preload preload preload preload

DUYMAK- DİNLEMEK


10th Şubat 2016 Köşe Yazıları 0 Comments

Bakmak- görmek üzerine çok söz edilir, yazılar kaleme alınır, gündelik yaşamda aralarındaki farka sık sık atıfta bulunulur. Onunla kalsa iyi, bir deyim türetilmiştir bu konuyu dert edinmiş;“Bakar kör”diye
Algıda seçicilik üzerine bir şeyler okur ve örneklere göz atarken gölgede kalmış beş duyu ile ilgili başka bir ikiliğin farkına vardım; şimdiye kadar pek üzerinde durulmamış: duymak- dinlemek.
Bakmak- görmek üzerine yazılan yazılarda, bunu yerine duymak- dinlemeyi koysak verilen bilgilerin hemen hepsinin doğru olduğunu görürüz. Yine de duymak- dinlemek ayrı bir yazısı hak ediyor.
Ses enerjisi dalgalara halinde, çeşitli ortamlarda farklı hızda yayılır. Örneğin deniz seviyesinde ve 21 santigrat derecede saniyede 343,2 metre yol alır. Ses dalgaları işitme organımız olan kulağa ulaştığında dış kulaktan orta kulağa geçer. Buradaki kulak zarını titreştirir. Orta kulak, zar ile iç kulak arasındadır. Zardan iç kulağa doğru bir birine değerek köprü şeklinde uzanan üç küçük kemikçik- çekiç, örs, üzengi- zardan gelen titreşimi iç kulağa ulaştırır. Buradaki özel hücreler titreşim enerjisini elektriksel enerjiye çevirerek işitme sinirini uyarır; işitme merkezide bunu sese dönüştürür.
Duyma dediğimiz budur.
Dinleme ise duyduğumuzu anlamlandırma olmakla birlikte sadece bundan ibaret değildir. Bu anlamı işleme, karar vermede kullanma ve hafızada depolamadır aynı zamanda.
Birileri bize öğüt verirken duyar, söylenenleri anlamlandırır sonra da diğer kulağımızdan dışarı veririz; kararda kullanmaz, hafızaya alıp bilgi haline geçmesine izin vermeyiz çoğu kez.
Öğretmenimiz sınıfta ders anlatırken hülyalara dalar, tam o anda yakalanır ve “- son söylediğimi söyle” komutuyla karşılaşırız. Duyduklarımız bizim için anlamlı şeylerdir ancak hafızaya kaydetmediğimiz için yanıt veremez ve mahcup oluruz. Diğer yandandinleme becerisini geliştirmişaz sayıdaki öğrenciler ise yanıtı verirken son cümleyle yetinmez ve sınıftakileri şaşırtır.
Duymak için özel bir şey yapmamıza gerek yok iken, dinlemek içinistek, yoğunlaşma ve dikkat gerekmektedir. Bu şekilde sesleri geçmiş deneyimlerimizin ve bilgilerimizin ışığında anlar, anlamlandırır, hafızaya kaydeder ve ya anında ya da gerektiği zaman kararlarımızda kullandığımız/acağımız bilgiler haline getiririz.
Dinlemedeki bu seçicilik hele de kent yaşamıyla gürültü boyutu daha da artmış ses bombardımanından kısmen korunmamızı sağlamaktadır.
Diğer yandan gösteri dünyası haline gelmiş yaşamımızda maruz kaldığımız görüntü ve ses bombardımanı dinleme becerilerimizi dumurauğratmakta, anlamlandırma zaafıbaşlamakta ve bize doğru diye belletilmek istenen şeyler, kafa yormadan bizim doğrularımız olmaktadır.
Bakmak ne kadar önemliyse dinlemek de o kadar…
İyi bir dinleme sayesinde sadece bize duyurulmak istenenler yanı sıra başka şeyleri de duyar, dinlediklerimizin farklı anlamlarını, arkasında yatan manalarınıyakalarız.
Daha çok öğrenir, öğrendiklerimizle daha çok özgür kılarız kendimizi.
Karşımızdaki insanı daha iyi anlar, kendimizi daha iyi anlatır, iletişim kazalarından muaf oluruz.
Yazının en ilginç cümlesini sonuna bıraktım:
İyi bir dinleme beceresi kazanabilmek için onunla ilgisiz gibi duran bir şeyi, okumayı, çok okumayı hayata geçirmek gerekiyor. Bu gerekli ama yeterli değil; okuduklarını sindirerek okumak, iyiye, güzele dair öğrendiklerini yılmadan, bıkmadan yaşamda kullanmak gerekiyor.
Zahmete değer değil mi?

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email