preload preload preload preload

Soluduğumuz Hava İçtiğimiz Su Yediğimiz Yemek


15th Aralık 2015 Köşe Yazıları 0 Comments

Geçtiğimiz günlerde Paris’te düzenlenen ve 195 ülkenin katılımıyla iki hafta süren COP21 İklim Zirvesi sona erdi.
Az gelişmişinden çok gelişmişine neredeyse dünyada var olan tüm ülkeleri bir araya getiren şeyin hem çok önemli hem de tümünü ilgilendirmesi gerekiyor ki dünya iklimi tam da buna uyuyor.
Dünya iklimini doğrudan olumsuz etkilemesi ve bunu, başlattığı zincirleme süreçlerle daha da kötüleştirmesi nedeniyle gözlerin atmosfere Karbon salınımına çevrildiği ve bu konuda çetin pazarlıkların yapıldığı zirveden; uygulanabilirse, insanlık için olumlu kararlar çıktı: Karbon salınımını azaltacak başta yenilenebilir enerji yatırımlarını arttırmak üzere birçok önlem alınacak ve atmosferin ısınmasının artması 1.5 derecede tutulmaya çalışılacak.
Bundan sonra ülkelerde yaşayan insanlara iş düşmektedir. Devletler için kısmen bağlayıcı olan bu anlaşmaların daha da iyileştirilerek, dünyanın dört bir yanında hayata geçirilmesi; insanların oluşturacakları kamuoyu baskısına da bakacak biraz.
Başarının daha fazla para, şan, şöhret kazanmayla, mutluluğun daha fazla tüketmeyle eşleştirildiği ve neredeyse bu tartışılmaz doğrular, gerçekler kabul edildiği günümüz Kapitalist Dünyasında; insanların başarısından, konforundan, tüketiminden vazgeçmesi zor gibi durmaktadır.
Bu zorluğu aşmada bir yandan içtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, yediğimiz yemeğin sağlığa uygunluğunun bozulması ve git gide azalması sonucunda doğrudan etkilenmenin verdiği güdü, diğer yandan bir avuç sistemle bütünleşmeyi ret eden muhalif öncü insanın harekete geçirme enerjisi, önemli rol oynayacak gibi durmaktadır. Anlayacağınız durum ümitsiz değildir.
Artık Kapitalist iş adamları bile, Kapitalizmin bu haliyle dünyada insanın ve onun benzeri habitatta yaşayan canlıların kısa zamanda yok olmasına yol açacağını dillendirmektedir. Günlük pratikler değişim isteğini farklı mecralara kadar taşımış, taşımaktadır. Nereye götüreceğini çok büyük olasılıkla benim kuşak görmese de insanlığın hayrına doğru yol kat edeceği düşüncesindeyim.
Yediğimiz yemek, içtiğimiz su, soluduğumuz hava için o kadar uzun beklemeye, değişen sistem sonucunda bunların iyileşmesini beklemeye zamanımız yok. Şimdiden bunun için gerek bireysel, gerekse örgütsel çaba içine girerek; hem kendimizi hem çocuklarımızı hem de bizimle birlikte yaşayan canlılar için iyi bir şey yapmış oluruz.
Karbon salınımının yaklaşık %75’ nin kent kaynaklı bunun da yarısının hane halkı yaşamı ve ulaşım kaynaklı olduğunu bildiğimizde bu gün bile yapabileceğimiz çok şey olduğunu öğreniriz.
Nereden mi? İnternet ortamından, çevre örgütleri bülten ve yayınlarından, medyadan ve bu konuya kafa yoran tüm arkadaşlarımızdan…
Çok daha fazla geç olmadan…

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email