Önümüzdeki Pazar, 24. Haziran. 2018, ülkemizin önemli kavşaklarından biri olacak, tarihe ‘Kavşak Pazar’ olarak geçecek…

Bu kavşaktan ayrılan iki yol var.

Biri adı Cumhurbaşkanlık olsa da Türk tipi başkanlık sistemine giden yol…

Diğeri artık tık nefes olmuş mevcut parlamenter sisteminin günümüz ihtiyaçlarına göre yenilenmiş haliyle, demokratik parlamenter sisteme devam eden yol…

Bizim gibi ekonomik bağımsızlığını kazanamamış/ kazandırılmamış ülkelerde;  bağımlı olduğu Kapitalist, Emperyalist sistemler at koştururlar. Koştururlar da bunu yaparken rahat olmak isterler. Rahatlığın en önemli koşullarından biri o ülkelerin tek adamın iki dudağı arasından çıkacak şekilde yönetilmesidir. Bu tek adam sisteminin adı ‘Başkanlık’, ‘Cumhurbaşkanlık’ diye süslenerek halkın gönüllü ( havuç- sopa ) rızasıyla yürürlüğe konmak istenir.

Tek adam sistemi yerleştiğinde emperyal ülkelerin keyfi yerine gelir; artık koca ülke için tek kişiyle muhatap olması, kendi çıkarları için sadece tek adamı ikna etmesi yeterlidir.

Tek adam ülkesinde demokrasi sosu bile kalmamış; umuru olmaz merkez ülkelerin. Hele de adaletin güçlüden yana olması tam da istedikleri şeydir. Eş, dost, akraba kayırmacılığı; liyakatin mevta olması, muhalefetin ensesinde boza pişmesi, yolsuzluklar, rüşvet onları hiç ilgilendirmez, zira o ülkenin iç işleridir ve zinhar başka ülkenin iç işlerine karışmazlar.

Mevcutlarında gördüklerimiz ve bize de bunları vadeden, başkanlık ‘cumhurbaşkanlık’ sistemi; bunun yanı sıra on altı yıldır kurumlarıyla, hafıza mekanlarıyla geriletilen Cumhuriyet’imizin kuruluş felsefesi ve onun sistemini de yok edecek.

Bunun emperyal ülkeler için ayrıca çok önemli bir sembolik değeri de var…

Cumhuriyet’imiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından; emperyalist ülkeler yenilip ülkemizden kovularak ve Lozan’da istediklerimizin birçoğu onlara dikte ettirilerek, tam bağımsızlık ilkesiyle kurulmuştur. Merkez ülkelerin acısı sadece yenilgi acısı değildir. Kurutuluş savaşı ve sonrasında kurulan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, mazlum ülkelere örnek olmuş; emperyalistlerin yenilebileceklerini göstermiş ve bağımsızlık mücadelesi için cesaret vermiştir.

Bunu hiçbir zaman unutmadılar…

Kavşak Pazar’da emperyal ülkelerin yüz yıla yakın süren intikam arzusunu kendi elimizle yerine getirip getirmeyeceğimizi; emperyalistlerin intikamlarını almalarını kendi ellerimizle sağlayıp sağlamayacağımızı oylayacağız…

Kavşak Pazar’da ya da, 1923’de kendi kaderimizi tayin ettiğimiz mirasımıza sahip çıkıp onu günümüz koşullarına uygun hale getirip, katılımcılığın sağlamlaştırılmış yollarıyla yetkinleştirilmiş parlamenter sistemle kendi kaderimizi kendi ellerimizle tekrar belirleyeceğiz…

Kavşak Pazar’da bunu sadece oy vererek değil, oyumuza, sandığımıza, sandığımızın sonuçlarının doğru kayda geçirilmesine sahip çıkarak…

Birlikte başaracağız!..

Dr. Nedim İnce

Altınoluk / 19. 06. 2018