preload preload preload preload

HAYIR


10th Nisan 2017 Köşe Yazıları 0 Comments

Bu hafta sonu önemli bir seçimle karşı karşıyayız. Şimdiye kadar verilen toplumsal mücadeleler sonucunda kazanılmış kör topal da olsa işleyen parlamenter sisteme devam mı tamam mı sorusunu oylayacağız.
Olağanüstü Hal koşullarında, olağanüstü bir meclis çalışmasında, olağanüstü bir hızda hazırlanan anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesi ve referandum çalışmaları da olağanüstü, değişikliğin lehine, şartlarda gerçekleşti.
16 Nisan’da yine OHAL altında, üzerinde neye evet ya da hayır dediğimize dair en ufak bir soru cümlesi bulunmayan bir tarafı beyaz (evet), bir tarafı kahverengi (hayır) pusulalarla, tercih ettiğimiz tarafa tercih mührü basarak seçimimizi yapacağız.
Şimdiye kadar yapılan toplumsal mücadelelerin kazanımı, halkın yönetime katılımının ve denetiminin artması yönünde oldu. Kapalı oy, açık sayımla yapılan serbest seçimlerle oluşturulan meclis halk adına yasamayı, içinden çıkan ve ona karşı sorumlu olan ve çeşitli mekanizmalarla meclis tarafından denetlenen başbakan ve bakanlar yani hükümet, halk adına yürütmeyi, bağımsız yargı da yine halk adına denetlemeyi yaptığı; olabildiğince dengeli bir sistem oluşturuldu.
İnsanlar demokratik sistemi, toplumun yönetimini denetimsiz, mutlak bir şekilde elinde tutan aşiret reislerinin, prenslerin, kralların, imparatorların, padişahların ellerinden alıp; binlerce yılda birçok bedel ödeyerek verdikleri mücadeleler sonucunda kurdular.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, halkla birlikte verdikleri kurtuluş mücadelesiyle, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden Türkiye Cumhuriyet’ini kurdular. Yönetim, Padişahın elinden alınıp, demokrasiye adım atılarak halkın yönetimine ve denetimine verildi.
16 Nisan’da oylayacağımız anayasa değişikliğinin; halka, ülke yönetiminin neredeyse tüm yetkilerini eline vereceği kişiyi, onun yanında yasama hakkı oldukça kısıtlanmış, denetleme görevi pratikte imkansıza yakın bir meclisi, seçme hakkı vermesi; demokrasinin devam ettiği şeklinde dile getirilmektedir. Yargının bağımsızlığının tartışılır hale gelecek olmasından hiç söz edilmemektedir bile…
16 Nisan’da oylayacağımız anayasa değişikliği, tekrar tek insanın mutlak yönetimine zemin hazırlamaktadır. Yapılan değişiklikle bizden şimdiye kadar elde ettiğimizi yönetime katılma ve denetleme hakkımızdan vazgeçip bunu beş yılda, biz seçsek de, bir kişinin eline vermemiz istenmektedir.
İngiliz iktisat profesörü Richard Momanus’un, 1950-2015 yılları arasında 119 ülkede, başkanlık ve parlamenter yönetimleri ekonomik açıdan karşılaştırdığı ve parlamenter ülkelerde ekonomik büyümede yüzde elli, kişi başı milli gelirde iki kat fazlalık, enflasyonda iki kat azlık olduğunu saptaması; Chavez’le bir mucize beklentisi yaratan Venezualla’nın; Chavez’in giderek tüm yetkileri kendi elinde toplaması, ölümünden sonra Madura’nın da bunun devam ettirmesi sonucunda mucizenin bir kabusa dönüşmesi, petrol zengini ülkenin ekonomik yıkıma uğraması bir yana…
16 Nisan’da ülkemizin kaderini gittikçe güçlenebilecek ortak bir aklın yerine tek akla teslim etmek isteyip istemediğimiz, özgürlüğümüzü tek bir insanın eline bırakıp bırakmayacağımız sorulacak.
Yanıtım tabii ki ortak akıldan yana…
Tabii ki özgürlükten yana…
Ve tüm bunların sonucunda tabii ki bu anayasa değişikliğine hayır!
Dr. Nedim İnce
Ayvalık / 08. 04. 2017

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email