Mersinliler Semihi Vural’a, Mersin’in eniştesi derler, Mersinli Dr. Ayşe Vural ile evli olduğu için. Aslında benim de eniştem sayılır bir doktor ablamızla evliliğinden ötürü.
1986, Kasım ayında çektiğim zorunlu hizmet kurası Mersin’i işaret etmişti. 1987 Ocak’ta Mersin’i yurt edindik. İşimize, çevremize kente alışmamız bir hayli zaman aldı.
Şehirle haşır neşir olma yollarını aramamız bu süreci atlattıktan sonra başlar ve İçel Sanat Kulübü’nün kurulduğu 1989 yılına denk düşer. Bu Sevgili Semihi Vural ile tanışmamın tarihidir aynı zamanda.
İlk anımsadığım çok temiz bir yüz ve güven veren gülümsemedir Semih Abi’den. Mersin Devlet Hastanesinde çalışan Dr. Ayşe Vural’ın eşi olduğunu o sıralarda öğrendim. 1976 yılında eşinin peşinden Mersin’e gelip yerleştiği, TRT Çukurova’da çalıştığı, gördüğü Yüksek İç Mimarlık eğitiminin rahatını bozmasına neden olarak devlete memurluğundan istifa edipİç Mimarlık Bürosu, Mobilya Dekorasyon Atelyesi açtığı bilgileri sökün etti ardından.
Mersin’de kültür ve sanata dair ne oluyorsa hepsinin içinde Semihi Vural’ı görüyordum ve onu bir dakika bile yalnız bırakmayan sevgili eşi Dr. Ayşe Vural’ı…
Nitekim İçel Sanat Kulübü’nün fikir babası ve kurucu başkanı olduğunu öğrenecektim daha sonraları.
Mersin Kültür Merkezi Derneği Kurucu Üyeliğine tanık oldum. Bu dernek sayesinde yıllardır bitirilemeyen Mersin Kültür Merkezi restorasyonunun kısa zamanda bitirildiğine de… Bununla yetinmeyen Semihi Vural’ın “Mersin Halkevi – Mersin Kültür Merkezi” adlı kitabıyla merkezi ölümsüzleştirdiğini gördüm.
Birikimini arttırmayı, bunu başkasıyla paylaşmayı sevmesi kendisini Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi olarak bulmasına yetti. Bilgi ve heyecanını büyük bir coşkuyla yüzlerce öğrencisine aktardı emekli olana kadar.
Çekül Vakfı Temsilcisi, Vali Sanat Danışmanı, Çeşitli Proje Danışmanı olarak görmek şaşırtıcı gelmiyordu kentte kimseye.
Mersin’de artık marka değeri kazanmış “Uluslararası Mersin Müzik Festivali” kurucu üyesi olması fıtratından dolayıdır.
Yapı Kredi’den çıkan “Sırtı Dağ Yüzü Deniz Mersin” kitabı bölüm yazarlığı ile Mersin Kent Belleğini oluşturmaya sıra gelmiştir.
İlk kitabının adı yukarıda dile getirdiğim “Mersin Halkevi – Mersin Kültür Merkezi”dir.Bunu Meriç Alkan’la birlikte yazdığı “Masalını Boyayan Ressam-Doğan Akça” izledi.
Artık yol açılmış ve hız kazanılmıştı: “Asırlık Sağlık Çınarı, Mersin Devlet Hastanesi”,“Huğ’dan Gökdelene Mersin”, “Tarihin ve Doğanın Gizemli Dünyası Kanlıdivane”,“Kayıp Zamanların Beşiği Prehistorik Mersin Yumuktepe” kitapları birbirini izledi.
Son kitabı “Pamuğun Çocuğu Mersin ve Mersin İskeleleri” tanıtımında söz alan Semihi Vural bize alçakgönüllülüğünü bir kez daha gösterdi:
“Yaptıklarımda ne var ki! Ben belgeleri, fotoğrafları bir araya getirdim, bunu herkes yapabilir…”
Mersin’in böyle bir enişteye sahip olmakla ne kadar şanslı olduğunu gel bir kez daha yazma bakalım.
İnsanlığına, çalışkanlığına, üretkenliğine ve yazarlığına hayran olduğum Semihi Abi’yeimreniyorum.
Benim için örnek insanlardan biri olagelmiştir onu tanıdığımdan bu yana ve inanıyorum ki birçok insan için de böyledir…
Son yorumlar