preload preload preload preload

BİR AKADEMİSYEN GÖZÜYLE 2015 TÜRKİYE PISA SONUÇLARI


20th Aralık 2016 Köşe Yazıları 0 Comments

PISA, zorunlu eğitimden örgün eğitime geçme aşamasında olan 15 yaşındaki öğrencilerin, Matematik Okuryazarlığı, Fen Bilimleri Okuryazarlığı ve Okuma Becerilerini araştıran, kendileri hakkındaki görüşlerini, öğrenme biçimlerini, okul ortamlarını ve aileleri ile ilgili bilgileri ortaya koyan; OECD’nin üç senede bir uyguladığı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” projesidir.
Öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirmede nerede olduğunu saptamaya çalışan bu projeden çıkan sonuçların, ülkelerin eğitim politikalarına ışık tutması umulmaktadır.
Projeye katılan ülkelerde, tüm 15 yaş öğrencilerini temsil edecek şekilde, seçkisiz (random) istatistikî yöntemle seçilen öğrenciler; çoktan seçmeli, karmaşık çoktan seçmeli, açık uçlu, kapalı uçlu gibi değişik soru türlerini içeren bir sınava tabi tutulmaktadır.
2000 yılında başlanan projeye ülkemiz 2003 yılında katılmış ve her üç yılda bir yapılan sınav sonuçları PISA tarafından raporlaştırılarak açıklanmaya başlamıştır.
Üç yılda bir ülkemizin geleceği olan gençlerimizin eğitimde nerede olduğunu gösteren bu sonuçlar, aynı zamanda geleceğimizin de ne olacağı hakkında fikir vermektedir. Zira bu sonuçlar bize “geleceğimiz olan 15 yaşındaki öğrencilerimizin; bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirme becerilerinin” ne aşamada olduğunu göstermektedir; bu da eğitim sistemimizin performansını…
2015 PISA Türkiye sonuçları açıklandı. Türkiye, fen bilimleri alanında OECD ortalamasının 493 puan olduğu çalışmada Türkiye 425 puanla 72 ülke arasında 53., okuma becerilerinde 428 puanla 51., matematik alanında OECD ortalaması olan 490 puanın 70 puan altında kalarak, 420 puanla 50. sırada yer almaktadır.

PISA 2015 sonuçları 2012 sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda matematikte 28 puan, fende 38 puan ve de okumada ise 47 puan düşüş olduğu görülmektedir. 2012 de zaten iyi olamayan PISA sonuçlarının, 2015 de daha da kötüleşmesi, ülkemizin eğitim siteminde bir şeylerin iyi gitmediğini göstermektedir.

Konun önemi nedeniyle bu sonuçlar üzerine birçok değerlendirme yazıları kaleme alındı. Ben de sizlerle Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş’ın bu konudaki içeriği zengin ve uzunca yazısından bazı bölümler paylaşarak, işin bir ucundan tutmaya çalışacağım.
“(..)PISA sonuçları ayrıca ülkemizin genel başarı potansiyeli yanında başarı oranımızı da ortaya koyuyor. Sınava katılan ülkelerin öğrencilerin üst düzey beceri gösterme ortalaması yüzde 15,3 iken bu oran Türkiye’deki öğrenciler için yüzde 1,6. Türkiye’de geçmişte öğrencilerin % 10 kadarı üstün başarılı gösterilirdi. Bugün bu durum % 1,6 ve bu oranla Türkiye’yi kendini muasır medeniyetler düzeyine ve ileri teknoloji üreten ve demokrasisi gelişmiş bir ülke konumuna taşıyamaz(..)”
“(..)PISA sınavına katılan 15 yaş gurubunda 6000 öğrencimizin çoğunluğu anlaşılan okuduğunu anlamıyor. Okuduğunu anlamayan kişiden hiçbir sağlıklı analiz yapması beklenemez. Soruyu anlamak çözümün yarısı demektir. Konu anlaşılmadığı için ülkemiz bugün bir dizi ciddi sorun yaşamaktadır. Bugün okuduğumuzu iyi anlamadığımız için MIŞ gibi yaşıyoruz. Bir birimizi dinlemiyoruz, dinlediğimizi de yanlış anlıyoruz, anladığımızı sandığımızı da yanlış algılıyoruz(..)”

“(..)Fen konusunda diğer bütün sınavlarda en zayıf olduğumuz alanların başında geliyor. Öğrencilerimiz dört işlemi problemlerini de çözemiyor. Soyut düşünmeye dayalı sorun çözme, analiz etme doğrudan matematik ile ilgilidir. Matematik bilmeyen bir toplumun bilim yapması, teknoloji üretmesi ve bu dünyada gelişerek refah içinde yaşaması artık imkânsızdır. Bütün bu sonuçlar ve bizim ülkemizdeki sınav sonuçları çok sınırlı sayıda öğrencimizin (% 1-3 kadarı) ancak farkına varılabilirliği yüksek ve öğrenme becerilerini geliştirmiş olduğu görülüyor. Diğerleri maalesef yetersizdir. Bu çocuklar ile ileride yaratıcı düşünce üreten yeni buluş bulan iyi mühendis, doktor, avukat, sosyal bilimci çıkarmayacağız demektir. Bu profile bizim ileride bilim ve teknoloji yapamayacağımız görülüyor(..)”

“(..)Sorun bence öğrenemiyoruz çünkü öğretiliyoruz eğitilmiyoruz. Nedeni de yöntem ve yöntem kavramlarını bilmiyoruz. Gelişmiş ülkeler eğitim yapıyor ve insanına konuyu kavratıyor düşündürtüyor üzerinde beyin jimnastiği yaptırıyor. Biz ise sınava hazırlıyor ve test çözdürtüyoruz. Sanırım fark burada(..)”

Sayın Prof. Dr. İbrahim Ortaş bu tespitleri yaptıktan sonra çözüm önerileni de sıralıyor:
“-Belirlenmiş bir eğitim ve bilim politikası oluşturulmalı
-Eğitime ve bilime ayrılan GSMH’ payının artırılmalı
-Öğretmen yetiştirme politikası yeniden belirlenmeli ve öğretmen okulları başlı başına bir politika ile sağlanmalı
-Okul ortamı daha canlı ve öğrencinin yaşam sevincini oluşturacak şekilde yeniden düzenlenmeli
-Eğitim bilimsel temele dayalı ve fen okur-yazarlığı eksenine oturtulmalı. Yeniden okullarda laboratuvar, atölye ve işlikler kurulmalı. Yaparak öğrenme, el becerileri ve kişinin kendini gerçekleştirmesi sağlanmalı
-Kişinin bağımsız düşünme, soyut düşünme, analitik düşünme ve yaratıcılık becerileri kazanmasına ortam hazırlanmalıdır.”

Ve son noktayı koyuyor:

“Türkiye’nin üstesinde gelmeyeceği bir sorun değil. Yeter ki ideolojik ve ön yargılardan kendimizi kurtaralım ve dünya ölçeğinde bir amaç ve hedef koyalım. Hedeflerimizin gerçekleşme durumunu izleyelim.”

Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 19. 12. 2016

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email