preload preload preload preload

Kurtuluş Yok Tek Başına


6th Eylül 2022 Köşe Yazıları 0 Comments

Douglas Rushkoff kendini dijital teknolojinin hayatımız üzerindeki etkisi hakkında yazan hümanist bir Marksist medya teorisyeni olarak tanımlıyor.

Cumhuriyet Gazetesi’nin Guardian Gazetesi’nden alıntılayarak yaptığı 5 Eylül tarihli “Dünyanın en zenginleri kıyamet hazırlığında” haberinden tanıdım Douglas Rushkoff’u.

Alıntılanan haberi hazırlayan Douglas Rushkoff, yazısında ilk paragraftaki cümlelerle tanımlıyordu kendini.

“Ultra zenginlerin hayatta kalma mücadelesi” (Survival of the Richest) kitabını da kaleme alan yazar, Guardian’da yer alan haberinde dünyanın sayılı beş zenginiyle, hepsinin erkek olduğuna vurgu yaparak cinsel eşitsizliğe vurguyu da eksik etmeden, sinema filmlerini aratmayacak bir şekilde buluştuğundan söz etmektedir.

Dünyanın sayılı zenginlerinden olan bu insanlar bir kıyametin yaklaştığını düşünmektedir.

Yazara göre, kendisini fütürist olarak tanımlayanlar yanılmaktadır.

Bu özel toplantıya davet edenlerin de aynı yanılgı içinde oldukları anlaşılıyor haberin devamından.

Zira yazarın teknolojinin geleceği hakkında hazırladığı sunumla ilgilenmeyip gelecekle ilgili farklı sorulara geçmişler.

“Bitcoin mi yoksa ethereum mu? Sanal gerçeklik mi, artırılmış gerçeklik mi? Kuantum hesaplamayı önce kim alacak, Çin mi yoksa Google mı?”

Burada da fazla oyalanmadan:

Yeni Zelanda mı Alaska mı? Önümüzdeki iklim krizinden hangi bölge daha az etkilenecek?”

Sorularını sıralamışlar.

Ve bunları:

“Hangisi daha büyük tehditti: küresel ısınma mı yoksa biyolojik savaş mı? Kişi dışarıdan yardım almadan hayatta kalabilmek için ne kadar süre plan yapmalıdır? Bir sığınağın kendi hava kaynağı olmalı mı? Yeraltı suyunun kirlenme olasılığı neydi?”

Soruları takip etmiş.

Bununla yetinilmeyip sığınıkların güvenliklerinden gıda tedarikine, bakımları için teknolojik yardım alma yöntemlerine, yerinin planlanmasına kadar çok şey konuşulmuş.

 “Her şeyden çok önemsedikleri, “kazanmanın”, sonucunda daha çok paraları olurken yarattıkları zarardan kendilerini izole etmek için daha çok para kazanmaları gerektiği düşüncesine yenik düştüler. Sanki kendi egzozundan kaçacak kadar hızlı giden bir araba yapmak istiyorlardı.”

Dünyanın zenginlerini temsil ettiğini düşünebileceğimiz bu beş ultra zenginin yaptıklarını yazar bu şekilde tanımlıyordu.

Bu beş insan ve temsil ettikleri insanlar, neden oldukları felaketin daha da büyümesini engellemeye yönelik önlemler peşinde koşacaklarına tam da Kapitalist Sistemin ruhuna uygun, bireysel kurtuluşun çarelerini aramaktadırlar.

El birliğiyle Dünyayı sürükledikleri bu felaketi durdurmak ve insanlarla aynı ekolojik koşullarda yaşayabilen canlılarla, insanların yaşamını tehlikeden uzak tutmak yerine para ve güçleriyle sadece kendilerini kurtarma çarelerini arayan bu insanlar öğrenecekler:

İnsanlar yoksulluk ve açlıkla boğuşur, bir birini bir yudum su, bir yudum ekmek için boğazlarken, kirlenmedik su ve toprak, zehirlenmemiş hava kalmamışken; kuraklıkla kavrulan, sellerle boğulan bir Dünya’da;

Yangın yerine dönmüş bir Dünyada;

“Kurtuluş Yok Tek Başına…”

Nedim İnce

Altınoluk / 06. 09. 2022

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email