preload preload preload preload

Aç Kalmamız Yakındır


16th Ekim 2018 Köşe Yazıları 0 Comments

Balıkesir Gönen’in hemen dibindeki Hasanbey Köyü’nde doğdum. 1880 yılında Bulgaristan Rahva’dan göçen insanların kurduğu köy, Gönen Ovası’nın kırlara doğru hafifçe yükselen kıyısında yer alır.

Ovanın verimli toprakları, kırların besleyici meraları tarım ve hayvancılıkla insanların karnını doyurmasına, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmasına yetti uzun seneler.

Köyde çocukluğuma göre çok daha varsıl hale gelinmiş olsa da tüketim çılgınlığı bunu göreceli olarak yoksullaşmaya çevirdi.

Tarım ve hayvancılığın endüstriyel tarımın çok uluslu şirketlerinin önerileri doğrultusunda tekrar organize edilmesi sonucunda; gerek tarım ve hayvancılıktaki devlet desteğinin yok seviyesine gelmesi, gerekse üretimin kişisel ihtiyaçları gözetmeden sadece pazara yönelik yapılması, köylülerin biraz daha yoksullaşmasına yol açtı.

Geçen hafta sonu köyün sokaklarında dolaşırken bunları düşündüm.

Sokakları arşınlarken çocukluk anılarım bana eşlik etti.

Daha elektriğin gelmediği karanlık gecelerde kovalamaca oynarken geçtiğimiz avlular…

Hangi ev kimindi? Hangi evde hangi arkadaşım vardı?

Unuttuğum evler vardı, anımsayıp da artık viran olmuş, kısmen yıkılmış evler de…

Kent havasında yapılmış yeni evler de gördüm…

Toprak doyurmadıkça, kent davet ettikçe köyden göç eden çocukların arkasında kalan anne babanın bu dünyadan göçmesiyle ocağı sönmüş viran olmuş evler, cangıl olmuş avluları hüzün vericiydi.

Köyde yaşayan insanların evlerinin birçoğu elli sene önce neyse oydu; biraz onarım görmüş, biraz boyanmış olsa da… Evlerini yeniden yapacak kadar kazanamıyorlar, ancak yaşamlarını sürdürebiliyorlar yaptıkları tarımla…

Yine köyde yaşayanların küçük bir kısmı yeni ev yapabilmişti kendisine, köy havasına uygun…

Kent havasında yapılmış olanlar ise dışarıda çalışmış, emekli olmuş ve köyüne dönmüş insanların evleriydi…

Çiftçilikle uğraşan birkaç köylüm ile ayaküstü sohbetimde, evlerden gözlediğimi destekler bilgiler aldım: Tarıma destek yerine köstek vardı. Gün geçtikçe çiftçilikten karın doyurmanın, ihtiyaçlarını gidermenin zorlaştığından söz ettiler. Çocukların kentlerde ekmeklerini aradığını, böyle giderse tarlaların hızla boş kalacağını, üretimin azalacağını söylediler.

Köyün emeklilerin köyüne dönüşeceğine dair izler görmüştüm; hızla buna dönüşecek gibi duruyor; üretmeyen, tüketen insanların doldurduğu bir köye…

Küçük çiftçimizi, hayvancımızı üretimde tutmak için gerekli düzenlemeleri yapmaz, onların endüstriyel tarıma kurban eder, besin tüketicisi durumuna dönüştürürsek, korkarım küresel ısınmanın yıkımına bile gerek kalmadan, endüstriyel tarım da karnımızı doyurmaya yetmeyecek…

Böyle giderse aç kalmamız çok uzak değil…

Dr. Nedim İnce

Altınoluk / 16. 10. 2018

 

 

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email