preload preload preload preload

Şiirler Ummanında Ada’sında Bir Şair


31st Mart 2016 Köşe Yazıları 0 Comments

İnsanın hayatında çok sık olmasa gerek, geç tanışıp çabuk kaybetmesi; kişinin yaşam tarzına göre değişiklik gösterse de…
Ahmet Ada benim çok geç tanıdığım ama bir o kadar da erken kaybettiğim bir dostum, ağabeyim, bir ustam oldu.
Sevgili Veli Mert’in İçel Sanat Kulübünde başlattığı sanat buluşmalarını sevgili Celal Soycan’ın Sokak Kitap Evi’nde sürdürmesiyle vücut bulan ‘sanat vahası’nda tanıdım sevgili Ahmet Ada’yı.
Her Cumartesi, Sokak Kitap Evinde yapılan “Celal Soycan’la Sanatta Düşünsel Pratikler” etkinliğinde, sevgili Erdal Akalın’ın deyimiyle, ‘bir numaralı’ sandalyesinde oturur, dikkatle izler, not alır sonra da izlenimlerini sosyal medyada paylaşırdı.
Daha Ondokuz yaşında iken ilk şiiri ve şiir üzerine bir denemesi Soyut Dergisinde yayımlandı: şiir “Tabuttur Kitaplar” iken, Hilmi Yavuz şiiri üzerine denemesi“Hilmi’nin Çocukluğu” idi.
O zamandan şairlik yanı sıra şiir üzerine yazan önemli bir yazar olacağının işaretini veren Ahmet Ada’nın art arda onlarca şiir kitabı ve şiir üzerine bir birinden değerli inceleme kitapları yayımlandı.
Son kitabı “Yağmur Başlamadan Eve Dönelim” düz yazı şiirlerden oluşuyor ve şairlikte geldiği ustalığı yansıtıyor her satırı…
Denemelerle edebiyat dünyasının kapısını utangaç şekilde tıkırdatan bir kişi olarak böyle bir ustaya ilgisiz kalamazdım. Önce etkinlik öncesi ve sonrası başlayan sohbetler sonra telefonla ve dışarıda özel görüşmelerle devam etti; her dakikasında ondan bir şeyler öğrendiğim zamanlar olarak…
Mütevazı emekli maaşının neredeyse üçte birini kitaba, dergiye ayırdığını o zamanlarda öğrendim ve yakın sayılabilecek bir tarihte ciddi bir kanser ameliyatı geçirdiğini…
Okumayı çok sevmesi, yazmaya tutkuyla bağlı olması yanı sıra deneyimlerini cömertçe paylaşma çabası görülmeye değerdi. Ki ben o konuda çok şanslıydım.
Bir buluşmamızda heyecanla yeni kitap projesinden söz etti; “Yağmur Başlamadan Eve Dönelim”kitapevleri raflarında daha yeni yerini almışken. Birçok tanınmış insan için şiirler yazmıştı. Bu şiirleri, sayfanın bir yaprağı kişinin portresi, diğer yaprağı da onun hakkındaki şiir olacak şekilde kitaplaştırmak istiyordu.
Bir gün kurtulduğunu düşündüğü kanserin karaciğerinde tekrar hortladığını öğrendi yaptırdığı rutin kontroller sırasında.
“- Nedim bünyem çok zayıf, üstelik şeker hastasıyım. Böyle büyük bir ameliyatı tekrar kaldırabilir miyim bilmiyorum. Ama denemem lazım, yazacağım daha çok şey basılacak daha çok kitabım var.” dedi hastaneye yatmadan önceki gün telefonda.
Sonra bizi bırakıp gitti, ardında birçok kitap ve gözü yaşlı dostlar bırakarak, zihnindeki birçok şiiri ve yazıyı da beraberinde götürerek.
Söz ederken gözlerinin ışıldadığı, ünlülere yazdığı şiirlerinin, portreleriyle birlikte yer alacağı kitap projesi yaşama geçirilebilirse ve o kitapta bir yaprağında kendi portresi, diğerinde ona yazılan şiir olursa,bize, yol aldığı ışıklı sonsuzluktan o güzel gülümsemesini büyük bir sevinçle gönderecektir eminim.
“Taşın Sesi” şiir kitabında kendi şiiri ile veda edeyim sevgili dostum, ağabeyim, ustam Ahmet Ada’ya…
Ayak İzi
İnsan sulardan büyük uykularda / Düş görür, parlak mavi / Bir ışık içindedir evi / Serin ağaçlarla çevrili
İnsan Kuş olsa doldurur boşluğu / Ağaç olsa deniz olsa / Sabırlı bir ses olsa / Yıldız olsa darmadağınık
İnsan kıymetlidir ekmek kadar / Yoklukta dolaşır ayakları / Kısmet der dünyada olmak / Rüzgarlarla beyazla taşlara
İnsan sulardan büyük uykularda / Yoktur köpeği yanında / Yatar upuzun yer altında / Kımıldamadan

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email