preload preload preload preload

Bu Ne Acaip Bilmece


5th Ocak 2021 Köşe Yazıları 0 Comments

BU NE ACAİP BİLMECE

“Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi./ Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an…/ Bozmadım.” Özdemir Asaf

“Bazı idealler, o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.” Xsentius

Bir süre önce sosyal medyada isimsiz bir ileti çaldı gözüme, ‘Genetik Miras’ başlıklı. Tarımla birlikte ortaya çıkan artık ürünün sağladığı imkanla ticaret ki ulaşım tekniklerini, zanaat ki bilim ve teknolojiyi geliştirmiş; vücut bulmuş, daha çok insan, kalabalıklar halinde gitgide karmaşıklaşan bir düzende yaşamaya başlamıştır. Düzeni yönetmek ve sürdürmek çok küçük bir azınlığın eline geçince, hala öyle değil mi, evrime müdahale başlamış ve iletiye göre ‘genetik miras’ın aktarımında negatif seçim baskın hale gelmiştir.

İleti savını bazı kanıtlarla da desteklemektedir:

Mısır İmparatorluğu dönemi fizikçi ve gök bilimci Kamose-Menes, anıt mezarların ve piramitlerin ölümden sonra, oralara gömülen kimseyi canlandırmayacağını söylediği için öldürüldü. Soyu devam etmedi.

Antik Mısır’ın diğer bir filozofu Amentebat ”insanları mumyalayarak öbür dünyaya gönderemezsiniz” dediği için ailesi ile birlikte yok edildi. Soyu devam etmedi.

Romalı Flavus Lucretius Claudius, matematikçi, gökbilimci ve filozof; Roma Tanrı’larının masal olduğunu söylediği için katledildi. Soyu devam etmedi.

Giardano Bruno, italyan filozof. Kapalı evren görüşünü ilk reddedenler arasında. Dünya Güneş etrafında dönüyor dediği için Kilise tarafından Roma’da diri diri yakıldı. Soyu devam etmedi.”

Ardından: “Sadece Avrupa engizisyon mahkemelerinde 50.000 kadın, erkek, aydın, düşünür, filozof, sanatçı yakıldı. Soyları devam etmedi. Paleolitik çağ’dan itibaren son 40.000 yılda istatistiksel olarak sayıları 143 milyon olarak hesaplanan üstün zekalı insan “Dinlere, Tanrı’lara, dogmalara, tabulara, masallara” inanmadığı için öldürüldü ve hiç birisinin soyu devam etmedi.”  diyerek, yönetici sınıfların düşünen, sorgulayan bununla yetinmeyip harekete geçen insanları düzenlerinin devamı için tehlikeli saydıklarını ve onların büyük bir çoğunluğunu yok ederek genetik mirasın doğal akışını bozduklarını ileri sürerek; hal-i pürmelalimizi buna bağlamaktadır.

Yakın bir zamanda internette M. Ö. 3. Yüzyılda hüküm sürmüş Çin Qin Hanedanlığıyla ilgili bir şeyler okurken “Ülkenin yüzlerce aydınını diri diri yaktırmıştır. Halkın bilgilenmesinden korktuğu için kitapların yakılmasını emretmiştir. Hatta yakılan kitapları seyretmeyi bile yasaklamıştır.” satırları gözüme çarptı ve yukarıdaki ileti aklıma geldi.

Sonra yıkılan, yakılan, yağmalanan Pers Kütüphanesi, İskenderiye Kütüphanesi, Bağdat Kütüphanesi, Bizans Konstantinopolis Kütüphanesi, Endülüs Emevi Kütüphanesi, Maya ve İnka El yazmaları ve çok yakınlarda 1945 Berlin Kütüphanesi sökün etti, çıktı geldi arşivden…

İnsanlık tarihi daha nice kitapların, onları yazanların ve okuyanların yakılarak yok edildiği bilgileriyle doludur.

Aktarılamayan sadece genetik miras olmakla kalmamış, biriken bilgiler de adeta sistematik olarak yok edilip durmuştur.

Buna rağmen, tarih boyunca insanların küçük bir kısmı canı pahasına düşünmeye, yazmaya devam etmiş; kendine dar gelen düzenin elbisesini giymeyi reddetmiş, direnmiş, isyan etmiştir; tarihin tekerini durdurmaya gayret eden muktedirlere inat, dönmesinin sürmesini sağlamıştır.

Sağlamaya da devam etmektedir.

Selam olsun aklın, bilginin, dayanışmanın, kardeşçe paylaşımın bayrağını dalgalandırmış olanlara…

Selam olsun dalgalandırmaya devam edenlere…

Nedim İnce

Ayvalık / 02. 01. 20 21

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email