İnsanın hayatında önemli dönüm noktaları vardır; doğmak, okula başlamak, mezun olup iş yaşamında rol almak, evlenmek, çoluk çocuğa karışmak, vb…
Yaşı altmışa merdiven dayamış bir kişi olarak, zamanın hediyelerini kabul ettim ve yukarıda saydığım tüm dönüm noktaların bir bir geçerek, her döneme hakkını verme çabasından geri kalmadan bu günlere geldim.
Şimdi önümde yeni bir dönüm noktası, arkamda kapanan bir dönem var.
Genç bir uzman hekim olarak ilk görev yerim olan Mersin Toros Devlet Hastanesi (SSK Mersin) Üroloji uzmanlığı otuz seneden sonra sona erdi. Bu beraberinde kamu görevinden de emekli olduğum anlamına geliyor.
Otuz senedir yaşadığım, mesleğim yanı sıra kent hayatının değişik alanlarında roller aldığım, çocuklarımı büyütüp, okullardan mezun olmalarını, hayata atıldıklarını izlediğim Mersin’den de ayrılıyor olmam, geride kalan denemin önemini ve dolayısıyla duygu yükünü daha da arttırmaktadır.
Yaşımın yarısından fazlasını geçirdiğim bu kentte binlerce dost biriktirdim. Onlardan uzaklara gidiyor olsam da sevgilerini de yanımda götürüyorum ve onlara duyduğum tükenmeyecek sevgimi de…
Mersin’de toy bir gençten, olgunlaşma çabasında olan bir orta yaşlı insana doğru olan yolculuğumu sürdürdüm otuz yıl boyunca. Hayatıma birçok şey katan bu kenttebirçok şey öğrendim. Şimdi Mersin’in bendeki izini taşıyarak ve bunu Ayvalık ve Altınoluk’taki yaşam yolculuğuna katarak yeni bir döneme yelken açıyorum.
Kamuda kaldığı yerden devam ederek Altınoluk Özel Ekin Tıp Merkezi’nde Üroloji Uzmanlığını sürdüreceğim. Otuz altı yılda birikmiş hekimlik deneyimimden kaynaklanan mesleki becerimi insanların hizmetine sunmaya devam edeceğim.
Hayatın her alanında insan olmanın sorumluluğunu yerine getirme çabasını sürdüreceğim kuşkusuz; yazma edimine ara vermeden, yeni kitaplarla ilgili hayallerimden vazgeçmeden…
Hayallerim sadece yeni kitaplarla sınırlı kalmayacak, yeni bir coğrafyada yeni bir dönemin kendisine sunacağı fırsatları cömertçe kullanacak; ne kadarının gerçekleştiğine aldırmadan, hayal kırıklıklarına kulak asmadan…
Olacaklar, her zaman olanların ebeliği sayesinde gerçekleşiyor; Mersin’de kapanan bir dönem, Ayvalık-Altınoluk’ta açılan dönemin ebeliğini yapacak ve bıraktığı izlerin bir kısmı soluklaşsa da hiçbir zaman silinmeyecek.
Gelin hazır yola çıkmışken yazıyı Jean-Luc Nancy’nin “Gitmek/Yola Çıkış” kitabından birkaç pasajla bitirelim.
“Gitmek daima aşina olanın (bir) parçasın; yabancı olan, aşina olmayan ve önceden kesinlikle bilemediğimiz bir parça için, bir yer için, yaşamın bir parçası için terk etmektir. Gitmek söz konusu olduğu zaman bizi bekleyenin ne olduğunu asla bilemeyiz(…)
Biz insanız çünkü gitmekteyiz, hiçbir nihai varışın mümkün ya da vaat edilmiş olmadığını bilebileceğimiz, bilmek zorunda olduğumuz bir gidişe/yola çıkışa ayarlıyız. Yaşamaya değer bir hayatı, ancak böyle bir atılım içinde, gidişin zorunluluğu içinde –zira başka türlüsü elimizden gelmez- ve bu risk alış içinde, gidişin bahsi içinde yaşayabiliriz. Bu aynı anda hem çok zor, hem çok tedirgin edici hem de çok heyecan vericidir.”
Hayat yolculuğu devam ediyor “gidiş/ yola çıkış”la…
Son yorumlar