preload preload preload preload

Yoksa Öyle Değil mi


9th Şubat 2021 Köşe Yazıları 0 Comments

Beklenti, şu anda veya gelecekte olması muhtemel şeylere yani şu an ve gelecekte olabileceklere dair bir inançtır.

Gelecek, biz ne kadar koşulları oluşturmaya çalışıp kontrol edilebilir bir şey haline getirmeye çalışırsak çalışalım  JohnLenon’ın kuralı işler: ‘Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir.’

Gelecek,birbiriyle kaotik bir şekilde etkileşen sonsuz sayıda etkenin belirlediği son derece belirsiz bir şeydir.

Akıllanan ve gitgide geleceğin belirsizliğinin farkına varan insan, nasıl ölüm bilgisiyle yaşamasını çeşitli mekanizmalarla çekilir kılıyor ya da kılmaya gayret ediyorsa, geleceğin belirsizliğinde dekaybolup gitmemek için geleceği bildiğini ileri süren kahinlerden, falcılardan medet umarken bir yandan, çeşitli nirengi noktaları yaratıyor diğer yandan.

Yukarıda bir nebze tanımı yapılan beklenti bunun en önemli kerteriz noktalarından biri gibi duruyor.

Kültürel yapıdan beslenen, neyin mümkün olup olmayacağına dair geçmişteki bilgilerin bilgisi olan beklenti, insan aklının olasılık düşünmebecerisinden yararlanarakgelecekle ilgili çıkarımlarda bulunmayı mümkün kılmaktadır.

Beklenti bize sadece geleceği tahmin edilebilir kılmaz, geleceği inşa etmede de harekete geçmemizi sağlar.

Bunun en çok bilenini Psikolojide tanımlanan ve genellikle olumsuz durumlar için kullanılan ‘kendini gerçekleştiren kehanet’tir.

Anlayacağınız beklentiler kaotik olan geleceği kendi çapı oranında ki küçümsemeye gelmez, belirleme ve hayatımızın akışı hakkında söz söyleme gücüne sahiptir.

“Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil.” demektedir Gandhi; tüketimdeki beklentinin dünyanın ne olacağı hakkında ne kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu gözler önüne seren…

Yaşamın her alanını etkileyen hatta büyük ölçüde belirleyen beklentininbirebir insan davranışlarında kendine yer bulmaması tabii ki mümkün değil.

İnsanların birbirinden beklentileri ilişkinin o anını ve geleceğini belirlemede de güçlü bir etkiye sahiptir.

O kadar ki kişiliğimiz büyük oranda beklentilerin eseridir; annemizin, babamızın, ailemizin, çevremizin, toplumun beklentilerininve bizim onlardan beklentilerimizin etkileşimidoğrultusunda şekillenir kişiliğimiz.

Daha sonra görece özerkliğimizi kazanır ve bu karşılıklı etkileşimde payımızın nasıl olacağına dair karar verme kapasitesine ulaşırız ve sonucu bu alanda aldığımız ya da almadığımız, alamadığımız sorumluluk belirler.

Beklenti,kişiler arasında ne olduğu ve nasıl davranışa dönüştüğüne bağlı olarak olumlu sonuçlara yol açabileceği gibi yıkıcı bir hale de gelebilir.

Karşıyı olumlu güdüleyebildiği gibi isyanına ve zıt istikamete gitmesine de yol açabilir.

Beklenti gerçekleşince olumlu duygular yaşarız, tersi durumda da yani hayal kırıklığında, beklenti biraz da hayal üzerine kurulmaz mı, canımız sıkılır, üzülür ya da öfkeleniriz.

Anlayacağınız kendimizi de etkiler beklentimiz; olumlu ya da olumsuz.

Sevdiklerimizde, yakınlarımızda, iyi nitelikleriyle kendini kanıtlamış olanlarda gözümüz hep hatalarında, kusurlarındadır. Hadi o kadar iddialı olmayayım, anında gözümüze batar diyeyim; onlardan yüksek olan beklentimizi sakatlamaktan adeta zevk alır ve işin tadını kaçırmayı bir şekilde başarırız.

Bize uzak olanlarda, hoşlanmadıklarımızda, kötü diye nitelediklerimizde ise zaten hatalı, kusurludurlar, onları görmezden geliriz ve gözümüze batmaz; gözümüz hep yapabilecekleri iyi şeylerdedir. Yakaladığımızda da ki illaki yakalarız, keyifleniriz.

Beklenti denen şeyin kör girdabına kapıldığımızda bundan çoğu zaman sevdiklerimiz, iyiler zararlı çıkarken,paradoksal olarak sevmediklerimiz, kötücüller parsayı toplar.

Beklenti bunu bizi körleştirdiği burgacında hoşgörüyü kullanarak yapar: sevdiklerimize, iyilere azalan, sevmediklerimize, kötücüllere artan hoşgörümüzle…

Yoksa öyle değil mi?

Nedim İnce

Altınoluk / 09.02. 2021

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email