“…Anlaşılacağı gibi tutarlı olmak ciddi çabayı ve gerekirse bedel ödemeyi gerektirmektedir. Doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, üreticilik, yararlılık, dostluk, yardımseverlik, farkındalık, bilinçlilik, açık görüşlülük, duyarlılık gibi daha arttırılabilecek değerlerimizi koruduğumuz, bizi buna götürecek pusulalarımıza sahip çıktığımız ölçüde tutarlı olmak için gösterilen gayretlerin daha mutlu, daha doyumlu bir yaşam ile sonuçlandığını görecek ve bu çabamızı seve seve sürdürme arzusunda olacağız…”
Geçen hafta yayımlanan Tutarlılık yazısı bu paragraf ile sona eriyordu. Buradan da anlaşılacağı gibi daha mutlu, doyumlu bir yaşam sürmenin koşullarından birinin tutarlılık olduğu ileri sürülmektedir.
Konuyu biraz açtığımızda şu soruyu sorabiliriz: Tutarlılık tek başına iyiye, doğruya hizmet edebilir mi? Duyduğumuzda düşünmeden iyi bir şey olduğunu varsaydığımız tutarlılık tek başına böyle bir şey midir?
Sevmediği, kendine düşman bellediği, zarar görmesini istediği bir kişiye zarar veren insanının tutarlı davrandığını söylemek mümkün, peki iyi bir şey yaptığını…
Çalışmayı sevmeyen bir kişinin işi arkadaşına yıkıp kaytarmasının tutarlı olduğunu ileri sürebiliriz, ya doğru olduğunu…
Örnekleri işin içine kurum ve toplumları da katarak neredeyse sonsuza kadar çoğaltabiliriz.
Ve görürüz ki daha mutlu, daha doyumlu bir yaşam için tutarlı olmak gerekli, ama yeterli değildir. “Doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, üreticilik, yararlılık, dostluk, yardımseverlik, farkındalık, bilinçlilik, açık görüşlülük, duyarlılık gibi…” olumlu temeller üzerine yükselmesi, oturması bir zorunluluk gibi duruyor tutarlılığın…
Geri bildirimleriyle bu hafta da konuyu sürdürme cesareti aşılayan dostlarıma teşekkür ederim.
Yazıyı, üniversite döneminden iki dostumun kısa katkılarını paylaşarak bitirmek istiyorum.
Öğrencilik yıllarında aynı bekâr evinde kaldığımız sevgili Sinan Küçükali: “Tutarlı olmak; başta aile olmak üzere içinde yaşadığı toplumdan ve eğitimin katkısı yadsınmaz diye düşünüyorum.. yani doğuştan sonra edinilen öğrenmelerin çok büyük katkısı var.. ayrıca tutarlı olmanın genel kabul görmüş kalıplarının yanı sıra bulunduğu topluma göre de yerel kabulleri olduğudur…” diyerek tutarlı davranışlarda eğitimin önemine ve göreceliliğine işaret etmektedir.
Tıp fakültesinden sınıf arkadaşım sevgili Ersin Nuzumlalı ise: “Bence burada iki nokta çok önemli. Değişen yasam koşulları insanların tutarlılıklarını sıklıkla sorguluyor. Değerler değişiyor, dunun doğrusu bugün yanlış yada tam tersi olabiliyor. Ancak bu değişimlere rağmen Nedim in belirttiği temel yargılar tutarlı davranabilmemizin dayanak noktalarını oluşturuyor.” ifadeleri ile değişimin karşısında tutarlılığın durumunu irdeliyor.
Tutarlılık konusu da üçleme ile bitecek zira bu dipsiz kuyuya atmak arzusunda olduğum birkaç şey daha var…
Dr. Nedim İnce
14. 02. 2012 / Mersin
Son yorumlar