Kent tanımları çeşit çeşittir.
İşte bazıları:
Kapsayıcı olarak “Kent, sosyo -ekonomik ve kültürel özellikleri yönetim durumu ve nüfus bakımından kırsal alanlardan ayırt edilen, genellikle tarımsal olmayan üretimin yapıldığı, daha önemlisi hem tarımsal hem de tarım dışı üretim dağıtım ve denetim işlevlerinin toplandığı, teknolojik gelişme derecelerine göre belirli bir büyüklük, heterojenlik ve bütünleşme düzeyine varmış, ikincil toplumsal ilişkilerin, toplumsal farklılaşma, uzmanlaşma ve hareketliliğin yaygın olduğu yerleşim alanıdır.” şeklinde bir tanım yapılabilirken; Kent Toplum Bilimci LoisWirt ise“Toplumsal bakımından benzerlik göstermeyen bireylerin oluşturduğu, göreceli olarak geniş, yoğun nüfuslu ve mekanda süreklilik niteliği olan yerleşmedir.”diye betimleyebilmektedir.
İnsan yaşamak için sadece doğanın verdikleriyle yetinmeyip doğaya ve bir birine müdahale etmeye başladığında, doğadan kopup onda olanları değiştirmeye ve olamayan bir şeyler üretmeye başlayınca “kültür” denen kavramın içini dolduran şeyleri de yapmaya başlamış olur. Her insan topluluğu kendi kültürünü oluşturur ve onun içinde yaşar.
Kentler de kendi kültürünü yaratır. Kent kültürü denince akla “siyasal, dinsel, sanatsal hoşgörüden, özgürlükten, laik düşünce ve demokrasiden,bilimsel bilgi ve nesnellikten oluşan bir bütünlük.” gelir.
Görüldüğü gibi kent kültürünün birçok bileşeni vardır. Bunların içinde en önemlilerinden birinin sanat olduğunu söyleyebiliriz. Zira sanat diğer bileşenleri doğrudan etkileme özelliğine sahiptir.
Bunun farkında olan birçok insan, Mersin’de sanat ile ilgili birçok etkinlik yapmaktadırlar yıllar boyu; bireysel, kolektif…
Bir süre sonra Mersin onlara dar gelmeye başlar, ülkeye ve dünyaya açılmak isterler. Kafa yorarlar buna, birçok projeyi tartışırlar, sonunda “Uluslar Arası Müzik Festivali” üzerinde karar kılarlar…
“Mersin Uluslararası Müzik Festivali” için bir dernek kurmaya karar verirler. Faik Burakgazi, Emine Berika İpekbayrak, Ziya Aykın, Süleyman Cengiz, Ferda Er, Nuran Kurtuluş, Özay Öztürk ve Selma Yağcı,“Mersin Kültür Merkezi Derneği’”nin kurucu üyeleri olur.
“Müzik, İnsanlığın Uluslararası Dilidir” ilkesinden yola çıkarak kentimiz, bölgemiz, ülkemiz ve dünya insanlarının evrensel müzikle buluşmasını sağlamaktır.” hedefiyle yola çıkarlar.
Diğer yandan “Kültürlerarası diyalogun geliştirilmesiyle dünya barışının güçlendirilmesi, böylelikle kültüre, sanata ve sanatçıya saygı duyan, dinleyen, paylaşan bir sevgi ve saygı toplumunun oluşumuna katkıda bulunulmayı” amaçlarlar.
Tüm bu hazırlıklardan sonra ilk festival büyük bir heyecanla 2002 yılında gerçekleştirilir. Organizasyonda yer alanlar yanı sıra onu destekleyen devlet kuruluşları, yerel yönetimler, meslek odaları, ticari kuruluşlar da aynı heyecanı yaşarlar: ilkti, nasıl olacaktı, kent festivale ne kadar sahip çıkacaktı?..
İlkinde kente rüştünü kanıtlarken festival, altıncısında yani 2007 yılında Avrupa’ya da ispatlar ve Avrupa Festivaller Birliği (EFA) üyesi olur. Bu sene hayata geçirilen on beşinci festivaldir.
2002 yılından bu yana birçok gönüllü insan her türlü takdirin üzerinde bir gayretle organizasyonu kusursuz bir şekilde planlamakta ve yürütmektedir. Kentin buna verdiğikarşılık sonucunda ise festivalin kalitesi her geçen yıl artarak bu günlere gelinmiştir.
Festival bu sene 2 Mayıs’ta “Mersin Yumuktepe İçin Müzik” arıyor temalı beste yarışması ile başlayacak. Seçici kurulun yarışmaya uygun bulduğu besteleri Mersin Kültür Merkezi Şeref Salonunda dinleyecek olan Mersin halkı, oylarıyla birinciyi seçecek.
6-7 Mayıs’ta yine Mersin Kültür Merkezi17. Mersin Polifonik Korolar Şenliğine ev sahipliği yapacak. Bir birinden değerli polifonik korolar Mersinlilere müzik ziyafeti verecek…
Bir birini takip eden bir birinden güzel,dördü ücretsiz on iki etkinlikle kent müziğe doyacak, sanatçılar ise Mersin’e hayran kalacak…
15. Mersin Uluslararası Müzik Festivali,28 Mayıs’ta Ekrem Düzgünoğlu’nun Toroslar Belediyesi Cumhuriyet Meydanı’nda vereceği “Flamenko’dan Anadolu’ya” adlı muhteşem konseriyle son bulacak.
Mersin Halkı bu kentte yaşamaktan dolayı ne kadar şanslı olduklarını bir kez daha anlayıp festivaline sahip çıkarak önümüzdeki senenin festivalini sabırsızlıkla beklemeye başlayacaklar…
Dr. Nedim İnce
25. 04. 2016 / Altınoluk
Son yorumlar