preload preload preload preload

Bilgi Kaynağı Olarak İnternet


13th Mart 2012 Köşe Yazıları 0 Comments

Son yıllarda iletişim teknolojisi akıllara durgunluk verecek bir hızda gelişti ve yaygınlaştı. Cep telefonu ve internet bunun uç örneklerinden sayılabilir.
İnternet her geçen gün daha çok insanın ulaşabileceği bir alan olma yanı sıra içeriği de gün be gün zenginleşmekte, genişlemektedir.
Neredeyse ulaşmak istediğimiz her türlü bilgiye bir ‘tık’ mesafesindeyiz.
Bilgiye ulaşmayı bu derece kolaylaştıran internet acaba güvenilir bilgi kaynağı mı?
Soruyu başka bir şekilde soracak olsak internetten elde ettiğimiz bilgilerin güvenilirliği ne kadar ve nasıl mümkün olabilir?
Binlerce senedir yazılı bir kültürden gelen insanda yazılı metinlerin genellikle güvenilir bilgi kaynağı olduğu algısı yerleşmiş durumdadır.
“Kitapta yeri var” cümlesi söylenen şeyin doğru olduğuna dair kanıt gösterilir gündelik yaşamda.
Elektronik ortamdaki yazılı metinler insanın geldiği kültürel geçmiş gereği kendiliğinden güvenilir kaynaklar olarak algılanmaktadır.
Acaba öyle midir?
Birkaç masum örnekle bunu sorgulayalım.
Birçoğunuz anımsar bir ara internette “Hulusiyum” diye bir element adı dolandı. Ne kadar önemli olduğu, ülkemizdeki rezervlerin torunlarımızı da yetecek kadar para kazandıracağı ileri sürülmüş ve uzun süre ilgi görmüştü. Halbuki “Hulusi” isminden yola çıkarak üretilmiş bir metindi ve gerçekle yakından uzaktan ilişkisi yoktu.
Albrecht Dürer’in “Eller” isimli tablosunun öyküsünü okurken ne kadar duygulanmıştık ve bekletmeden arkadaşlarımıza göndermiştik aynı hisleri yaşamaları için: 18 çocuklu madenci bir ailenin iki erkek çocuğundan biriydi. İkisinin de resme yeteneği vardı. Ancak biri gidecek, diğeri de madende çalışacaktı ve eğitimini tamamlayan madene girip diğerini gönderecekti. Kurayı kahramanımız kazanmış, döndüğünde “hadi kardeşim sıra sende” demiş; kardeşi de çalışmaktan eğri büğrü olmuş ellerini göstererek artık fırça tutamayacağını ifade etmişti. Ve o anda kağıda dökülen eller muhteşem ”Eller” tablosunu oluşturmuştu. Halbuki kahramanımızın babası kuyumcuydu ve daha küçük yaştan itibaren resim ve ağaç baskı tekniği eğitimi almaya başlamıştı.
William Shakespeare azmin timsaliydi. Boğaz tokluğuna temizliğini yaptığı ve orada yatıp kalktığı tiyatroda yılmadan, usanmadan çalışarak, oyunları izleyip kendini geliştirerek bu gün bildiğimiz deha olmuştu. Ama tarih internette dolaşan bu öyküyü doğrulamıyor. Toprak soylusu bir ailenin çocuğu olan Shakespeare döneminin en iyi eğitimlerinden birini almıştı.
Son günlerde Victor Hugo ile ilgili “1887 yılında” diye başlayan bir hikaye siber ortamda yola alıyor. Oysaki öyküsünün anlatıldığı yıldan iki sene önce bu dünyayı terk etmişti.
Örnekler çoğaltılabilir. Özellikle masum, güncel ve yaygın olanlarını seçtim; internette var olan, dolaşan bilgilerin güvenirliliğine dikkat çekmek için.
Doğru olduğu varsayılarak benimsenen birçok bilgi bu kadar masum olmayabilir ve yaşamımızı zorlaştırıp, sıkıntılı anlar yaşamamıza yol açabilir.
İnternet çok geniş bir bilgi kaynağıdır, doğru. Ancak hepsi doğru değil…

Dr. Nedim İnce
Mersin / 13. 03. 201

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email