preload preload preload preload

Tıp Bayramı


15th Mart 2018 Genel 0 Comments

Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşlarının ilk defa 1919 yılında düşman işgaline karşı bir direniş eylemi olarak yaşama geçirdikleri 14 Mart Tıp Bayramı, o günden bu yana her yıl düzenli olarak kutlanmaktadır.
Osmanlıda açılan ilk tıp fakültesinin öğrenime başladığı gün olan 14 Mart, Tıp Bayramı olarak kutlanıyor olsa da başlangıç mayasına uygun ruhunu günümüze kadar korumayı sürdürüyor.
14 Mart Tıp Bayramı, bir hafta süreyle Tıp Haftası olarak kutlanırken bir yandan çeşitli kültürel ve sportif etkinliklerle şenlik havasına bürünürken diğer yandan sağlık ile ilgili sorunları dile getirip çözümleri için basın açıklamasından beyaz önlüklerle yürüyüşlere kadar çeşitli eylemleri de barındırmaktadır.
Bu bayramlarda:
Uzun yıllardır hekimlerin yetiştirilmesinde ve uzmanlaşmasında yaşanan eksiklikler dile getirildi ki daha kaliteli sağlık hizmetinin olmazsa olmazı kaliteli hekimler yetişsin…
Uzun yıllardır sağlık kurumlarının koruyucu hekimlik başta olmak üzere, birinci basamaktan üçüncü basamağa kadar yeterli ve doğru organize edilmesi için talep de bulunuldu ki uzun ve zor bir eğitimde geçen hekimlerin emekleri daha verimli hale gelsin; sağlık hizmetini koruyucu olarak herkese, tedavi edici olarak ihtiyacı olanların tümüne yetebilsin…
Uzun yıllardır sağlık hizmetinin ikame edilemeyen bir hizmet olduğu vurgulandı ki sağlık harcamaları genel bütçeden karşılansın, parası olan da olmayan da bu hizmetten yararlanabilsin…
Uzun yıllardır sağlığın; herhangi bir hastalık ve güçsüzlük halinin olmaması ve bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma durumu olduğu ifade edildi. Tanımdan da anlaşıldığı gibi sağlığı sadece sağlık hizmetleriyle koruyup tedavi edemeyiz. Çevre koşulları, beslenme, barınma, yaşam tarzı çalışma koşulları, iklim gibi birçok etken sağlığı etkilemektedir. Bu nedenle hekim örgütleri toplumsal alanlarda sorumluluk aldı ki tam sağlık hali hayata geçebilsin…
Uzun yıllardır din, dil, renk, ırk farkına bakmaksızın hekimin sağlık hizmeti sunmada en önemli kişi olduğu, insan temelinde hizmet verdiği söylendi ki hasta hekime güvensin, saygı duyarak tedavide işbirliği yapıp sağlığına bir an önce kavuşsun…
Uzun yıllardır hekimlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, yeterli ücret alması, emeklilikte insanca yaşayabilecek bir maaşa sahip olması istendi ki sağlık hizmetini verirken hastasından başka bir şey düşünmesin…
Uzun yıllardır bunlar yeterince yapılmadığı gibi “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” ile olanlar da alt üst edildi.
Tıp Fakülteleri, kalite sayıya kurban edilerek, yüzleri buldu; iyi hekim yetiştirme zora girdi…
Sağlık ocağı yerine geçen aile hekimliklerinin bu haliyle koruyucu sağlık hizmetini yerine getirmeleri sıkıntılı hale geldi…
Genel Sağlık Sigortalı, Özel Sağlık Sigortalı ya da cepten paralı; sağlık hizmetleri tamamen para karşılığı verilir oldu…
Hekimlerin ve örgütlerinin meslekleri gereği toplumsal sorumluluk almaları büyük oranda engellenerek tam sağlık hali için mücadelenin önüne ket vuruldu…
Hekimler sağlık hizmetlerinde yaşanan sıkıntıları yegane sorumluları gibi gösterilip hastalara hedef gösterildi, sağlık hizmeti sırasında şiddet arttı. Hastanın hekime güveni sarsılarak tedavide işbirliği zedelendi; tedavi maliyetleri artarken, iyileşmeler uzadı…
Hastanelerdeki performans sistemiyle sağlıkta oluşturulan rekabet ortamı, hekimler arasındaki işbirliğini, sağlık ekibinin uyumunu azalttı ve beraberinde sağlık hizmetlerinde sayı -parça başı ödeme nedeniyle- kalitenin önüne geçti, bu da kaliteyi sıkıntıya sokup harcamaları arttırdı…
Hekim ücretlerini iyileştirme yerine performansa bağlamak çalışma huzurunu kaçırırken, emekli maaşlarının yetersizliği gelecek kaygılarını arttırdı; huzursuz ve kaygılı hekimin hastaya yoğunlaşmasında sıkıntı olasılığı doğdu…
Kısaca sağlık ticarileşti ve ikamesi olmayan sağlık alanında paranın hükmü geçmeye, her şey onun kurallarına göre tecelli etmeye başladı…
14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun!..
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 13. 03. 2018

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email