preload preload preload preload

Erkekler de Yürüdü


9th Ağustos 2011 Köşe Yazıları 0 Comments

Mersin İmece Gazetesi’nin 8 Ağustos Pazartesi günkü sayısının birinci sayfasındaki haberin başlığı, yazının başlığı şeklindeydi ve şöyle devam ediyordu:
“Mersin’de bir gurup erkek son günlerde artan kadına yönelik şiddet olaylarını protesto etmek amacıyla yürüyüş yaptı. Gösterici erkekler, kocaları tarafından öldürülen kadınların fotoğraflarını taşıyarak, insanlık ayıbı olan kadına şiddete dikkat çekti.”
Kadının toplumsal konumunun kolaylaştırdığı, kadını aşağılayan en dip nokta olan hakaret ve şiddetin bizzat erkekler tarafından kınanması, lanetlenmesi çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Birincisi şiddetin kaynağının erkek cinsiyetinin kendisinin değil toplumsal yaşamda kadına ve erkeğe verilen rollerin zemin oluşturduğunu göstermektedir. İkincisi erkeklerin en az bir kısmının bu rolleri oynamak istemediğine işaret etmektedir. Bunlardan üçüncü bir sonuç çıkarmak mümkün o da çözümün erkek ve kadın rollerinin eşitlikçi bir şekle getirilmesi ile kalıcı bir şekilde mümkün olacağıdır.
Büyük şair Nazım Hikmet’in; “Yok edin insanın insana kulluğunu” çağrısı yeryüzünde yaşam geçirildiği gün insanlar arasındaki eşitsizlik ortadan kalkacağından cinsiyete dayalı bir sorun söz konusu olmayacaktır. Nihai hedefimiz bu olmalıdır.
Ancak o zamana gelene kadar acil yapılacak çok şey vardır: Kadınların üretimde yer alıp ekonomik özgürlüklerini kazanmaları ve eğitimde pozitif ayrımcılık yapılıp cehaletten kurtarılmaları…
Eğitimli, ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadınlardan oluşan toplumlarda kadına yönelik şiddet iyice azalacak ancak geleneksel tortuların izi olarak kendini gösterebilecektir.
Kadının eğitiminin önemini kavramak önemlidir ama yeterli değildir. Bunun gereklerini yerine getirmek asıl yapılması lazım gelendir.
Anıt İnsan Türkan Saylan yaşamını kadınların eğitimine, ekonomik özgürlüğüne adayarak ve kendisi gibi düşünen kadın erkek binlerce insanı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği çatısı altında örgütleyerek ülkemizde bir seferberlik başlatmıştır. İddiası kız çocuklarının okutulmamasının altında yoksulluğun olduğu, ailelere kız çocuğunun eğitimi için sağlanacak desteğin sorunu bir ölçüde çözeceği idi: ÇYDD’nin yaşam geçirdiği projelerle okuyan kız çocukları Saylan’ın vasiyetinde uygun, 30 binlerden 100 binlere doğru yükselmekte ve savını doğrulamaktadır.
ÇYDD gönüllülerinin gayretli çabalarının birinci elden tanığıyım. Okuldan alınıp evlendirilecek 14–15 yaşında kızların nasıl eğitime kazandırıldığının onlarca örneğini biliyorum. Bir yandan evlenme ve çocuk doğruma yaşları daha ileri çekilirken diğer yandan haklarının bilincinde olan yurttaşlar olmaları sağlandı. Diğer yandan bununla da yetinilinmedi, önemli bir kısmı yüksek okulu, üniversiteyi kazandı. Eğitim desteği ile buraları da bitirip üretime doğrudan katılan, ekonomik özgürlüğünü kazanmış bireyler oldular.
ÇYDD onbinlerce kızımızın okumasını sağlamakla kalmadı bu konuya dikkati çekerek, toplumsal farkındalığı arttırarak ve sözden eyleme geçmek isteyen kişi ve kurumlara model olarak kadınlarımızın eşitlik mücadelesinin önemli bir yol göstericisi konumuna geldi.
ÇYDD örneğinde olduğu gibi örgütlü sivil toplumun gönüllü gücüne, güç katacak kişi ve kuruluşlar ile kadınlarımız ve dolayısıyla toplumumuz için iç açıcı, gönül ferahlatıcı çok şey yapabiliriz.

Dr. Nedim İnce
09. 08. 2011 / Mersin

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email