preload preload preload preload

Ticarileşen Su


19th Temmuz 2011 Köşe Yazıları 0 Comments

Sermayenin uzun süredir su kaynaklarına göz diktiği bilinen bir gerçek. Dünyanın çeşitli ülkelerinde gerçekleştirilen ve sonuncusu ülkemizde yapılan “Dünya Su Formu” toplantıları ile kamuoyu buna hazırlanmakta ve suyun ticarileştirilmesine olası direnci şimdiden azaltılamaya çalışılmaktadır.
İnşası süren yüzlerce HES yanında binlerle ifade edilen yeni projeler de gündeme getirilmektedir. Devlet HES şirketlerine sadece enerjiyi alma garantisi vermemekte; bunun yanında su kullanım hakkını da uzun süre devretmektedir. Ülkemizin binlere ulaşan derelerin, çayların sularının kullanımı artık özel şirketlerin elindedir. Böylece enerji açığı gerekçesi ile kamuoyuna kabul ettirilmeye çalışılan HES’ ler üzerinden derelerimiz, çaylarımız kaşla göz arasında özelleştirilmiş oldu.
Artık su, tek amacı kar olan şirketlerin eline geçmiş oldu. Yerine başka şey konamayan ve yokluğunda yaşamın da yok olduğu su gibi hayati bir doğal kaynağımızın önemli bir kısmı artık özel şirketlerin ellerinde.
HES’ ler suyu tünellere hapsederek, derenin, çayın hayat verdiği canlı yaşamı tehlikeye sokmakta ve ciddi bir doğa sorunu yaratmaktadır. Kendi canı yanında doğadaki diğer canlıların da yaşamından sorumlu olduğunu düşünen; kendisi kadar toplumu da önemseyen insanlar bu tehlikeye canları pahasına dikkat çekme, bu riski önleme çabası içindedirler.
Cumhuriyet Gazetesi Güneydoğu ekinde “ Tulumbaya, kuyuya kontörlü su sayacı” başlıklı haberini okuyunca HES’ lerin sadece doğaya zarar vermeyeceği; insanların ceplerini de boşaltacağı düşüncesi daha da güçlenmiş oldu.
7 Haziran’da 167 sayılı Yer altı Sularına Dair Kanun’a dayanak yapılarak çıkarılan “Yeraltısuyu Ölçüm Sistemleri Yönetmeliği” nin 4. maddesinin c bendi: “Ölçüm sistemi: Çekilen ve çekilecek olan yeraltısuyu miktarını belirlemek için kullanılan ön yüklemeli su sayacı, ön yüklemeli elektrik sayacı ve benzeri ölçüm aleti takılmak suretiyle oluşturulan sistemi, ifade eder” demektedir.
Artık çiftçi tarlasında kullanacağı yer altı suyunu para ile satın alacaktır. Üstelik ön ödemeli sayaçlarla suyun parasın peşin ödeyecektir. Bir yandan çiftçinin ürün maliyetine su parası eklenmiş olacak, diğer yandan ön ödemeli su sayacına kontör yükleyebilmek için alacağını varsaydığı ürünün parasına güvenerek tarlasını ipotek ettirip aldığı banka kredisinin faizi ikinci bir maliyet olarak karşısına çıkacaktır. Bu da insanımıza daha pahalı gıda fiyatı olarak yansıyacaktır.
Yer altı sularının denetimli kullanımını sağlamaya yönelik olduğu ileri sürülebilecek bu yönetmeliğin HES’ lerde su kullanım hakkını elinde tutan şirketlerin köylülere para ile su satmasına zemin oluşturması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Yine belirli bölgelerin yer altı su kaynaklarının kullanım hakkının bir süre sonra özel şirketlere devredilmesi de şaşırtıcı olmaması gerekir; üstelik suyu satma sistemi kurulmuş olarak…
Suyun ticarileştirilmesinde son adımlar atılmaktadır. Bir avuç su gönüllüsünün çabaları süreci bir miktar yavaşlatsa da durdurmaya yetmeyecektir.
İnsanlar, toplum, kendi ve tüm canlıların yaşam hakkı olan su hakları için mücadele etmez; bu çabayı canla başla veren insanlara, topluluklara katılmazsa; parası olmayanın artık hiçbir şekilde yaşayamayacağı bir dünya ile yüz yüze gelmesi yakındır.

Dr. Nedim İnce
Mersin / 19. 07. 2011

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email