preload preload preload preload

Savaş ve Barış


7th Eylül 2016 Köşe Yazıları 0 Comments

Lev Tolstoy, dünyanın en uzun dokuzuncu romanı olan “Savaş ve Barış” ta, barışın aslında savaşın varlığından hayat bulduğunu edebi bir dille ifade etmiştir..
Sözlük tanımını da baktığımızda bunun böyle olduğunu görürüz. Türk Dil Kurumu Güncel Sözlükte barış; “savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum, sulh, hazar”olarak tanımlanmaktadır.
Barışı anlamak için o zaman savaşın tanımına ihtiyacımız var demektir.
Savaş; “devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal” şeklinde yer almaktadır aynı sözlükte.
Çok genel tanımla silahlı mücadeleye savaş, onun olmamasına, ortadan kalkmasına barış diyebiliriz.
İnsanlık tarihinden 3000 yıl geriye gidildiğinde yeryüzünde savaşsız yılların 240 olduğunu görürüz. Diğer bir deyimle insanlar 2760 sene savaş içinde yaşamışlar ve hala da yaşıyorlar. Diğer yandan bir başka şekilde düşünecek olursak, ortalığın kan revan olduğu ülkemiz, bölgemiz ve dünyanın birçok bölgesinde yaşanan savaşlara, yaşanan tüm acılara rağmen barışın mümkün olduğu umuduna varabiliriz; 240 sene yaşanmış barış yıllarının bize sunduğu imkan sayesinde…
Bu imkanın açtığı yoldan giderek savaşların bitmesi için, bireysel, örgütlü her şekilde sesimizi yükselterek, mücadele ederek, barış yıllarının sayısını, savaş yılların sayısının üstüne çıkarmamız mümkün olabilir.
Hatta bir bakarsınız savaş ortadan kalktığı için kendisiyle birlikte barış kelimesine de gereksinim kalmaz ve sözlüklerden çıkarlar; tarihsel anlamı dışında başka bir şey ifade etmez olur insanlar için…
İnsanın insana kulluğunun, sömürünün, talanın, yokluğun, yoksunluğun, esaretin bittiği gün; o gün olacak…
1 Eylül 1939’da Hitler Polonya’ya saldırı emrini verirken kendinin ölüm emrini de verdiğini bilmiyordu. Bunun yanı sıra 60 milyon kişinin öleceği bir İkinci Dünya Savaşını, yeni bir emperyalist paylaşım savaşını başlattığını da pek tahmin edemiyordu.
1945 yılında savaş bittiğinde 25 milyonu Sovyetler Birliğinden olmak üzere 60 milyon insan artık yaşamıyordu. Avrupa Kıtası yerler bir olmuş, Japonya ve Pasifik adaları yakılıp yıkılmış, insanlık, insanın atom bombasıyla yüz binlerce insanı yakıp kavurduğunu görmüştü.
Barışı gündemde tutabilmek, savaşın kıyıcı yüzünü anımsatmak için 1 Eylül tarihi “Dünya Barış Günü” ilan edildi ve her yıl dünyanın dört bir yanında barış şenliklerinin yapıldığı, savaşa hayır çığlıklarının atıldığı gün oldu.
Birleşmiş Milletlerin 2001 yılında 21 Eylül’ü “Barış Günü” kabul etti. Birleşmiş Milletlerin her yıl açılış günü olan bu gün yerine; insanlık, 1 Eylül’leri “Dünya Barış Günü” olarak kutlamaya devam etmektedir.
Savaş ve barış üzerine birçok düşünürün özlü sözlerinden bir kaçını paylaşalım:
• Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler. –Krezüs
• En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir. – Cicero
• Ne iyi bir savaş vardır ne de kötü bir barış. – B. Franklin
• Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur. – Victor Hugo
Son on yıllarda yaşadığımız acılarla, yıkımlarla barışın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlarken, yazıyı Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu günlerde ve her zaman çok ihtiyacımız olan, sözü ile bitirelim…
“Yurtta Barış, Dünyada Barış!”

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email