Birçoğumuzun severek dinlediği Leman Sam’ın bir şarksı; “Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim” mısralarıyla başlar.
Ben de diyorum ki, bugüne birine benzetmediğiniz, hiç tanımadığınız birine ‘Merhaba’ diyerek başlayınız.
Son günlerde buna çok ihtiyacımız var.
Kindar nesil yetiştirme hedefi konan, bunun için çaba gösterilen…
Yoksulluk ve yoksunluğun ekonomik krizle daha da arttığı…
İşsizlik ve enflasyonda dünyada ilk sıralara oynayan…
Terörün can almaya devam ettiği…
Dünyadaki 113 ülke arasında ‘hukukun üstünlüğü’ sıralamasında 101. , ifade özgürlüğünde 180 ülke arasında 157. sırada yer alan…
Ülkemizde bir birimize saygı göstermeye, bir birimizi sevmeye ihtiyacımız var.
Kin, nefret, öfke insanı içten içe çürütür. Stres hormonlarının sürekli salgılanmasına yol açar. Yüksek stres hormonları kalbi, damarları yorar, vücudu yıpratır ve beyni allak bullak eder.
Kin, nefret, öfke insanı bedenen ve ruhen hasta eder.
Kin, nefret, öfke sadece insanı değil, ilişkilerini de çürütür, sakatlar, hasta eder.
Çürüyen, sakatlanan, hastalanan insan ilişkileri, insanı yanı sıra toplumu da hasta eder.
Hastalanan toplumda aidiyet duygusu kaybolur; beraberinde güven, hoşgörü, uyumluluk ve sevgiyi de götürerek…
Düşmanlık insandan insana, guruptan guruba boy atar, serpilir.
Umut direnir sonuna kadar; dağılan, darmaduman olan toplumu bir arada tutan son bağ olur.
Dağılmayalım…
Darmaduman olmayalım…
Önce kendimizden başlayalım…
Kin ve nefreti kovalım hayatımızdan; sevgiye, ilgiye, hoşgörüye yer açalım…
Hiç tanımadığımız birine ‘Merhaba’ diyerek başlayalım güne…
Sonra da başta siyaset olmak tüm kurum ve kuruluşları kin, nefret ve öfke yerine sevgi, ilgi, hoşgörü yaratmaları için zorlayalım; aidiyet duygusunu besleyecek, güçlendirecek koşulları oluşturmaları için sıkıştıralım…
Hastalanıyoruz…
Toplum hastalanıyor…
Dağılıyoruz…
Hiç tanımadığımız birine ‘Merhaba’ diyerek başlayalım bugüne…
Dr. Nedim İnce
Altınoluk / 17. 07. 2018
Son yorumlar