preload preload preload preload

65 YAŞ VE HEKİM


2nd Kasım 2015 Köşe Yazıları 0 Comments

Hekimlerin atasının şamanlar, büyücüler, rahipler olduğunu tıp tarihinden biliyoruz. Yazılı tarihten hekimliği dinsellikten sıyırıp bilimsel bir meslek haline getirenin Hipokrat olduğunu öğreniyoruz. Bir tapınak rahibi olan Hipokrat hekimlik mesleğini din dışına taşımış, eğitimini o zamanki bilimsel temellere dayandırmıştır.
Hekimlik mesleğinde eğitim neredeyse yazılı tarih kadar eskidir. İlk düzenli eğitim dinden sonra tıp alanında başlamış, kurulan ilk üniversitelerde ilahiyat fakülteleri yanında tıp fakülteleri de yer almıştır.
İnsan sağlığını koruma, bozulan sağlığı onarma çabasında olan hekimlerin yaptığı işin önemi, eğitimini de etkilemiş ve ciddi, disiplinli, uzun süreli olmasına neden olmuştur.
Günümüzde hekimler, liseden sonra 6 sene süren tıp fakültesinden mezun olarak yetişmektedir. Eğitimin hiç ara verilmeden, sene kaybedilmeden tamamlanması halinde hekimler 24 yaşında diplomasına sahip olmaktadır. 6 senelik tıp fakültesi eğitimi bir yandan modern eğitim yöntemleri ile sürdürülürken, diğer yandan bir sanat olması nedeniyle usta-çırak ilişkisinin getirdiği özellikleri de taşımaktadır.
24 yaşında mevcut tüm fakültelerden daha uzun ve çok daha zorlu hekimlik öğrenimini tamamlayan genç hekimin önüne uzun bir meslek yaşantısı açılmaktadır. Mesleği gereği sürekli okuması, kendini yenileyip geliştirmesi gereken bir yaşam başlamaktadır.
Hekimlikte gelişen bilgi ve tıbbi teknoloji nedeniyle uzmanlık alanları ihtiyacı doğmuş ve her geçen gün bu uzmanlık alanlarının sayısı artmıştır.
Uzmanlık alanlarından birinde eğitim görüp uzman olmak isteyen hekimin önüne ikinci bir öğrencilik dönemi çıkmaktadır. Çıkmaktadır çıkmasına da uzmanlık öğrencisi olabilmesi için üniversite sınavlarından daha zorlu bir sınavı, Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı başarması gerekmektedir. Sınavı başardığında uzmanlık alanına göre değişen 4–6 senelik ikinci bir öğrencilik başlamaktadır. Gün aşırı nöbetlerle evin yolunun unutulduğu, bir yandan hekimlik yaparken diğer yandan yeni bilgi ve beceriler için yoğun çaba harcandığı, usta-çırak ilişkisinin en yoğun yaşandığı zorlu bir süreçtir uzmanlık eğitimi.
Hekim artık bir dalın uzmanıdır, hiç sene kaybetmediyse bu sevinci 28–30 yaşlarında tadar. Diğer fakülteleri bitiren arkadaşları iş yaşamında, sosyal hayatta önemli mesafeler kat ettikleri yaşta o uzmanlık mesleğine daha ilk adımını atmaktadır; yeni, deneyimsiz, ürkek…
Mesleğinin sanat olduğunu öğrenen hekim deneyimin her meslekten daha da önemli olduğunun farkındadır ve yine eğitimin aslında bitmediğini ve yaşam boyu süreceğini bilmektedir. Yıllar geçtikçe deneyimi artmakta, usta bir hekim olmaya doğru yol almakta ve daha az emek ile daha fazla hekimlik hizmeti üretebilmektedir. Bir sanat olan mesleğinde tecrübesini genç meslektaşları ile paylaşmaktadır.
Yıllar geçtikçe süren eğitime eklenen deneyim hekimi daha da usta kılmaktadır. Ustalaşan hekim topluma daha da yararlı hizmet vermekte, toplum için daha da değerli hale gelmektedir.
Hekimin ustalaşması ve toplum için değerinin artması ülkemizde sağlık politikaları üretenler için pek anlam taşımıyor gibi durmaktadır. Bir yandan ciddi hekim açığı olduğu söylenir ve bunu için derhal bir şeyler yapılması gerekir denirken ki derhal bir şeyler yapmanın sonuç vermesi 12 yıl almaktadır, diğer yandan 65 yaşını doldurmuş usta hekimlerin mesleklerini kamuda sürdürmeleri, yaş haddinden emekli edilerek ortadan kaldırılmaktadır.
Bir ara sözü edilen ama yaşama geçirilmeyen hekimlerin yaş haddi emekli yaşının 67 hatta 70’lere çekilmesi, sadece hekim açığını deneyimli hekimlerle azaltılmasını sağlamayacak, genç hekimlerin de deneyimli hekim ağabeyleri ile daha uzun süre çalışmasına imkan sunarak sağlık hizmet kalitesine olumlu katkı yapacaktır.
Ayrıca, hekim açığının olduğunun söylendiği bir ortamda; bunca uzun ve zahmetli bir eğitimden geçmiş, deneyimleri ile mesleğinde ustalaşmış, toplum için son derece değerli hale gelmiş hekimlerin, 65 yaşına kadar değil, 70 yaşına kadar kamuda hizmet vermeye devam etmeleri; kamunun bu hekimlere verdiği emekten beş sene daha fazla yararlanması demek değil midir?
Toplum adına bu kazanç için yapılması gereken sadece bir yasal düzenleme…

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email