Bu hafta tutarlılık çeşitlerinden söz ederek, Bursa’dan sevgili Mehmet Sütçü’nün katkısını paylaşarak konuyu sonlandıracağım.
Yaşamın karmaşık ve sürekli değişim içinde akıp gittiğini biliyoruz. Bu süreçte tutarlılığı güncel ve boylamsal olarak iki şekilde tanımlamamız mümkündür.
Güncel tutarlılıktan kastettiğim kişinin aynı gün içinde, yakın günlerde benzer olaylar, düşünceler, davranışlar konusunda gösterdiği benzer veya birbirinden farklı tepkilerdir. Benzer tepkileri tutarlı, farklı tepkileri tutarsız olarak belirtiriz.
Bir ebeveynin iki çocuğuna aynı konu da benzer yaklaşımlarda bulunmasına tutarlı, farklı yaklaşımlarda bulunmasına ise tutarsız davranış nitelemesini yapabiliriz; a keza çocuğunun aynı eylemine farklı günlerde gösterdiği benzer veya farklı tepkileri de örnek olarak verebiliriz.
Güncel tutarlılıkta çevresel ve kişisel faktörlerde belirgin bir değişiklik yoktur. O nedenle yaşama geçirilmesi ve tanınması daha kolaydır ve güncel tutarlılığın üzerinde öyledir, değildir tartışması daha azdır.
Boylamsal tutarlık ise bir olay, düşünce, değer, davranış üzerine verilen tepkinin aradan uzun zaman; aylar, yıllar geçtikten sonra yine benzer olduğu düşünülen durumlar karşısında tekrarlanıp tekrarlanmadığı ile ilgilidir; 20 yaşında para yaşamı kolaylaştırıcı bir araç gibi düşünülürken 30 yaşında, 40 yaşında aynı düşünceye sahip olup olmamak gibi…
Boylamsal tutarlılığın tanınması, üzerinde görüş birliğine varılması güncel tutarlılığa göre çok daha zordur. Kişi değişmiştir, kişiler değişmiştir, çevresel faktörler değişmiştir. Bu değişimin büyüttüğü görecelilik kaygan bir zemin oluşturmuştur.
Bu zeminde ilk yazıda söz ettiğim evrensel değerler imdadımıza yetişmelidir. Ki bu değerleri vermenin en önemli yollarından biri Sinan Küçükali’nin dediği gibi eğitimdir. Boylamsal tutarlılığı tanımak, bu özelliğe sahip olmak için eğitim yanında doğru rehberliğe de gereksinim vardır: kişi ve kurumlar tarafından…
Boylamsal tutarlılık içinde de statik ve dinamik tutarlık alt gruplarından söz edilebilir. Statik tutarlılıkta kişi kişisel ve çevresel değişimi göz ardı ederek seneler içinde de aynı tepkiyi vermeyi sürdürür; kolaydır, çabuk tanınır, ancak çoğu zaman yaşamı kolaylaştırmaktan uzak, çatışmaya zemin hazırlar. Dinamik tutarlılıkta ise kişi kendisinin ve çevresinin değiştiğinin farkındadır, bunları geçmişten de taşıdığı bilgiler, anılar çerçevesinde bir bütün içinde tekrar değerlendirir ve tepkisini buna göre verir; daha zordur, daha sorumluluk ister ve daha tartışmaya açıktır. Ancak yaşamı keyifli hale getirir ve çatışmaları azaltır.
Mehmet Sütçü diyor ki: “Yazınızda belirtmiş olduğunuz Tutarlılık ile ilgili “Doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, üreticilik, yararlılık, dostluk, yardımseverlik, farkındalık, bilinçlilik, acık görüşlülük, duyarlılık gibi…” evrensel değerler doğru olmakla birlikte, kavramları konusunda günümüzde yanlış değerlendirmeler yapıldığını belirtmek isterim. Tüm bu kavramlar anlayış olarak kişiye göre değişmekte veya yorumlanmaktadır.”
Ve bunu örnekledikten sonra: “Bence geçmişte belki de bir hata ettik. Eğitimde, çocuklara evrensel değerleri öğretirken bu değerleri kavram olarak da içini doldurmak, farkındalıktan, dostluktan ne anlamamız gerektiğinin de üzerinde uzun durmak gerekiyordu.”
Diye devam ederek, tutarlılığın kutup yıldızı evrensel değerlerin içini doğru doldurmak ve edinmek için doğru eğitimin önemine bir kez daha dikkat çekiyor.
Dr. Nedim İNCE
Mersin / 21. 02. 2012
Son yorumlar