsın!”
Çığlıklar sadece insan için değildi. Gelenler, insanın doğanın bir parçası olduğunu biliyordu. Yapılan konuşmalara bu bilinç de yansıyordu: Çığlıklar; insan için, deredeki balık, komşusu ağaç ve dalındaki kuş, dibinde açan çiçek ve üstündeki kelebek ve de börtü böcek ve de tüm canlılar için atılıyordu.
Miting tüm canlıların hakkını savunma bilincine erişmiş; uyum içinde bir arada yaşama arzusu taşıyan, kendi dünyasını başka dünyalarla eş tutan insanlarla dolup taştı. Coşkulu ama dingin bir gücün vakarı ile doğanın sermayenin doymak bilmez iştahına teslim edilmeyeceği duyuruldu. İnsanlar karşılaşabilecekleri olumsuz durumlara karşı uyarıldı.
Mitingi birçok basın kuruluşu izledi ve medyanın artık başat bir şekilde sermayenin çıkarın koruyup kolladığı bir kez daha ortaya çıktı: Televizyon ve gazeteler mitingi ya görmezden geldiler ya da yasak savar tarzda çok az yer verdiler.
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun miting alanından dağıttığı bildiriye göz atalım:
- “Suyun ticarileşmesine karşı mücadele sağlıklı insanca bir yaşam mücadelesidir.
- Suyun ticarileşmesine karşı mücadele; su şirketlerinin Anadolu’daki gözlerden akan suları şişeleyip satmasına, yer altı sularının ticarileştirilmesine karşı bir mücadeledir.
Su şirketlerinin su varlıklarından ellerini çekmeleri için mücadele ediyoruz. Su şirketlerine pazar oluşturmak için yürütülen yoğun propaganda eşliğinde gerekli kamu yatırımlarının, sağlık denetimlerinin yapılmaması ile emekçilerin evlerinde, iş yerlerinde, kamu kurumlarında ve sokakta, şişelenmiş suya mecbur bırakılmasına karşı mücadele ediyoruz. Evlerimizden temiz, erişilebilir ücretsiz suya erişim istiyoruz. Kent meydanlarına, mahallerine çeşme istiyoruz.”
Suya sahip çıkamaz, doğayı sermayenin kar hırsına terk edersek intikamını çok acı bir şekilde alacağına dair ipuçları; görmek isteyenlerin gözleri önündedir.
Miting, görmeyen gözlere göstermek, duymayan kulaklara işittirmek için önemli bir görevi yerine getirdi.
Tüm emeği geçenlere ve katılanlara selam olsun.”
Teknolojide akıllara durgunluk verecek bir gelişmeye imza atan insanda, büyük kalabalıklar bilişsel gelişmede ne yazık ki on binlerce senedir patinaj çekmektedir: somut düşünce evresindedir hala…
Canlarının yanacağını söyleyen küçük topluluklarakarşı onları susturmak için büyük bir arzuyla harekete geçen büyük kalabalıklar; söylenenler gerçekleştiğinde yaptıklarının farkına varsalar da, varırlar mı gerçekten, “Dönülmez Akşamın Ufkundayız” şarkısı çoktan başlamıştır.
Bu günlerde kulaklarımızda çınlayan…
Nedim İnce
Hasanbey / 26. 01. 2021
Son Yorumlar