preload preload preload preload

Bir Taşınmanın Anatomisi


28th Haziran 2016 Köşe Yazıları 0 Comments

Mersin’de dolu dolu bir otuz yıl yaşadık. Çok önceden aldığımız bir karar ayrılık vaktinin geldiğini hatırlatıyordu bize. Edremit Körfezi; Altınoluk, Ayvalık’a göç zamanıydı.
Bu zaman dilimine denk düşen Altınoluk Özel Ekin Tıp’ta ürolog ihtiyacı, kamudan emekliliğimin hemen ardından, özelde hekimliğimi yapma fırsatı yarattı.
Ev derlenip toplandı. Her daim olduğu gibi atılamayan birçok şeyin olduğu görüldü bu esnada ve işe yarayan ama kullanmadığımız birçok eşyanın da…
İşe yaramayanlar atıldı koli koli ve yarayanlar dağıtıldı… Koliler doldurulmaya başlandı günlerce ve neredeyse her zaman olduğu gibi çoğu evin annesi Hülya tarafından gerçekleştirildi.
Evi yüklemeye geldi sıra ve Ali, Ahmet ve Erman’la tanışmamıza… Önce büyük eşyaları paketlediler sonra büyük bir özenle kamyona istiflediler.
Ali Genç, kırklı yaşları geçmiş, babasının erken ölümüyle yedi kardeşin sorumluluğunu üstlenmiş, hepsini büyütüp evlendirdikten sonra annesinin “Hadi sıra sende evlenmezsen gözüm açık gidecek” demesi üzerine en son kendi evlenmiş, eşine ve iki küçük çocuğunu insanca yaşatabilmek için rızkını evden eve taşımacılık şirketlerinde arayan eski bir mobilyacı.
Ahmet Camcı, kırklı yaşlara yaklaşmış, biricik kızına iyi bir yaşam, güzel bir gelecek sağlayabilmek için yapmadığı iş, gitmediği ülke kalmayan, en sonunda evden eve taşımacılık şirketlerinde karar kılan eski bir mobilyacı ve kendi deyimiyle “Çukurova havalisinin en kral istifçisi” ki buna bizzat bizim eşyaları istiflediği kamyonda şahit olduk.
Efe Erman Bahçebaşı, otuzlara bir hayli zamanı olan sevimli, bıçkın kamyon şoförü. Sevgili Ahmet’in, “Yıldırım Şoför”lerden demesiyle, daha önceleri Mersin Halinden İstanbul’a bütün gece durmaksızın kamyon sürüp 9 saatte meyve ve sebze indiren şoförler arasında olduğunu öğrendiğim sevgili Erman’ın yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. İçine doğduğu baba mesleği kamyon şoförlüğü, onun yaşamının bir parçası olmuş adeta…
Sevgili Ali ve Ahmet’e yanıtını bildiğimi düşündüğüm soruyu yönelttim: “Mobilyacılık mesleğini neden bıraktınız ve bu işi niçin seçtiniz?” Tabii ki büyük mobilya fabrikaları küçük atölyelerin bir bir kapanmasına neden olduğu ve o yüzden mesleği bırakmak zorunda kaldıkları yanıtını aldım. Neyse ki evden eve taşımacılıkta, dolap söküp dolap monte etmede, bu becerilerini kullanabildikleri için iş bulabilmişler ve senelerdir bunu sürdürüyorlarmış.
Eşyalarımızı Mersin’den aldılar ve aynı zamanda seyahatteki evleri olan kamyonla, iki gün süren yolculukları sonrası kazasız belasız yerlerine ulaştırıp, Altınoluk ve Ayvalık’taki evlerimize yerleştirdiler.
Bin kilometreyi bir hayli aşan yolu kat ederek kendilerini ve eşyayı sağ salim menzile ulaştıran sevgili Erman, eşyaları paketleyip yükleyen, sonra da boşaltıp evlere yerleştiren sevgili Ali ve Ahmet’in özenli gayretleri görülmeye değerdi.
Evelerinden uzak ve uzun yollarda kamyonu kendilerine mesken etmiş bu emekçilerin, yaşamın zorluklarına nasıl göğüs gerdiklerini gördüğümüzde; hayatın bazı insanlar için ne kadar zor olduğuna bir kez daha tanık olduk…
Bir kez daha insanın ve emeğin ne kadar kutsal olduğunu da…
Teşekkürler Sevgili Ali, Sevgili Ahmet, Sevgili Erman…
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 28. 06. 2016

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email