‘Duygu’ diye yazın arama motorlarına, çıkan sonuca şaşırırsınız; 30 milyon, 40 milyon… Duygunun insan için önemini göstermeye yeterlidir sanırım bu sayılar.
Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü bu önemli kavramı şu şekilde tanımlıyor:
- Duyularla algılama, his
- Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
- Önsezi
- Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği.
- Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik
Duygulanım sürecini dört kısmında değerlendirebiliriz:
- Uyarı; bu dış çevreden olduğu gibi bedenin kendisinden de gelebilir.
- Uyarının beş duyu ile alınıp beyne iletilmesi.
- Beynin iletilen bu uyarıyı geçmiş bilgiler, deneyimler ışığında değerlendirip, işleyip, anlamlandırması.
- Bu anlamlandırmanın davranışa dönüşmesi
Duygulanım süreci çok hızlı seyreder ve yukarıda söz edilen kısımların farkına bile varmadan davranışa dönüşür. Kısaca duygular, çok karmaşık süreçlerle ortaya çıkar ve davranışlarımıza önemli ölçüde yön verir: insanlar tarafından bu kadar önemsenmesi ve önem verilmesi bundan olsa gerek.
Duyguları basit olarak pozitif ve negatif duygular diye ikiye ayırabiliriz. Mutluluk arzulanan pozitif bir duygu iken mutsuzluk uzak durulmak istenen negatif bir duygu durumudur.
Biz duyguları kabaca iki karşıtlığa ayırsak da yaşamda yer almalarında bu kadar kesin çizgiler yoktur. Neredeyse saf halde bulunmaları mümkün değildir. Sadece o karmaşa sırasında baskın olanı vardır: mutluluk içinde bir miktar mutsuzluk, cesaretin içinde bir miktar korku, umudun içinde bir miktar umutsuzluk…
Duyguların insan davranışlarının oluşmasında geniş bir etkilerinin olduğundan haberdarız. Genellikle pozitif duygular olumlu, negatif duygular olumsuz davranışların ortaya çıkmasına katkıda bulunur.
Mutsuzluk, umutsuzluktan sonra belki de insanı en fazla olumsuz etkileyen duygu durumudur. İnsanın, enerjisini tüketir, yaşam arzusunu azaltır, dikkatini eksiltir, konsantrasyonu bozar, becerisini sakatlar, umudunu sekteye uğratır; mutsuzluk…
Murat Sevincin cümlesinin yeri geldi: “Herhangi bir şey yapabilecek gücü kendimizde bulabilmek için, öncelikle bireysel moral ve asgari mutluluğa ihtiyacımız var.”
Zor günlerden geçtiğimiz bu zamanlarda asgari mutluluğu yakalamak için özel çabalara gerek var gerçekten; sevdiğimiz insanlarla daha sık bir araya gelmek, hoşlandığımız müziği dinlemeye daha fazla zaman ayırmak, fırsat buldukça hayallere dalabileceğimiz yürüyüşler yapmak, şiir, öykü, romana dalıp bir an başka dünyalarda yaşamak vb…
Bir de güzellikler yaratmak ve paylaşmak; hep birlikte…
6 Ekim’de Bandırma’da belediyenin tarihi bir mekanında, ‘Santral Kültür Merkezi’nde, Balıkesir Tabip Odası’nın yarattığı; halkla paylaştığı böyle bir güzellik yaşadık. Balıkesir Tabip Odası Başkanı Sevgili Dr. Şahin Cılız’ın açılış konuşmasıyla başlayan ‘Mitoloji ve Tıp’ söyleşisinde; benim kolaylaştırıcılığımda Sevgili Dr. Mustafa Açıl’ın harika sunumu, bizlere doyumsuz iki saat yaşattı.
Birlikte güzel bir şeyler üretmenin ve paylaşmanın morali ve de mutluluğunu yaşamak harika bir şeydi ve bir o kadar da harika olan bu zor günlerde ayakta kalmak için depoladığımız enerji…
Teşekkürler Balıkesir Tabip Odası ve onun gönüllü kahramanları…
Teşekkürler Sevgili Dr. Mustafa Açıl…
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 09. 10. 2018
Son yorumlar