Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğü mesleği; “belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş” olarak tanımlamaktadır.
Biraz açacak olursak meslek, özelleşmiş bir işi, hizmeti yerine getirebilmek amacıyla özelleştirilmiş beceriler bütünüdür denebilir. Kişi bu becerileri kazanabilmek için mesleğine yönelik özel eğitim alacak, bunun sonucunda kazandığı becerilerin yeterli olduğuna dair sınav ve onaydan geçip yeterli olduğu belgelenecek ve mesleğini belirlenmiş etik ve de yasal kurallar çerçevesinde yaşama geçirmeyi kabul edecek. İşte tüm bunlar tamamlandığında meslek sahibi unvanını almış olur ve mesleğini icra edebilir.
Tarih boyunca mesleğin etik değerlerini, gelişimini, yeterliliğin belgelenmesini ve diğer insanlar nezdinde tanınmasını sağlayan meslek kurumları olmuştur. Bu kurumlar sanayi öncesi meslek loncaları, ahilik vb… iken günümüzde ise resmi olarak meslek odaları, yarı resmi olarak da meslek dernek ve birlikleridir.
Hekimlik insanlık tarihinin en eski mesleklerinden biridir. Büyücüler, şamanlar ve rahiplerle başlayan sağlık hizmeti, bilginin ve teknolojinin ilerlemesiyle özel eğitim alarak sağlık hizmeti alanında yetkinleşen hekimlerle devam etmiştir.
Doğrudan insan ile ilgilendiği, insanın canını ilgilendirdiği için hekimlik tarih boyunca özel bir meslek olagelmiştir.
Diğer mesleklerden farklı olarak hekim, binlerce sene önceden miras olan ve ilk Hipokrat ile başlayan, meslek yeminiyle başlar işe…
Buna başlayabilmesi için de ustaları ve öğretmenleri tarafından uzun ve zahmetli bir eğitimden geçirilir.
Mesleğini, hem meslektaşları hem de hastalarla ilişkisini tanımlamış, Deontoloji adı verilen kurallar bütünü ve meslek etiği çerçevesinde icra eder.
Bunu düzenleyen, denetleyen meslek odası, yani tabip odaları, mesleğini yapmada yol göstericisi, haklarını savunmada örgütlü gücüdür.
Gelişen ve akla sığmayan dijital teknoloji hekimlik mesleğinde ciddi değişikliklere yol açmaya başladı. Serbest hekimlik dikkate alınmayacak kadar azaldı. Hekimler artık serbest meslek erbabı, kendi patronu değil. Kamu ya da özel sektörde ücretli çalışanlar olarak mesleklerini sürdürüyorlar. Mesleği icra etme kuralları artık daha çok yasa ve yönetmeliklerle belirlenmekte, Deontoloji tarih sahnesinden çekilmeye başlamaktadır. Ücretli çalışanlar haline geldiğinden hekimler; emek mücadelesinde sendikal örgütlenmeler önem kazanır oldu.
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde meslek odaları klasik işlevini kaybetmeye başlamış olsa da gerek ülkemizde uygulanan ve sağlığı ticarileştiren sağlıkta dönüşüm projesinin hekime, hastaya, topluma yansıyan olumsuz sonuçları, gerek hekimin çalışma koşullarına ve özlük haklarına yönelik olumsuz gelişmeler gerekse de iktidarların tabip odalarına karşı geliştirdiği olumsuz tutumlar nedeniyle…
Hekimlerin odalarına sahip çıkmaları; tarihsel gücüne, örgütlü olmanın gücünü ekleyerek başta kendi özlük hakları ve çalışma koşulları olmak üzere, sağlık alanında ve onu çoğu kez doğrudan ilgilendiren toplumsal alanda iyiye, güzele, doğruya yönelik mücadelenin güçlü kurumları olmasını sağlaması gerekir.
Hekimlerin kendi planı yoksa kendi planı olsa da onu yaşama geçirecek gücü yoksa başkalarının planlarının parçası olmaktan kurtulamaz.
Hekimlerin, bu bilinçle tabip odaları seçimlerine katılmaları, seçime aday hekimlerden mesleki etik çerçevesinde, mesleğe, insana, topluma hizmet etme mücadelesinde doğru önderlik edebilecek vasıfta olanları görev getirmeleri zorunluluk gibi durmaktadır.
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 10. 04. 2018
Son yorumlar