Paylaşmanın hazzına ermiş biri olarak, bana gönderilen mektuplara zaman zaman bu köşede yer veriyor; bu mutluluğu sizlerle birlikte yaşıyorum.
İnsanlık önce sözel bir dünya kurdu kendine ve yüzbinlerce sene böyle yaşadı. İnsan beyni evrildikçe biriken semboller bir düzene konup yazı icat edildi. Ve yazı dünyası, sözel dünya ile yan yana, iç içe yaklaşık beş bin senedir insan yaşamında yer almaktadır.
Yazı başlangıçta sadece devlet işlerinde kullanılırken gerek yazan ve okuyanların artması gerekse yazma teknolojisinin gelişmesi sonucunda gündelik hayata da nüfuz eder oldu.
Derken el yazması kitaplar sahneye çıktı ve bilginin birikmesini kolaylaştırdığı gibi hem o ana hem de yüzlerce, binlerce sene sonrasına yayılmasına olanak sağladı.
Matbaa devrinde artık bir kitaptan istenildiği kadar basılabiliyor ve maliyet sıradan insanın da ulaşabileceği bir seviyeye geliyordu.
Kitapları basmak, dağıtmak beraberinde onları okuyucuya iletmek ihtiyacını doğurdu ve bundan da kitap evleri doğdu.
İşte bu kitap evlerinden birinden “Sokak Kitap ve Kahve Evinden” bir mektup geldi; zaman zaman aklımıza takılan sorulara yanıt veren: Bir kitap evi insana ne eder? Kente ne katar? gibi…
“Merhabalar Nedim Abi ,
Düşünen, üreten, kendisi ve çevresi adına belli kaygıları olan, yaşamı ve insanın kendisini anlamlandırmaya çalışan herkesin ortak buluşma noktasıdır kitapevleri. Bir dosta rastlamanın güzelliğini n, uzun zaman özlediğin bir yüzü görmenin keyfinin, sessizliğin derin sesini dinlemenin mekanlarıdır. İşte bu yüzden bir kenti kent yapan en temel unsurlardan birisidir. Metropol kentlerde sıkça gördüğümüz kitapevleri, ne yazık ki metropollerden uzaklaştıkça azalmaktadır.
İşte bu eksiklik duygusundan hareketle Mersin’in kültür ve sanat ortamına önemli bir katkı sağlayacağını, kentin aydınlarının buluşma noktası olacağını düşündüğümüz Sokak Kitap ve Kahve Evi’ni 18 Şubat 2012 tarihinde açtık. Amacımız, kalitesi, hoş sohbeti, çeşitli kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle kentimizde önemli bir boşluğu doldurmaktı.
Bu işi yapmak pek de kolay olmadı doğrusu. Başından itibaren herkesin “Sakın bu işlere bulaşmayın, para kazanamazsınız, kimse kitap okumuyor artık, e-kitaplar varken, internet varken nasıl kitap satacaksınız…” vb. birçok olumsuz ifadeyle karşılaştık. Doğrusu zaman zaman biz de pes etmek noktasına gelmedik değil! Ancak bu kente ve insanlarına ve ilkelerimize olan inancımızı kaybetmemeye zorladık kendimizi. Bizim ilk hedefimiz kitap satmak değil, bizim de yokluğundan sıkıntı duyduğumuz gerçek bir kitap evine “sahip” olmaktı.
Bugün geldiğimiz noktada biraz daha umutluyuz. Çünkü yapmaya çalıştığımız işin kıymetini ve önemini fark eden dostlar edindik. Geçirdiğimiz iki yıl bize çok şey öğretti. Türlü etkinlikler gerçekleştirdik: imza etkinlikleri, söyleşiler, resim ve fotoğraf sergileri, anmalar, okuma grubu çalışmaları vb. Bunlar içinde kuşkusuz en önemli çalışmamız Celal Soycan yönetiminde gerçekleştirdiğimiz “Sanatta Düşünsel Pratikler” söyleşi dizisi oldu.
Kreşlerle okuma günleri düzenliyor ve çocukların kitaplara dokunmalarını sağlıyor, hikayelerin büyülü dünyasının tadına varmalarını ümit ediyoruz.
İnsanı gittikçe daha çok yoran ve zorlayan kent yaşamından azıcık uzaklaşmak, keyifli ve kaliteli bir mola vermek için Sokak Kitap ve Kahve ideal bir mekan. Biz burası için “ Sanatın ve kitabın sohbetle buluştuğu sokak” diyoruz ve bir kahveye bekliyoruz.”
Bir miktar kısaltarak yer verdiğim mektupta bunları yazıyor sevgili Sinem.
Mersin’de yer alan daha birçok kitap evinin kent kültürüne, yaşamına önemli katkı sunduklarını biliyorum ve bu şehrin bir bireyi olarak onlara da şükranlarımı sunmayı bir borç biliyorum.
Dr. Nedim İnce
Mersin / 07. 04. 2014
Son yorumlar