preload preload preload preload

Sarılmak


7th Aralık 2022 Köşe Yazıları 0 Comments

İnsanların, bırakın insanları, memelilerin hemen hepsinin temel gereksinimlerinden biri dokunmak, sarılmaktır. Gündelik yaşamımızda sıkça yaptığımız tokalaşma, sarılma,  öpüşme, omuzuna dokunma vb. her davranış bu temel ihtiyaçtan kaynaklanır.

Dokunmanın, sarılmanın temel ihtiyaçlardan olmasının nedeni bir başka ihtiyaçtır; onaylanma, kabul görme…

Sosyal bir varlık olan insan kendini başka insanda tanır. Goethe, “İnsan kendini öyle kendi kendine tanıyamaz, nasıl bir insan olduğuna emin olamaz; ancak bir başkası, kendini fark etmesini sağlayabiliyor” diyerek devam ediyor; “Yalnız insan; kendini tanıyamamış insandır,”

Ardından o meşhur sözünü söylüyor: “İnsan kendini sadece insanda tanır.”

İnsanın kendini tanıma serüveni, başka insanlarla kurduğu ilişkiyle hayata geçer. Başka insanlarda gördükleri, onlardan gelen olumlu, olumsuz geri bildirimler, içine doğduğu yaşamdan aldığı uyarımlar, o insan tarafından alınır, algılanır, işlenir ve nasıl biri olduğu konusunda bir fikri olur. Bir adım sonrasında nasıl bir insan olması konusunda toplumsal taleplerle kendisinin nasıl bir insan olmayı istemesi arasındaki gerilim, yaşam boyu kendini tanıma çabasının temel yakıtı olur.

Kendini tanımak için insana gereksinimi olan insanın ayrıca yaşamak için de buna ihtiyacı vardır. Karnını doyurmak, barınmak, soyunu sürdürmek, güvende olmak ancak insanlardan oluşmuş bir topluluk içinde mümkündür.

Toplumda kabul görme, onaylanma, varlığını oluşturma ve sürdürmenin temel koşullarından biridir.

İnsan onaylandığını, kabul gördüğünü en dolaysız şekilde karşı tarafın sevgiyle, dostlukla dokunması, sarılmasıyla anlar. Bu durumda nedenini tam bilemediği bir sevinç, mutluluk hisseder; yaşam enerjisiyle dolar, canlanır, yerinde duramaz olur.

Anımsayanınız olacaktır, bir ara batı toplumlarında sokakta, meydanlarda birbirini tanımayan insanların birbirlerine sarıldıkları bir kampanya yapılmıştı; atomize olmuş insanlara biraz sıcaklık yaşatabilmek için…

İki senedir ateşi düşse de varlığını hala sürdüren Covid 19 pandemisinde yaşadığımız kapanmaların bizi ne kadar yıprattığı hala hafızalarımızdadır.  Buna bir de maske mesafe ve üstüne de insanların birbirinden korkması eklenince dünya üstünde depressif ruh hali en yaygın şeklini aldı.

Covid 19 kısıtlılıkları ortadan kalkmış olsa da etkileri azalmakla birlikte devam etmekte, insanlar birbirine sarılmaktan geri durmaktadır.

Derinleşen ekonomik krizin etkileri nedeniyle kronikleşen işsizlik, artan yoksulluk, yoğunlaşan belirsizlik insanlarda yaygın kaygıya yol açmaktadır. Kaygı, bulunduğu yerde sevincin, yaşam enerjisinin barınmasına izin vermez. İnsanlar birbirinden uzaklaşır, birbirine yaklaşma isteği duymaz olur.

Ekonomik krizin derinleştiği, şiddetin, terörün korku saldığı, toplumun kutuplaştırıldığı bu dönemde yaşam sevincini besleyip, yaşam enerjisini arttıracak sarılmaya, birbirimize dokunmaya her zamankinden çok daha fazla gereksinim duymaktayız.

Sorunlarımızı sarılmanın, kucaklaşmanın, dayanışmanın verdiği güçle aşmamız daha kolay olacak, bu süreçte kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacaktır.

Viral enfeksiyonlar artmaya başladı, biliyorum, yine de dikkati elden bırakmadan kucaklaşma zamanıdır, diyorum.

Nedim İnce

Altınoluk/ 21. 11. 2022

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email