Birçoğumuz televizyonlardaki belgesellerden izlemiştir; kuşlar yuvalarını yavruları için yapar, bu yuvada sabırla kuluçkaya yatar, dünyaya geldiklerinde canları pahasına korur ve beslerler. Bütün gün yuvada sabırsızlıkla anne ve babalarının gelmesini bekleyen yavrular gün be gün büyür. Bir süre sonra uçuş talimlerine başlarlar. Yuvaya her gün yavrusunu besleyeceği besinle dönen anne-baba; günlerden bir gün yuvanın boş olduğunu görür. Yavrusu yuvadan uçmuştur; kendine yeni bir yuva kurmak üzere…
Zıpkınkurt ve İnce Aileleri geçtiğimiz hafta sonu benzer kaderi paylaştılar. Dünyaya getirip büyüttükleri, yıllardır koruyup kolladıkları Melis ve Çağdaş kendi yuvalarını kurmak üzere anne-baba yuvalarından uçtular.
Halil Cibran yaklaşık yüzyıl önce ne güzel demiş:
“Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı gererek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.”
Edirne’de ki yavruları yuvadan uçurma töreninde hüzün ve sevinç birlikte yaşandı. Hüzün vardı giden yavruların arkasından ve sevinç yaşanıyordu hedeflerine mutlulukla vardıkları için…
Sevgili Melis ve Çağdaş’ın başrolleri paylaştığı törende, Sevgili Rüçhan- Recep Zıpkınkurt’un organizasyonu kusursuzdu.
Bu mutlu günümüzde bizi yalnız bırakmayarak sevincimize ortak olan dostlarımızla birlikte bizi ağırlayan Hotel Edirne Palace da kusursuzdu.
2011 yılından bu yana, otuz beş odasıyla; başta Selimiye olmak üzere tüm tarihi yerlere yürüme mesafesinde; kentin kalbinde yer alan Hotel Edirne Palace’ın fiziki güzelliğini tamamlayan; başta otel müdürü Sevgili Ercan olmak üzere Sevgili Meltem ve Sevgili Alican da dahil; on dört personelin sıcak ve samimi ilgisi; bize ‘Edirne’de yeni bir evimiz oldu’ duygusunu yaşattı.
Edirne de, tarihi dokusu, yemyeşil doğası, otantik çarşısı, harika insanlarıyla bu hissimizi daha da pekiştirdi…
Dönüş yolunda, yorgun ama tabiatın verdiği görevi yerine getirmiş olmanın mutluluğuyla; rüya gibi geçen hafta sonunun esrikliği hala devam ediyordu…
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 23. 05. 2017
Son yorumlar