preload preload preload preload

Özgürlük ve Huzur


26th Şubat 2013 Köşe Yazıları 0 Comments

Başlığın çağrıştırdığı kadar ciddi bir içerik beklemiyor sizi, şimdiden söyleyeyim ki olası hayal kırıklıklarının önüne geçeyim.
Bu kavramları doğa ile eşleştirip bendeki izdüşümlerinden ve onun açtığı yoldan gideceğim; beni nereye götürürse.
Asırlık ağaçların üzerindeki mantarlarla dostça yaşamını sürdürdüğü, genç fidanlar, çeşitli bitkiler, envai hayvanlarla ortamını paylaştığı orman içindeki patikada yol alırken bir şeyi fark ettim. Yıllarca her bunaldığımda hayalini kurduğum şeyi şu anda gerçek hayatta gerçekleştiriyordum: yabanıl bir orman patikasında yürüyordum. O anda hissettiğim duygu, derin bir huzur oldu.
Doğanın muhteşemliği, ormanın kendine has musikisi, sağlıklı olabilmesi için sağlam kalması gereken bedenin buna uygun davranmasının beyin tarafından endorfinlerle ödüllendirilmesi miydi bu derin huzurun kaynağı?
Yoksa bunların yanı sıra derinlerde daha başka şeyler mi var: sosyalleşmeyi tüketicilik ortak paydasına indirgeyen günümüzün modern yaşantısının yalnızlaştırdı, yabancılaştırdığı insanın; kendi köklerini bulduğu, harika bir bütünün parçası olduğunu hissettiği bir yer olabilir mi orman? Ve öyleyse yalnızlığın dayanılmaz baskısından bir süreliğine de olsa uzaklaşmanın yarattığı şey olmasın, derin huzurun kaynağı?..
Ya, bir de köklerini bulduğu yerde kendi içsel yolculuğuna bir davet alıyorsa. Bu çağrıya uyup orman patikasına eş zamanlı kendi patikasında yol alıyorsa?..
Yaşamı boyunca sosyal, kültürel, biyolojik olarak hayatta kalabilmek için çevreden gelen uyarıları, içinden gelenlerle birlikte işleyip oluşturduğu kişiliği, insani saflığın yitirilmesi pahasına olmuş olabilir mi?
Olmak istediği kişi kararı bu ortamda oluşmasına rağmen yine de ona ulaşamaması kendine yabancılaşmanın bir kaynağı olabilir mi? O zaman, kişisel içsel yolculuğu; sıfır noktasındaki insani noktaya doğru mudur? Ve bu yolculuğun kendisi bile vaat ettiği saflık nedeniyle tek başına derin bir huzurun kaynağı olabilir mi? Ve sıfır noktasına yaklaştıkça kendine yabancılaşma azalıp kişi saflığını kazanıyor: kendisi oluyorsa?
Derin huzurun derindeki kaynakları bunlar mıdır sizce?..
Sorulardan kurtulup yoluma devam ettiğimde patika beni deniz kenarına çıkardı: Pasifik sonsuzluğu ile önüme serildi. Bir banka oturdum. Huzurun yanına denizin sonsuzluğunu çağrıştıran dipsizlikte bir özgürlük duygusu geldi oturdu. Artık beni sınırlayan hiçbir şey kalmamıştı sanki. Ve güneş tüm bunları benim sayemde yaşıyorsun unutma der gibi ısıtıyordu beni.
Deniz bana neden özgürlüğü hissettirdi bu yoğunlukta bilemiyorum. Yoksa çok milyonlarca yıldır süren evrimsel sürecin sonsuzluğunun izdüşümü müdür, beynimizdeki…
Bildiğim, orman derin bir huzuru, yol açtığı içsel yolculuk masumiyetin, saflığın heyecanını, deniz ise sonsuz bir özgürlüğü duyumsatıyor bana…
O kadar!..
Dr. Nedim İnce
Vancouver / 23. 02. 2013

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email