“Aydınlanmanın daim filize duran ulu Çınarı”
Şanslı bir insan olduğuma her geçen gün daha fazla inanmaya başladım. Geçen hafta İçel Sanat Kulübü ve Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği, Yenişehir Belediyesi ile birlikte yaşayan bir efsaneyi Mersin’e getirdiler: Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, İçel Sanat Kulübü’nün Mersin’e kazandırdığı Nevid Kodallı salonunda, iki akşam üst üste bir birinden keyifli söyleşilerde bulundu. Bir akşam “Çağdaşımız Shakespeare ”den söz ederken diğerinde “Marlyn Monroe’nın Ölümü ve Amerikan Devlet Niteliği” idi konu. Yaklaşık iki saat süren etkinlikte zaman su gibi aktı sözlerin üzerinden: bilgeliğin coşturduğu…
Yılların emekle, bilgiyle, sevgiyle imbiğinden geçmiş ince bir mizah; buna eşlik etmekten kendini alamadı.
Örneğin bir söyleşide; “Bizdeki televizyonu nasıl buluyorsunuz?” sorusuna verdiği; “Çok eğitici buluyorum. Düğmeyi her açışımda hemen bir kitap alır, okumağa başlarım…” yanıtı, yukarıdaki yazılanı anlaşılır kılar düşüncesindeyim.
Örnek bir dayanışma içinde bu güzel etkinliği hayata geçiren kurumlara, emeğini esirgemeyen gönüllülere ne kadar teşekkür etsek azdır.
Doğduğu Gelibolu’dan altı yaşında ayrılan Türkkaya Ataöv, Amerika’ya kadar uzanan zorlu eğitimini bilim doktoru olarak tamamladığında tereddütsüz olarak ülkesine döndü. Babası elinden tutup Atatürk’ün katafalkının önünden gözyaşları ile geçirirken, küçücük çocuk zihninde bu ülkenin kurucusunun izinden gitme ideali çoktan başköşeye kurulmuştu çünkü…
Yurdunun güzel günler görmesini, yurttaşlarının, özgür, eşit, eğitimli, varsıl ve mutlu bir şekilde yaşamasını istiyordu. O nedenle Yön Bildirisi’nin imzacılarındandı. Türkiye İşçi Partisi’nin aktif akademisyenlerin ilklerinden, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) merkez yönetim kurulu üyelerinden biri olması hep bu arzu nedeniyleydi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde Kırk bir sene büyük bir aşk ile sürdürdüğü görevi sırasında binlerce öğrenci yetiştirdi; bazılarının şu anda ülkenin dört bir yanında bürokraside önemli görevlerde yer aldığı ve onlarcasının akademide hocalık yaptığı…
Panel, konferans ve akademik makaleler yanı sıra gündelik hayata da müdahil olmaktan geri kalmamakta gazetelerde büyük bir beğeni ile okunan köşe yazıları da yazmaktadır..
Ermeni meselesi üzerine, çoğunluğu Ermeni kaynaklarına dayalı konferansları, kitapları ile dünyanın dört bir yanında bu konunun aranan bir konuşmacısıdır.
Şans meleğim yine yanımdaydı ve söyleşiden sonraki akşam yemeğinde yan yana düşmüştük. “Sevgili Hocam, bunca yoğunluk içine 165 kitabı nasıl sığdırdınız?” diye sorduğumda alçak gönüllülüğünü de görme fırsatım oldu. “150 kitabım basıldı, telaffuz ettiğiniz sayı fazla” dedi. Sonra soruyu iki kelimelik kısa bir cümle ile yanıtladı: “Çok çalışarak…”
Kitaplarını imzalarken bir özelliği daha ortaya çıktı. Resmi seviyor ve tüm yaptıklarına ek olarak resim de yapıyordu. Nitekim hediye ettiği sadece imzalı kitapları değildi, içine yaptığı resimler de armağanın bir parçasıydı. Resim üzerine yazdığı kitaplarından da söz etti bu vesileyle.
İşçi haklarının üretimin toplumsal denetimi ile savunulabileceğine inan, barıştan yana, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı, demokrasinin, insan hakların, azınlıkların, kadınların ve çevrenin korunmasından yana olan Türkkaya Ataöv; hepsinin bir bütün halinde ve hiçbirinden vazgeçmeden uygulanması gerektiğine vurgu yapmakla kalmamakta; bitmek bilmez enerjisi ile bunu yaşama geçirmek için biteviye çalışmaktadır.
Her an taze bir filize duran böyle bir aydınlanma Çınarını tanımak şans değilse…
Nedir?!.
Dr. Nedim İnce
Mersin / 15. 12. 2014
Son yorumlar