İflas etmiş ama henüz ilan edilmediği için etmemiş gibi yapılan Kapitalizmin neoliberal ekonomik sisteminin ayaklarından biri yaygın taşeronlaştırma ve esnek çalışma adı altında derin sömürüyken diğeri de kamu varlıklarının en ucuz bir şekilde özelleştirilmesi, yani sermayenin talanına açılmasıydı.
Ülkemizde 1980 askeri darbesiyle uygulanmaya başlayan, ANAP döneminde olgunlaştırılan, sonraki hükümetler döneminde geliştirilen, Ak Parti döneminde ise zirve yapan özelleştirmelerle; Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden itibaren var edilmiş ne kadar kamu varlığı mevcutsa hemen hepsi komik sayılabilecek bedellerle el değiştirdi; kamudan sermayeye geçti.
Ülke ekonomisini dış şoklara karşı koruyan, yarattığı ekonomik değerlerle bütçeyi açıklarını daraltan, açtığı istihdam alanları ile işsizliği, yoksulluğu azaltan kamu varlıklarının satılmasının acı sonuçlarını yaşamaya başladık…
Yüzde onları aşan o da resmi rakamlarla, işsizlik…
Sayıları hızla artan yoksul insanlar…
Dünya rekoruna koşan gelir dağılımı bozukluğu…
İçinden çıkılmaz hale gelen taşeronlaşma…
Artık yama tutmayan bütçe açıkları…
Sayıları ve oranları git gide artan dolaylı vergiler…
Bunlar yetmiyormuş gibi mecliste komisyona sevk edilen son torba yasası tasarısında yeni özelleştirme, kamuyu mülksüzleştirip, sermayeyi daha da zengin etme maddeleri mevcut:
53. maddeyle tarıma bir darbe daha geliyor; sulak tarım arazileri, maden ve petrol sahası için feda edilebiliyor…
54. maddeyle ÇED süresi kısaltılarak bir nevi uygulanmaz hale getiriliyor ve ormanların, meraların, zeytinliklerin sanayi ve madenciliğe tahsisinin önündeki yasal bir engel bertaraf edilmiş oluyor…
55. maddeyle ormanlar, madencilerin iştahına kurban ediliyor…
61. maddeyle mera ve yaylaların sanayicilere satılmasının önü açılıyor, hayvancılığı ise kapatılıyor…
65. maddeyle kente yakın, hazineye ait tarım alanları ve bahçelerin satışı mümkün oluyor…
68. maddeyle yerlerde sürünen tütüncülüğümüz nakavta doğru sürükleniyor…
Torba tasarıda yazı konusunu ilgilendiren maddelerden de görüldüğü gibi ülkemize hayır getirmeyen özelleştirmede ısrar devam etmektedir.
Öncelikle ülkemizi dibe çeken özelleştirme ısrarını devam ettiren bu maddelerin tasarıdan çıkarılması ya da kamu yararına göre değiştirilmesi için mücadele edilmelidir.
Bununla birlikte ülkemizi daha da yoksullaştıran, dış ekonomik şoklar karşısında çaresiz bırakan; sadece sermayeden yana bu neoliberal politikalardan bir an önce vazgeçmek bir zorunluluktur.
Bu konuda siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, sendika ve odalara büyük görevler düşerken; medya ve kamuoyunun da toplum odaklı politikalar için çaba ve baskı sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir.
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 17. 10. 2017
Son yorumlar