Mersin Tabip Odası geçen hafta sonu güncel bir konuda oldukça verimli geçen paneli başarıyla hayata geçirdi.
Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası konferans salonunda düzenlenen etkinliğin panelistleri ilgi çekiciydi: AKP Mersin Milletvekili Eczacı Ahmet Tevfik Uzun, MHP Mersin Milletvekili Dr. Ali Öz, CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir ve TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Osman Öztürk ve paneli yöneten Prof. Dr. Tayyar Şaşmaz.
Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Galip Kırcı’nın açılış konuşması ile başlayan etkinlikte milletvekilleri kendi siyasi partilerinin görüşü doğrultusunda şehir hastaneleri konusunda sunumlarını yaptılar. Dr. Osman Öztürk, TTB’nin duruşunu net bir şekilde ortaya koyarken, mizahla süslediği konuşması, katılımcıların ilgisinin üst düzeye çıkmasına yeterli oldu.
Sayın Ahmet Tevfik Uzun şehir hastaneleri yasasından söz ettikten sonra amacın bir an önce modern hastanelere kavuşmak olduğunu, kaynak yetersizliğinden özel sektörün devreye girmesinin sağlanacağını ve kurulacak hastanelerin döner sermayeden oluşturacakları kaynakla bu binaları kiralayacakları, böylece devlete yük olmadan şehir hastanelerinin hayata geçirileceğini anlattı.
Sayın Dr. Ali Öz ve Sayın Prof. Dr. Nurettin Demir çizilen bu harika tablonun hiç de göründüğü gibi olmadığında hemfikirdiler. Hastaneler kamu tarafından ücretsiz olarak tahsis edilecek arsalara yapılacak, 30 yıllığına garanti para ile kiralanacak, sözleşmeler uluslararası tahkime göre yapılacağından herhangi bir anlaşmazlıkta mahkemelerimizin sözü geçmeyecek. Ve her iki konuşmacı da yapılan sözleşmelerdeki kira bedellerini gözler önüne sererek, 5-6 yıllık kiranın, yatırıma harcanan paraya denk geldiğini ilettiler. Ayrıca yatırımcı şirketlerin bu hastanelerde sağlık hizmeti dışında kalanları üstleneceği ve elde edecekleri kazancın bunun dışında olduğunun altını çizdiler.
Sayın Dr. Osman Öztürk; konuyu daha çok sağlık çalışanları açısından ele aldı. Destek sağlık hizmetinin muğlak olduğunu, bunun sonunda hastanelerdeki hizmetin neredeyse tamamının özel sektörce verilebileceğini, hastane kirasının döner sermayeden ödenecek olması bir yandan, taşeronlaşmanın yoğunluğu diğer yandan, sağlık çalışanlarının hem ücretlerini azaltacağını, hem de çalışma koşullarını çalışan aleyhine bozacağını dile getirdi. Dahası işinden olmanın da mümkünlüğünü, bu sistemi ilk uygulayan ve şimdi geri dönmenin yollarını arayan İngiltere’den verdiği örneklerle ortaya koydu: bir hastaneden 600 çalışan kapı önüne konurken diğerinde 700 kişi aynı akıbete uğruyordu hastane kiralarını ödeyebilmek uğruna.
Akıllarda bazı sorular oluştu ve katılımcılar da bunu dile getirdiler…
Yeni yatak kapasitesi oluşturmak adına kaynak yokluğundan bu sistem yaşama geçirilirken neden şu anda hizmet veren hastaneler devre dışı bırakılacak, başka yerde kullanılma şansı olmayan faal bir çok malzeme bu hastanelerle birlikte hurdaya çıkacak?
Hastaneye verilen 5-6 senelik kira yatırımı karşılayacaksa neden kamu tarafından yapılmayacak da 24-25 sene daha kira ödenecek?
Kapanacak hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları ne olacak ve şehir hastanelerinde kimler hangi koşullarda hizmet verecek?
Kira ödendikten sonra döner sermayede para kalacak mı? Geriye kalan hizmetlerin sunulmasına ve çalışanlarını ücretlerinin ödenmesine yetecek mi? Yetmezse ne olacak?
Peki, bu kadar soru ve sorun akla getiren bu proje neden bu kadar ısrarlı bir şekilde uygulanmak isteniyor?
Katılımcılar şehir hastaneleri projesi hakkında aydınlanmış olarak ayrıldılar salondan; ancak akıbeti hakkında kafalarında birçok soru işaretleriyle birlikte…
Dr. Nedim İnce
Mersin / 25. 11. 2013
Son yorumlar