Topraktan söz açarken oldukça sık “Toprak Ana” sözünü ederiz; nedenine pek kafa yormadan. Biraz düşündüğümüzde, toprağın doğurganlığı ile kadının doğurganlığının bu benzetmeyi yapmaya yol açtığına karar veririz. Öyle ya toprağa bir tohum ekeriz ve o bize ondan bir ürün verir; kadın da bir tohumdan bir çocuk… Toprak varlığımızı sürdürebilmek için gerekli besini verir; kadın neslimizi devam ettirebilmek için yeni bir insanı dünyaya getirir.
Mantık yürüterek vardığımız bu sonuçları avcı toplayıcı dönemden tarım dönemine geçen atalarımız, binlerce sene önce yaşayarak keşfetmişler. Tarım toplumlarında ana tanrıçalar; bolluğu, bereketi, üremeyi simgeleyen özellikleri ile hep diğer tanrıların üzerinde yer almışlar.
Sümerlerde Nimmah, Anadolu’da Ma, Kibele, Antik Yunanda Rhea ana tanrıçalardı. Bolluğu, bereketi ve doğurganlığı temsil ederlerdi. Arkeolog Sergen Çirkin’in, 8 Mayıs 2015 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji Ekinde yer alan, “Kadın İnsandır, Biz de İnsanoğlu” adlı yazısında Ana Tanrıçaları “Bereket Kültü” ile ayrıntılı olarak ele almaktadır ki şimdiye kadar anneler üzerine okuduğum en güzel yazılardan biri olduğunu söyleyebilirim. Bolluk ve bereket toprak anadan geldiğine göre, onun uykusundan uyandığı İlkbahar’da ana tanrıçalara adına şenlikler yapılan, adaklar sunulan mevsim İlkbahar olmalıdır. Bu nedenler binlerce sene önce insanlar İlkbahar aylarında ana tanrıçalarına şükranlarını sunmuş, onları kutsamıştır.
Görüldüğü gibi “Anneler Günü” aslında çok eskiden bu yana; “Bereket Kült ”ünü simgeleyen ana tanrıçalar döneminden beri, her İlkbahar’da dünyanın dört bir yanında değişik günlerde kutlanmaktadır.
ABD yurttaşı Anna Jarvis, 1908 yılında kendi annesini anmak için başlattığı “Anneler Günü” kutlamasını, ABD Kongresi 1914 yılında ülke çapında “Anneler Günü” ilan etti. O yıldan itibaren ABD’de “Anneler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Tarihsel bir geçmişi olan “Anneler Günü” kutlaması birçok ülkede değişik tarihlerde kutlanırken; ABD’nin dünyadaki kapitalist sistemin lideri olmasıyla kendi ülkesindeki Mayıs’ın ikinci Pazar’ındaki “Anneler Günü” neredeyse küresel düzeyde kabul görüp kutlanmaya başladı.
Annelere duyulan sevgiyi keşfeden piyasa; her şeyden olduğu gibi bundan da yararlanmasını bildi ve anne sevgisini hediye adı altında metalaştırdı. Artık “Anneler Günü” annenin ihtiyacı olsun olmasın, çocuğun parası olsun olmasın hediye alınması ile eşleştirilir oldu.
“Anneler tüketimi arttırma nesnesine haline getirildi” duygusu her sene daha da güçlenmeye başladı.
Bizi bir tohumdan bir insana dönüşene kadar kanıyla besleyip, karnında taşıyan; acılar içinde dünyaya getirip, sütüyle büyümemizi sağlayan; hayatta kalmamızı öğreten, gerekirse hayatını veren; annelerimizindir yılın 365 günü. Ve bu bile yeterli değildir. 366. Günü de hak etmektedirler; “Anneler Günü” olarak kutladığımız…
“Anneler tüketimi arttırma nesnesine haline getirildi” duygusunun olumsuzluklarına kapılmadan ve bu duyguyu besleyen davranışlardan kaçınarak; annelerimize 366. Günü de vermekten, artık ülkemiz için de kabul görmüş bir tarih olan Mayıs ayının ikinci Pazar’ında “Anneler Günü” kutlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz: Duyacağız…
Annelerimiz her türlü güzelliği hak etmektedirler!..
Dr. Nedim İnce
Mersin / 11. 05. 2015






Son yorumlar