preload preload preload preload

Böbrek Nakli ve Kronik Böbrek Yetmezliği


2nd Mart 2016 Köşe Yazıları 0 Comments

Geçen haftadan kaldığımız yerden devam edelim.
Kronik böbrek yetmezliği (KBY), glomerüler filtrasyon değerinde yani böbreğin süzme fonksiyonlarında azalmanın sonucu böbreğin sıvı-solüt dengesini ayarlama ve metabolik-endokrin fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bozulma hali olarak tanımlanabilir.
Üremi; kronik böbrek yetmezliğinin neden olduğu tüm klinik ve biyokimyasal anormallikleri içeren bir deyimdir ve birçok kaynakta kronik böbrek yetmezliği ile eş anlamda kullanılmaktadır. Kronik böbrek yetmezliğinden etkilenmeyen organ veya sistem hemen hemen yoktur.
Böbreğin süzme fonksiyonu normalin 1/3 den aşağıya düşmedikçe kronik böbrek yetmezliği bulguları oluşmaz. Böbrek 1/3 fonksiyonu beden için yeterlidir. Bunun altına düşünce belirtiler başlar. Fonksiyonların 1/4 de belirtiler çok şiddetlidir. Fonksiyonların 1/10 da ise son dönem böbrek yetmezliğidir ki diyaliz ve ya böbrek nakli gerekir.
Kronik böbrek yetmezliği başlangıç bulguları gündelik yaşantımızda çok sık yaşadığımız ve birçok nedeni olabilen yani sadece böbrek yetmezliğine özgü olmayan, halsizlik, bitkinlik, iştahsızlıktır. Hastalık ilerledikçe bu bulgulara; kansızlık, vücutta şişme, yüksek tansiyon, hıçkırık, ciltte kaşınma, sindirim sisteminde kanama, bilinçte bulanma, baş ağrısı, sersemlik, sinirlilik, kas güçsüzlüğü, cinsel istekte azalma gibi bulgular da eklenir. Tedavi edilmezse üremik koma ile yaşamın sonuna gelinir.
Ülkemizde kronik böbrek yetmezliğinin nedeninin yaklaşık beşte biri kronik glomerülonefrit denen böbrek hastalığı iken, beşte birinin yüksek tansiyonun, beşte birinin ise şeker hastalığının böbreklerde yaptığı hasardır. Genetik hastalıkların oluşturduğu kronik böbrek yetmezliği de yine beşte bir oranındadır. Geri kalan kısmına da ürolojik hastalıklar ve diğer hastalıklar yol açmaktadır.
Kronik böbrek yetmezliği oldukça yaygın görülen bir hastalıktır. Ülkemizde 2009 verilerine göre bir milyon kişiden 820 kişisi kronik böbrek yetmezliğidir. Bu rakamın 2001 yılında milyon başına 314 olduğunu göz önüne aldığımızda, kronik böbrek yetmezliğinin nasıl hızla arttığını ve ciddi bir toplumsal sağlık sorunu olduğunu anlarız.
Kronik böbrek yetmezliğinin en az yarısının nedeni şeker hastalığının ve yüksek tansiyonun böbrekte yaptığı hasardır. Şeker ve yüksek tansiyon hastalarının tedavilerini titizlikle yapmalarının, kontrolleri aksatmamalarının önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Zira aksi durumda kötü son: diyaliz ve şans bulurlarsa böbrek naklidir.
Son yıllarda organ reddini önleme tedavisinde, antimikrobiyal tedavide, enfeksiyonların kontrolünde ve cerrahi teknikte sağlanan gelişmeler, böbrek naklini son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda en fazla tercih edilen, en başarılı tedavi yöntemi haline getirmiştir. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre, 2015 yılında 2371 böbrek nakli yapılmış olup bunun yüzde 30’u kadavradan alınan böbreklerle gerçekleştirilirken yüzde 70’i hala canlı donörlerin bağışladığı böbreklerle yapılmıştır. Kadavra/ donör oranı gelişmiş ülkelerde tam tersine olup yüzde 80 kadavra, yüzde 20 canlı donör şeklindedir.
Böbrek nakli için ülkemizde bekleyen binlerce kronik böbrek yetmezlikli hasta var. Bu sayı 2015 yılında yirmi binlerin biraz üzerindedir. Diyalize giren diğer kırk bin üzerindeki hasta ya nakil istememekte ya da nakile uygun bulunmamaktadır.
Son yıllarda sayısı ve kalitesi artan organ nakil merkezleri, böbrek nakli bekleyen hastaları kısa zamanda ameliyat edecek kapasiteye ulaşmıştır. Ancak hala eksik olan nakledilecek sağlam böbrek sayısıdır. Bunu arttırmanın yolu organ bağışından geçmektedir. Organ bağış kartlarını doldurma yanı sıra çevremize, öldüğümüzde organlarımızı nakil için almalarına izin vermelerini vasiyet edersek, organlarımızın başkalarında canlılığını sürdürerek onların yaşamasına katkı sağlayabilir; fonksiyonu gören organımız ile kısmen de olsa ölümün ötesine geçebiliriz.

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email