Demokrasi ve sağlık arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya her ikisinin tanımını yaparak başlayabiliriz.
Vikipedi demokrasiyi, “dünyadaki tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir” şeklinde tanımlamaktadır. Kelimenin kökeni Antik Yunandaki dimos, halk ve kratos, iktidar kelimelerinin birleştirilmesinden türetilen “dimokratia”dır.
Demokrasiye birçok nitelik atfedilmiştir:
• Çoğunluğun yönetimi
• Azınlık haklarını güvenceye alan yönetim;
• Fakirin yönetimi;
• Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim;
• Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim;
• Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
Demokrasi sadece devlet yönetimi değildir. Yaşamın her alanındaki ilişkileri tanımlamada da kullanılabilir. Aile içi demokrasi, sivil toplum örgütlerinde demokrasi, sağlık yönetiminde demokrasi vb…
Sağlığın tanımında ise Dünya Sağlık Örgütüne başvuralım: Sağlık sadece hasta olmama, güçsüzlük olmama hali değildir. Sağlık, bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik halidir.
Günümüzde sağlık artık bir insan hakkı olarak kabul edilmektedir.
Gerek tanımı gerekse insan hakkı olması, sağlığı, devlet idaresiyle doğrudan ilişkilendirmektedir.
Devlet yönetimiyle doğrudan ilişkili olan sağlık, bir yönetim biçimi olan demokrasiyle de dolaysız bir etkileşim içinde olmaktadır.
Sağlık hizmetinin herkesin rahatlıkla ulaşabileceği, eşit, ücretsiz ve kaliteli bir şekilde sunulabilmesi ancak demokratik yönetim biçimlerinde olabileceğini ileri sürmemiz mümkündür tüm yukarıdaki bilgiler ışığında…
Sağlık sadece hasta olmama hali değildir demiştik. Beden sağlığı yanında ruhsal ve sosyal tam iyilik halidir de aynı zamanda. O nedenle hayatını sürdürdüğü çevre, yaşam koşulları, iş ortamı, eğitim, beslenme… Kısaca yaşamın her alanı sağlıklı olma durumunu doğrudan etkilemektedir.
Yönetime eşit katılan insanlar; sağlık hizmeti alma koşullarında etkin bir rol alacakları gibi sağlıklı olma ortamını sağlamada da belirleyici olacaklardır.
Öte yandan gerek koruyucu gerekse tedavi edici sağlık hizmeti veren sağlık emekçileri de süreçte aktif söz sahibi olacaklarından sağlık hizmetinin kaliteli sunulmasında birinci derecede etkili olacaklardır.
Demokrasi ve sağlık ilişkilerini, doğalarından kaynaklanan özellikleri üzerinden yorumladık. Bilim insanları bununla yetinmeyip bu konuda birçok çalışma yapmışlar ve çalışmaların hemen tamamında demokrasi ve sağlık arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu yayınların sonuçları toplum sağlığının ülke yönetiminin demokratikleşmesi ölçüsünde iyileştiğini, demokrasiden uzaklaşıldığı oranda kötüleştiğini tartışmasız bir şekilde göstermektedir. Literatürde demokrasiden uzaklaşılırken sağlığın iyileştiğine işaret eden tek bir yayın yoktur.
Diğer yandan Dünya Sağlık Örgütü’nün Sağlığın Toplumsal Belirleyicileri Komisyonu’nun çalışmaları, sağlığın “yapısal” belirleyicileri üzerinden demokrasinin sağlık üzerindeki etkilerini belgelemiştir.
Artık tüm bu bilgiler ve araştırma sonuçlarından sonra; demokrasi savunulurken; devletin, kurumların demokratikleşmesi için çaba gösterilirken gerek kendi sağlığımız, gerekse tüm insanların sağlığını, sağlık hakkını savunduğumuzu rahatlıkla ileri sürebiliriz.
Tersinden de şöyle diyebiliriz, sağlığı korumanın, sağlık hakkını savunmanın yolu demokrasiyi korumaktan, onu savunmaktan geçer.
Ve bunun farkında olan insan sayısı arttıkça; demokrasinin önemini daha görünür olacak; demokrasiyi kurma, kurulu olanı koruma ve yetkinleştirmede insanlar ve kurumlar daha istekli olabilecektir.
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 09. 01. 2017
Son yorumlar