James Clerk Maxwell’in 1860 yılında radyo dalgalarının varlığını bulmasından bir süre sonra, Heinrich Hertz, adının da verileceği bu buluşu geliştirmiş, Marconi ise bu dalgalar sayesinde sesin iletilebileceğini göstermiştir.
Deneysel bir çok çalışmanın ardında ilk düzenli radyo yayını 1920’de ABD’de yapılmıştır. Avrupa’da radyolar 1922-23 yıllarında boy gösterirken, 1930’lu yıllara kadar neredeyse dünyanın dört bir yanına yayılmıştır.
Ülkemizde ilk radyo yayını 1927 yılında, İstanbul ve Ankara’da başlarken, kısa sürede yurt sathına yayılmıştır.
1993 yılına kadar süren, radyo yayınlarının devlet tekeli; 1992 yılında özel sektörün yasa ihlalini göze alıp kurduğu ve yayına başladığı radyolarla kırılmış oldu. 1993 yılında ise anayasa ve yasalarda değişikliklerin yapılması sayesinde özel radyoların hepsi yasal zemine kavuştular.
Mersin’den beş genç; “Ahmet ÖZDEMİR, Oktay BAYSAL, Halil YAVUZ, Necmi AYDIN ve Emine AYDIN”, devlet tekelinin fiilen kırılmasının heyecanı ile bir araya gelerek Radyo Metropol’ü kurdular.
Kuruluş coşkusunun satırların Emine Aydın’dan okuyalım:
“Radyomuzun kurulmasında, çok kısa bir sürede Mersinlilerin zihninde olumlu bir yer edinmesinde, kısacası bugünkü binamızın temel harcında bu beş kişinin aklı, cesareti, alın teri, gözyaşı ve özverisinin tayin edici bir değeri bulunmaktadır… Bu duyarlı beş kişi bu işe, hem ailelerinin geçimlerini temin etmek hem de toplumsal sorumluluklarını yerine getirmek için girişmişlerdi.”
Gündelik yaşantı bir yandan kuruluş heyecanını sönümlendirirken bir yandan da radyo gelirinin dört aileyi geçindiremeyeceğini gösterdi. Diğer ortaklar paylarını Emine-Necmi çiftine devrederek hayatlarını başka mecralarda kazanma çabasına giriştiler.
Ne yaptıklarını öğrenmek için yine Emine Aydın’a başvuralım:
“…Kamusal kaynağı, yani gökyüzünün iletişim olanağını kullanıyor olmamızdan kaynaklanan bir toplumsal görevimizin olduğunu biliyoruz. Bu yüzden toplumun değerlerini korumanın, yeni değerleri tanıtmanın ve etkin kılmanın uğraşını veren tüm çabalara köprü olma sorumluluğumuzun farkındayız. Bu yüzden haber yapıyoruz, haber veriyoruz. Öncelikle içinde yaşadığımız kentin daha güzel ve yaşanılır olması için iletişim gücümüzden kaynaklanan yapıcı ve yaptırımcı bir misyonumuzun olması gerektiğini biliyoruz…”
Haber deyince ilk akla gelen radyolardan olma özelliğini bu güne kadar koruyan Radyo Metropol ile ilk tanışmam bir haber programına telefon bağlantısıyla katılarak oldu. Bir süre sonra sevgili Melis’in “Küçük Adımlar” programında oluşturduğumuz “Sağlık Olsun” köşesinin daimi uzman konuğu olarak yer aldım. Ardından “Sağlık Olsun” program olarak bağımsızlığını ilan etti ve sevgili Kıymet ile birlikte hayata geçirdik. Radyonun üstlendiği toplumsal sorumluluğa bir nebze katkı sunmaya çalıştık.
Kurumsallaşma kültürünün yeterince gelişmediği, şirketlerin çoğunluğunun çok kısa ömürlü olduğu ülkemizde; Radyo Metropol bu yıl 23. Yaşını kutladı. Bu sevincini bunca sene içinde, sürecin bir evresinde beraber olduğu dostlarıyla paylaştı düzenlediği kuruluş pikniğinde.
Sevgili Emine ve Necmi’nin harika ev sahipliğini taçlandıran çalışanların içtenliği ve çalışkanlığı unutulmayacak anıların hafızlarda yerini almasını sağladı.
Yerel radyoların gün be gün artan ekonomik sıkıntıları, Radyo Metropol ve tüm diğer radyolardan uzak dursun…
Radyo Metropol’ü, dopdolu geçen 23 senelik yayın hayatı nedeniyle kutluyor, başarı ve mutluluk içinde daha uzun yıllar devam etmesini diliyorum.
Dr. Nedim İnce
Mersin / 19. 01. 2015
Son yorumlar